Çanakkale'de tarikat etkinliğine karşı yürüyüş yapan yurttaşlara polis engeli

Gelibolu Fener Tepesi'nde, Nakşibendi Tarikatı'nın düzenleyeceği etkinliğe karşı yürüyüş yapmak isteyen yurttaşlara polis engel oldu.

Çanakkale'de tarikat etkinliğine karşı yürüyüş yapan yurttaşlara polis engeli

HABER MERKEZİ 

Çanakkale’de yurttaşlar, Nakşibendi Tarikatı’nın İskender Paşa Cemaati’ne bağlı Mahmut Esad Coşan Vakfı’nın Fener Tepesi’nde 8 ve 9 Ağustos tarihlerinde etkinlik düzenlemesine tepki göstermek için geçtiğimiz günlerde bir imza kampanyası başlatmıştı, kampanyanın tamamlanmasının ardından yürüyüş düzenlemek isteyen yurttaşlara polis engel oldu.

500’e yakın yurttaşın katıldığı protestoda “Gelibolu’da Tarikat İstemiyoruz” dövizleri taşıdı. “Türkiye Laiktir Laik Kalacak”, “Şeriata faşizme, karanlığa geçit yok!” “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!” sloganları atılan eylemde yapılan açıklamada Cumhuriyet’e ve laikliğe sahip çıkılması gerektiği vurgulandı.

Laiklik Meclisi adını konuşun Umut Tizci, konuşmasında yapılacak etkinliğin saf bir ibadet faaliyeti olarak görülemeyeceği, bölgenin gerici örgütlenmelerin hedefi haline geleceğini vurguladı.

Yapılacak buluşmanın iptal edilmesini ve tekrarlanmasının engellemesi gerektiğini vurgulayan Tizci, “Cumhuriyet’in ilerici devrimci unsurlarını savunan ve bunları daha da ileri taşımak için mücadele eden ilerici, yurtsever, demokratik Atatürkçü kitle örgütlerinin de kimse sessiz kalmasını beklemesin” diye konuştu.

Umut Tizci’nin konuşmasının tamamı şu şekilde: 

Ülkemizde sermaye düzeninin, iktidarını koruma ve sürdürme araçlarının en önemli ayaklarından biri tarikat ve cemaatlerin toplumu kuşatması, sarması, dini söylemler aracılığıyla sermaye egemenliği lehine bir toplumsal rızamın üretilmesidir. Cemaatlerin devlet kurumlarını nasıl parsellediği de tüm kamuoyunun bilincindedir. Tüm bürokratik parselleme sürecine eşlik eden bir bölgesel parselleme akdi bu cemaatler arasında var mı bilmiyoruz ama bazı cemaatlerin de bazı bölgelere özel ilgi gösterdiğini biliyoruz.

Bildiğiniz üzere yarın sabah arkanızda bulunan Azepler Namazgahı’nda MEC Vakfı’nın bir buluşması olacak. Bu buluşma saf bir ibadet faaliyeti olarak görülemez, inanç hürriyeti kapsamında değerlendirilemez. Çünkü dostlar, cemaat ve tarikatların sicilleri hakkında halkın bilincinde çok şey var. Detaylarına tarikat cemaat yurtlarında dönen meselelere girmek istemiyorum. Ama hatırlatmamız gereken, her zaman da hatırlamamız gereken çok önemli iki tane konuyu paylaşmak istiyorum. Bakın, bu ülkede en etkili ve kitlesel gücüne ulaşmış Güren Cemaati darbe yapmaya çalıştı ve o darbe kalkışmasında yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetti.

İstedikleri kadar terör örgütü desinler, istedikleri kadar cemaatle ilgili bugün, dün cemaatçi olanların hepsi bugün her şeyi söyleyebilirler. Ama adlı adınca Türkiye’de büyümüş, güçlenmiş bir cemaat darbe yapmaya çalıştı. Hatırlayacağınız bir şey, isimleri zikretmeyeceğim. Vakti zamanında Sağlık Bakanı Ankara’dan uçakla İstanbul’a geldi. Protokol gereği İstanbul İl Sağlık Müdürü gidip havalimanında karşılayacaktı, karşılamadı, basında böyle bir gündem oldu, yaygara koptu. İl Sağlık Müdürünün gerekçesi şuydu, aynı cemaate bağlıyız ve ben cemaatte senin üstündeyim. Ben nasıl senin ayağına gideyim.

“BÖLGEDE GERİCİ ÖRGÜTLENMELERİN HAKİM OLMASINA HEDEFLENİYOR”

Türkiye’de başka bir cemaatin yeteri kadar büyüdüğünde, güçlendiğinde, devlet içinde bürokrasideki üstünden değil de imamından emir almayacağının garantisi var mı? Başka bir cemaatin güçlendiğinde tekrar bu topraklarda kanlı bir darbeyi hayata geçirmeye çalışmayacağının bir garantisi var mı? Bunları her zaman hatırlamak, hatırlatmak gerekiyor dostlar. Bu buluşma için de özel güvenlikle bölgenin kapatıldığı, Gelibolu halkının dışarıda bırakıldığı bu buluşma şekil ve içerik bir yana bırakılırsa özel olarak bu bölgede tarikat ve cemaatlerin zemininin güçlendirilmesi, gerici örgütlenmelerin hakim ve söz sahibi bir konuma ulaşmalarının hedeflenmesiyle ilgili bu buluşma.

“KİMSE SESSİZ KALMASIN BEKLEMESİN”

Cumhuriyet’in ilerici ,devrimci unsurlarının tasfiye edildiği bir süreçte Cumhuriyet’in ön sözünü yazıldığı coğrafya olarak nitelenen bir bölgenin gerici örgütlenmelerin ilgisinden azade olmasını da beklemiyoruz. Ancak bizlerin de Cumhuriyet’in ilerici devrimci unsurlarını savunan ve bunları daha da ileri taşımak için mücadele eden ilerici, yurtsever, demokratik Atatürkçü kitle örgütlerinin de kimse sessiz kalmasını beklemesin. Geleneksel hale getirilmek istenen bu cemaat buluşmasını protesto ediyoruz.

Buluşmanın iptal edilmesini ve tekrarlanmasının önlenmesini istiyoruz. Tarikatların cenkeresindeki çocuklar kurtarılmalıdır. Kadınların ve kız çocuklarını adeta hedef haline getiren tarikatlar düzeni son bulmalıdır. Tarikat ve cemaatler kapatılmalı, tüm varlıkları devletleştirilmelidir.