22 Nisan 2025, büyük devrimci Vladimir Lenin’in 155’inci doğum günüydü. Lenin’i Stalin’den bir pasajla anmak istiyorum. Aşağıdaki metin Stalin’in 26 Ocak 1924’te sovyetler ikinci kongresinde yaptığı konuşmanın bir kısmının çevirisidir:
“Lenin devrim için doğmuştu. O gerçekten de devrimci patlamaların dehası ve devrimci liderliğin en büyük ustasıydı. Kendisini hiçbir zaman devrimci ayaklanmalar çağında olduğu kadar özgür ve neşeli hissetmemiştir. Bununla, Lenin’in her devrimci ayaklanmayı eşit derecede onayladığını ya da her zaman ve her koşulda devrimci patlamalardan yana olduğunu söylemek istemiyorum. Hiç de değil. Bununla sadece Lenin’in güler yüzlü zekâsının hiçbir zaman devrimci patlamalar sırasında olduğu kadar tam ve açık bir şekilde ortaya çıkmadığını söylemek istiyorum. Devrimci dönemeç günlerinde kelimenin tam anlamıyla çiçek açmış, basiret sahibi olmuş, sınıfların hareketini ve devrimin olası zikzaklarını avucunun içindeymiş gibi görmüştür. Parti çevrelerimizde “İlyiç’in devrimin dalgalarında sudaki bir balık gibi yüzebildiğinin” söylenmesi sebepsiz değildir.
Taktik sloganların “şaşırtıcı” netliği ve Lenin’in devrimci planlarının “baş döndürücü” cüreti bundandır. Lenin’in bu özelliğine işaret eden özellikle karakteristik iki olgu akla geliyor.
Birinci olgu. Ekim darbesinden önceki dönem, milyonlarca işçinin, köylünün ve askerin cephede ve cephe gerisinde krizin etkisiyle barış ve özgürlük talep ettiği; generallerin ve burjuvazinin “sonuna kadar savaş” için askeri bir diktatörlük hazırladığı; tüm sözde “kamuoyunun”, tüm sözde “sosyalist partilerin” Bolşeviklere karşı durduğu ve onları “Alman casusları” olarak adlandırdığı dönemdi; Kerenski Bolşevik partisini yeraltına çekmeye çalışırken ve bunu kısmen başarmışken; Avusturya-Almanya koalisyonunun hala güçlü ve disiplinli orduları yorgun ve çürüyen ordularımızın karşısında dururken ve Batı Avrupalı “sosyalistler” hükümetleriyle “tam zafere kadar savaş ”ın çıkarları doğrultusunda güvenli bir blok oluşturmuşken …..
Böyle bir anda isyan etmek ne anlama geliyordu? Böyle bir ortamda isyan etmek her şeyi tehlikeye atmak demekti. Ama Lenin bu riski almaktan korkmadı, çünkü ayaklanmanın kaçınılmaz olduğunu, ayaklanmanın kazanacağını, Rusya’daki ayaklanmanın emperyalist savaşın sonunu hazırlayacağını, Rusya’daki ayaklanmanın Batı’nın bitkin kitlelerini sarsacağını, Rusya’daki ayaklanmanın emperyalist savaşı bir iç savaşa dönüştüreceğini, ayaklanmanın Sovyetler Cumhuriyeti’ni vereceğini, Sovyetler Cumhuriyeti’nin tüm dünyada devrimci hareketin siperi olacağını biliyordu, basiretli gözleriyle görüyordu.
Lenin’in bu devrimci öngörüsünün daha sonra eşi benzeri görülmemiş bir isabetle gerçekleştiği bilinmektedir.
İkinci olgu. Ekim Devrimi’nden sonraki ilk günlerde, Halk Komiserleri Sovyeti (Sovnarkom) asi general Başkomutan Duhonin’i çatışmaları durdurmaya ve Almanlarla ateşkes görüşmeleri yapmaya zorlamaya çalıştı. Lenin, Krılenko (geleceğin başkomutanı) ve benim Duhonin ile telgraf üzerinden konuşmak üzere St. Petersburg’daki Başkarargâha gidişimizi hatırlıyorum. O an ürkütücüydü. Duhonin ve Genelkurmay, Sovnarkom’un emrini yerine getirmeyi kategorik olarak reddetti. Ordunun komuta kademesi tamamen genelkurmayın elindeydi. Askerlere gelince, Sovyet iktidarına karşı olan ordu örgütlerine bağlı 14 milyonluk ordunun ne diyeceği bilinmiyordu. Petersburg’da, bilindiği gibi, askeri okul öğrencilerinin bir isyanı patlak vermişti. Ayrıca Kerenski savaş yoluyla Petro’nun üzerine yürüyordu. Telgraf başındaki bir duraklamadan sonra Lenin’in yüzünün nasıl olağanüstü bir ışıkla aydınlandığını hatırlıyorum. Kararını çoktan vermiş olduğu belliydi. “Radyo istasyonuna gidelim,” dedi Lenin, ”orası işimize yarayacaktır: General Duhonin’i özel bir emirle görevden alacağız, yerine Yoldaş Krılenko’yu başkomutan olarak atayacağız ve komuta kademesinin başı aracılığıyla askerlere sesleneceğiz – generalleri kuşatın, çatışmaları durdurun, Avusturya-Alman askerleriyle temasa geçin ve barış davasını kendi ellerinize alın.
Bu “bilinmeyene doğru bir sıçramaydı”. Ancak Lenin bu “sıçramadan” korkmadı, aksine ona doğru ilerledi, çünkü ordunun barış istediğini ve barışı kazanacağını, barışa giden yoldaki her engeli silip süpüreceğini biliyordu, çünkü bu barış iddiası yolunun Avusturya-Alman askerleri için boşa gitmeyeceğini, istisnasız tüm cephelerde barış özlemini açığa çıkaracağını biliyordu. Lenin’in bu devrimci öngörüsünün daha sonra tüm doğruluğuyla gerçekleştiği de bilinmektedir.
Dahice bir uyanıklık, yaklaşan olayların iç anlamını hızla kavrama ve çözme yeteneği – Lenin’in devrimci hareketin dönemeçlerinde doğru stratejiyi ve net bir davranış çizgisini belirlemesine yardımcı olan özelliği budur.
Marx ve Engels’in devamcısı olarak Lenin’in büyüklüğü, Marksizm’de asla lafzın kölesi olmamasıdır. Çalışmalarında, Marksizmin bir dogma değil, bir eylem kılavuzu olduğunu defalarca söyleyen Marx’ın talimatlarını takip etmiştir. Lenin bunu biliyordu ve Marksizmin lafzı ile özü arasında kesin bir ayrım yaparak, Marksizmi asla bir dogma olarak görmedi, ancak Marksizmi kapitalist gelişmenin yeni durumuna temel bir yöntem olarak uygulamaya çalıştı. Lenin’in büyüklüğü, tek tek ülkelerde proleter devrimin zafer olasılığı için yeni bir formülün gerekliliği sorununu, tüm ülkelerin oportünistlerinin eski formüle sarılıp oportünist davalarını Marx ve Engels’in adıyla örtmeye çalışacaklarından korkmadan, açıkça ve dürüstçe, tereddüt etmeden ortaya atmış olmasında yatmaktadır.”
Kaynak: Stalin, Soçineniya, cilt 6, Moskova 1947. sf. 61-64.
Bu haber en son değiştirildi 24 Nisan 2025 13:55 13:55
Şişli Belediyesi işçileri ödenmeyen alacakları için kayyımın kapısında eylem yaptı. Alacaklarının da borçlarının da biriktiğini…
TCMB tarafından açıklanan 'Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi Gelişmeleri' bülteni, 18 Nisan haftasında resmi rezervlerin…
BETAM araştırmasına göre gençlerin 2025 enflasyon beklentisi 2,7 puan artarak yüzde 71,4 seviyesine çıktı. Ortalama…
İstanbul'da, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında "diplomasız Erdoğan" şeklinde slogan atan gençler "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla gözaltına…
İspanya'da koalisyon hükümetinin ortakları arasında büyük bir krize neden olan, İsrailli bir şirketten mermi satın…
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul depremine ilişkin açıklamasında "Bugünler siyaset yapma değil; bir olma, milletçe kardeşliğimizi…