Bahçeli'nin Kıbrıs çıkışı...TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer değerlendirdi
Kılçer "Devlet Bahçeli, Kıbrıs’a sanki sömürge bir ülkeymiş gibi bir yaklaşım sergiliyor. Bu ilişki biçimi zaten sorunlu olmakla beraber Devlet Bahçeli’nin kafasındaki demokrasi değerlerinin demokratik normlarının ne olduğunu da görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Merkez Komite Üyesi Yurtsever TV’de yayınlanan Komünistler Diyor Ki programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“CHP’NİN KİMLİĞİNİ GÖSTERMESİ BAKIMINDAN ÇOK ÖNEMLİ”
Kılçer CHP Milletvekili Utku Çakırözer’in NATO Parlamenter Asamblesi’ne sunduğu İran raporunda ilişkin şunları kaydetti:
“Daha önce eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NATO demokrasinin güvencesidir diye bir tespitte bulunmuştu. NATO’yu açıktan destekleyen bir Cumhuriyet Halk Partisi var. Cumhuriyet Halk Partisinin politik temsiliyetini ideolojisini emperyalizme dönük yaklaşımını göstermesi bakımından kanıttır somutluktur aynı zamanda ibretliktir. Cumhuriyet Halk Partisi, ilerici toplumsal kesimleri ya da bağımsızlıkçılığı savunan toplumsal kesimler yurtsever, cumhuriyetçi, toplumsal kesimler açısından solda gözüken bir partidir. Ama Utku Çakırözerin sunduğu bu rapor Cumhuriyet Halk Partisi’nin emperyalizme bakışını göstermekte, anti emperyalist bir mücadele hattına sahip olmadığını ortaya koymaktadır. Avrupa birliğine bakışı da CHP’nin böyle. Ben bunun bir turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum. Solcu antiemperyalisttir, solcu, emperyalizme karşı mücadele eder, solcu Türkiyecin bağımsızlığından yanadır. Bizler açısından şaşırtıcı değil ama bu ülkenin ilerici kesimleri açısından CHP’nin kimliğini göstermesi bakımından çok çok önemlidir. Çok üzücü bir rapordur.”
“BİR YANDAN BAĞIMSIZ DEVLET TANIMI YAPIYORSUN BİR YANDAN SEÇİMLERİ TANIMIYORSUN”
Kılçer, KKTC’deki seçimlere ilişkin ise şunları söyledi:
“Bahçeli ne diyor? ‘Bu seçimi tanımıyoruz, Meclis karar alsın’ diyor. Bu seçim sonucu da tanınmasın diye akla ziyan bir açıklama yapabiliyor. Seçimlerden önce ise AKP’nin bakanları, milletvekilleri tam saha seçime müdahale ediyorlar. Şimdi tuhaflık şurada, bir yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diyorsun, bir devlet tanımı yapıyorsun, bağımsız bir devlet tanımı yapıyorsun. Ersin Tatar’la temsil edilen iki devletli çözümü savunuyorsun. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inin bir devlet olarak tanınması gerektiğini düşünüyorsun ama seçimlere müdahale ediyorsun. Seçimlerin tanınmaması yönünde çağrılar yapıyorsun.
Devlet Bahçeli, Kıbrıs’a sanki sömürge bir ülkeymiş gibi bir yaklaşım sergiliyor. Bu ilişki biçimi zaten sorunlu olmakla beraber Devlet Bahçeli’nin kafasındaki demokrasi değerlerinin demokratik normlarının ne olduğunu da görüyoruz. Aynı Bahçeli Türkiye’de yeni anayasa öneriyor. Aynı Bahçeli Türkiye’de Kürt sorunda çözüm öneriyor. Aynı Bahçeli’nin Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açacağı vaaz ediliyor. Bahçeli budur. Bahçeli, Kıbrıs’taki seçimleri bile tanımamaktadır.”
“TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE”
Kılçer, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin ise şunları kaydetti:
“Ara ara Türkiye’nin önüne anayasa gündemi geliyor ama bir türlü anayasayı toplumun önüne getirmiyorlar. Ne istiyorsunuz? Hangi maddeleri öneriyorsunuz? Nasıl bir anayasa istiyorsunuz? Bu anayasa yazıldı mı yazılmadı mı? Kimse bilmiyor, tartışmıyor ama hazırlık sürdürülüyor. Psikolojik hazırlık sürdürülüyor, bir ortam yaratılmak isteniyor. Ama yeni anayasanın içeriğini gündeme getiremiyorlar. Demek ki böyle bir meşruiyet sağlayamıyorlar. AKP’nin niyeti nedir? Yeni anayasa tartışmalarında toplumun ilerici kesimleri bu soruyu sormalıdır.
Burada gizli tuzaklar var, turun büyüğü heybede diye düşünüyorum.
“BURADAN DEVRİMCİLİK ÇIKMAZ”
Kılçer, medyada yazılıp çizilen Türkiye solunun CHP’ye destek çıkması gerektiği tartışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Ülke AKP eliyle sağa kaydırılırken CHP de sağa doğru kaymıştır ve kendi eksenini bu açıdan değiştirmektedir. Kendi eksenini sağa doğru çekmektedir. Şimdi Türkiye solundan da CHP’nin arkasına takılması, CHP’nin vagonuna binip sağcılaşması talep ediliyor. Buradan sol kendini inşa edemez, buradan likidasyon çıkar. Buradan devrimcilik çıkmaz. Burada solun değerleri aşınır. Devletçi, anti-emperyalist, kapitalizm karşıtı, sermaye karşıtı siyaset törpülenir, özgürlükçü laiklik diyen, özelleştirmeye evet diyen, piyasaya hayır hah bakan, ‘Avrupa Birliği’ne de girsek ne güzel olur’ diyen bir şey çıkar.
Bu olsa olsa liberal solculuk olur.
Biz Türkiye Komünist Hareketi olarak başından beri Sosyalist Güç Birliği deneyimi de dahil olmak üzere sosyalizmin bağımsız hattını savunuyoruz. Avrupa Birliği emperyalizmiyle, ABD emperyalizmiyle, NATO ile, patronlar ile, gericiler ile tarikatlar ile arasına mesafe koymayanlarla, bizim aramızda Çin Seddi var.”