Avukatlar Sendikası ve Hukuk Defterleri Dergisi'nden Doğan Öz açıklaması
Avukatlar Sendikası ve Hukuk Defterleri Dergisi'nden katledilişinin 47. yılından Yurtsever Savcı Doğan Öz hakkında bir açıklama yayımlandı. Yapılan açıklamada "Yurtsever Savcı Doğan Öz'ü her yıl anarken bu anmanın aynı zamanda memlekete, Cumhuriyete, eşit ve özgür bir ülke hedefimize sahip çıkma anlamına da geldiğini biliyoruz. Bu nedenle, 2025 yılında da memlekete sahip çıkma ve birlikte mücadele irademizi bir kez daha ortaya koyuyoruz" denildi.

Yurtsever Savcı Doğan Öz’ün katledilişinin 47. yılında Avukatlar Sendikası ve Hukuk Defterleri Dergisi ortak bir açıklama yayımladı.
Yapılan açıklamada “Hayatımı gericilikle, faşizmle, kontrgerillayla mücadeleye adamış yurtsever savcı Doğan Öz, 47 yıl önce bugün aracında kurşunlanarak katledildi. Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün görevi boyunca tehditler almasının ve sonunda katledilmesinin nedeni bellidir” denildi.
Pek çok yolsuzluğu ortaya çıkartan Öz’ün dönemin Başbakanı Ecevit’e verdiği ve CIA bağlantılı bir kontrgerilla yapılanmasından bahseden rapordan dolayı suikaste uğradığı bilinmektedir.
Ülkemizin yıllar sonra bugün de yargı eliyle dizayn edildiği vurgulanan açıklamada “Doğan Öz’ü ve mücadelesini her yıl hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız. Memleketimiz, Doğan Öz gibi onurlu, cesur, yurtsever hukukçulara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Avukatlar Sendikası ve Hukuk Defterleri Dergisi’nden yapılan açıklama şu şekilde:
Hayatımı gericilikle, faşizmle, kontrgerillayla mücadeleye adamış yurtsever savcı Doğan Öz, 47 yıl önce bugün aracında kurşunlanarak katledildi. Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün görevi boyunca tehditler almasının ve sonunda katledilmesinin nedeni bellidir….
Doğan Öz, 1968 yılında Konya’da “Mücadele Birliği” adlı örgütün kapanmasını sağlamış; Denizli’de Necmettin Erbakan’ın kardeşi Akgün Erbakan’ın yolsuzluk dosyalarını hazırlamış: Süleyman Demirel’in kardeşi Hacı Ali Demirel’e Denizcilik Bankası’nca verilen usulsüz kredi olayına el koymuştur. Yine Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ne (DGM) ilk karşı çıkanlardan olup, 1973 yılında, DGM’lerin kapatılması için meslektaşları arasında imza toplamıştır. Suikasta uğramasının esas nedeni ise, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e verdiği ve CIA bağlantılı bir kontrgerilla yapılanmasından bahseden raporudur.
Doğan Öz’ü öldüren kişi kısa zamanda tespit edilmesine rağmen, bir türlü suçlu olduğuna ilişkin karar kesinleştirilmemiş ve nihayetinde “… Çiftçi’nin Doğan Öz’ü taammüden öldürdüğü mahkememizce sabit görüldü. Ancak Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun kararına direnilemeyeceğinden sanığın beraatına…” gerekçesi ile Doğan Öz’ün katili İbrahim Çiftçi beraat etmiştir. Daha sonra milletvekili de olan Çiftçi ‘nin, suçu sabit olmasına rağmen beraat ettirilmesi, bizler açısından şaşırtıcı olmadığı gibi ülkemizde bugün yaşanan gelişmelere baktığımızda da bir sürekliliğe işaret etmektedir. Ülkemiz, yıllar sonra bugün de yargı eli ile dizayn edilmeye çalışılmaktadır.
Siyasi iktidarın ülkemizde her gün başka bir gündem üzerinden yaşattığı gerici dönüşümün 23 yılın sonunda geldiği noktada hukuk, siyasi iktidarın bir aparatı olmanın da ötesine geçmiş, yaratılmak istenen yeni rejimin doğrudan bir kurucu unsuru haline gelmiştir. Ancak, ülkemizde yaşanan hukuka, anayasaya ve yasalara aykırı tüm bu gelişmeler salt hukuksuzluk olarak tanımlanamaz. Yaşananlar, siyasi iktidarın “yeni” hukukunu yerleştirme çabasıdır.
Bugünlerde çeşitli pazarlıklarla tekrardan gündeme getirilen “yeni” Anayasa gündemi ise rejimin kendi meşruiyetini sağlaması ve iktidarda kalabilmesi yönünde bir girişim olarak değerlendirilmelidir. Son günlerde muhalefete yönelik gerçekleştirilen operasyonlar, yine İstanbul Barosu yönetiminin “mahkeme kararı” ile görevden alınması da siyasi iktidarın bahsettiğimiz başlıklarda yargıyı nasıl kullandığının diğer örnekleridir.
Yurttaşların seçme ve seçilme hakkını elinden almaya, Cumhuriyeti ve kazanımlarını tümü ile birlikte ortadan kaldırmaya, siyaseti ve memleketi dizayn etmeye yönelik tüm bu girişimlerin mutlak olarak karşısında durulmalıdır. Bu nedenlerle de yeni Anayasa tartışmalarına karşı topyekûn bir karşı duruş sergilenmeli, bu tartışmaların tarafı dahi olunmamalıdır.
Memleketimizin her tarafını saran bu karanlık tablo, tıpkı anayasal haklarını kullanarak meydanlara çıkan milyonlarca yurttaşımızın hepimize gösterdiği gibi ancak ve ancak mücadele edilerek aşılabilir.
Bu nedenlerle, Doğan Öz’ü ve mücadelesini her yıl hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız. Memleketimiz, Doğan Öz gibi onurlu, cesur, yurtsever hukukçulara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
Bizler, Yurtsever Savcı Doğan Öz’ü her yıl anarken bu anmanın aynı zamanda memlekete, Cumhuriyete, eşit ve özgür bir ülke hedefimize sahip çıkma anlamına da geldiğini biliyoruz. Bu nedenle, 2025 yılında da memlekete sahip çıkma ve birlikte mücadele irademizi bir kez daha ortaya koyuyoruz.
Katledilişinin 47. yılında, Doğan Öz’ü saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.