Danıştay sokak hayvanları genelgesini iptal etti
Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı’nın açtığı dava sonucu Danıştay 10. Dairesi, Çevre Bakanlığı’nın sokak hayvanlarına ilişkin genelgesini hukuka aykırı bularak iptal etti.
Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı’nın açtığı dava sonucunda, Danıştay 10. Dairesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Sahipsiz ve Tehlike Arz Eden Hayvanlar” başlıklı genelgesini hukuka aykırı bularak iptal etti. Kararla birlikte, sokak hayvanlarına yönelik tartışmalı düzenleme yargıdan döndü.
Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı Başkanı Erman Paçalı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, açtıkları iptal davasının kabul edildiğini duyurdu. Paçalı, “Yetkisiz idarelerin hayvanlar üzerinden hukuk dışı işlem tesis etmesine yargı dur dedi. Hayvanların korunması idarenin keyfine bırakılamaz” ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
Söz konusu genelge, yayımlandığı günden bu yana yaşam hakkı savunucuları tarafından sert biçimde eleştiriliyordu. Genelgenin, sokak hayvanlarının toplanarak barınaklara kapatılmasına, doğal yaşam alanlarından koparılmasına ve çoğu zaman kötü koşullarda tutulmasına zemin hazırladığı belirtilmişti. Ayrıca bazı ırkların “tehlikeli” ilan edilerek 7/24 denetime tabi tutulması, hayvanların doğrudan ırkları üzerinden damgalanması ve ayrımcılığa uğraması gerekçesiyle tepki çekmişti.
Eleştiriler, genelgenin hayvanları korumak yerine yaşam alanlarını daralttığı, belediyelere verilen talimatlarla sokak hayvanlarının toplumla birlikte yaşamasının değil, kamusal alandan uzaklaştırılmasının hedeflendiği yönünde yoğunlaşmıştı.
“YETKİ AŞIMI” VURGUSU
17 maddeden oluşan genelge, hukukçular tarafından da “hukuksuz” bulunmuştu. Düzenlemenin, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda belirlenen görev ve yetkilerin ötesine geçtiği, idari bir yazıyla belediyelere yeni yükümlülükler dayattığı ifade edilmişti. Bu durum, idarenin yetki aşımı olarak değerlendirilmişti.
Ayrıca genelgede, görevini yerine getirmeyen belediyelere hukuki ve cezai sorumluluk yüklenebileceğinin belirtilmesi de eleştirilmiş; cezai sorumluluğun yalnızca kanunla düzenlenebileceği hatırlatılmıştı. “Tehlike arz eden hayvanlar” ifadesinin muğlaklığı ve sınırlarının belirsizliği ise keyfi uygulamalara kapı aralayarak hem hukuki güvenliği hem de hayvanların yaşam hakkını tehdit ettiği gerekçesiyle dava konusu edilmişti.

