DİSK'ten 12 Eylül raporu: İşçi haklarındaki gerilemeye dikkat çekildi
DİSK, 12 Eylül askeri darbesinin işçi haklarını nasıl yok ettiğine ilişkin rapor hazırladı. Raporda, "12 Eylül ile lokavt ve grev yasakları anayasaya girdi, hak grevi yasaklandı, sendikalara siyaset yasağı getirildi... 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte tüm grevler yasaklandı ve grev hakkı 1984’e kadar askıya alındı" denildi.

DİSK, 12 Eylül askeri darbesinin 45. yılında işçi haklarının nasıl yok edildiği konusunda hazırladığı raporun sonuçlarını paylaştı.
DİSK’ten yapılan açıklamada, “12 Eylül 1980 askeri darbesi Türkiye tarihinin en önemli siyasal ve toplumsal dönemeçlerinden biridir. 12 Eylül 1980’de Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı verilen cunta, askeri darbe ile emir komuta zinciri içinde ülke yönetimine el koydu. Darbe Türkiye’nin toplumsal, siyasal ve iktisadi yapısını baştan aşağı değiştirerek ağır ve kalıcı bir tahribata yol açtı. 12 Eylül askeri darbesi ile hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) lağvedildi ve 1961 Anayasası yürürlükten kaldırıldı. Siyasi partilerin faaliyetleri durduruldu ve ardından siyasi partiler kapatıldı. Darbe ile sendikal faaliyetler durduruldu, grevler yasaklandı ve toplu iş sözleşmesi hakkı askıya alındı. Ağır bir askeri diktatörlük dönemi başladı. Yoğun gözaltılar, tutuklamalar ve işkenceler yaşandı. Basın-yayın, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri ağır baskı altına alındı. Darbenin ardından çok sayıda siyasal idam cezası verildi ve bu cezalar infaz edildi” denildi.
“12 Eylül askeri darbesi 24 Ocak kararlarının kurumsallaşmasına zemin hazırladı” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“12 Eylül’den 8 ay önce açıklanan ve Türkiye’nin ekonomi politikalarında ciddi ve köklü bir değişim anlamına gelen 24 Ocak 1980 kararları özünde sermaye yanlısı ve emek karşıtı bir içeriğe sahip olması nedeniyle 12 Eylül 1980 darbesi ile bir bütündür.12 Eylül sendikal hareket üzerinde de kalıcı tahribata yol açtı; sendikal alanı yeniden biçimlendirdi. Toplumsal muhalefeti, yükselen emek hareketini ve toplumsal özgürlükleri bastırmak darbenin temel hedeflerinden oldu. 1961 Anayasası’nın sağladığı haklar budanarak, 1982 Anayasası ve 1983 yılında kabul edilen ve sendikal alanı düzenleyen 2821 ile 2822 sayılı yasalar ile otoriter bir emek rejimi inşa edildi.
Sendikal hareket 12 Eylül’de ağır bir darbe aldı ve işçi sınıfı 12 Eylül’e karşı bir mücadele girişiminde bulunmadı. 12 Eylül darbecilerinin en önemli hedeflerinden biri DİSK oldu. 12 Eylül ile birlikte DİSK ile üye sendikalarının faaliyetleri durduruldu ve mal varlıkları donduruldu. DİSK’in ve üye sendikaların malvarlığı kayyımlara devredildi. DİSK yönetici ile temsilcileri gözaltına alındı, işkence gördü ve birçoğu tutuklanarak uzun yıllar hapis yattı. DİSK’in kapatılması ve yöneticilerine idam talebiyle dava açıldı.”
DİSK’in hazırladığı raporda şu bulgulara yer verildi:
Sendikalar 45 yıldır baskı altında: 12 Eylül ile lokavt ve grev yasakları anayasaya girdi, hak grevi yasaklandı, sendikalara siyaset yasağı getirildi. Sendika kurmak ve sendikal faaliyet zorlaştırıldı.
Sendikalaşma 45 yıldır engelleniyor: Sendikalaşma oranı 1980’de yaklaşık yüzde 40 iken, 2025’te yüzde 14’tür. 12 Eylül darbesi ile işçi sınıfına örgütsüzlük dayatılmıştır.
Toplu pazarlık hakkı 45 yıldır gasp ediliyor: 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında DİSK kapalı iken sendikal faaliyetlerin yeniden başladığı 1984 yılından bu yana toplu iş sözleşmeleri kapsamındaki işçi sayısında ciddi bir gerileme yaşandı. Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi oranının 1980’lerin ortalarından günümüze ciddi biçimde gerilediği görülmektedir.
Grevler 45 yıldır yasaklanıyor: 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte tüm grevler yasaklandı ve grev hakkı 1984’e kadar askıya alındı. Darbecilerin yaptığı yasal düzenlemelerle örgütlenmek de grev hakkını kullanmak da zorlaştırıldı. 2,2 milyon sigortalı işçinin olduğu 1980 yılında 80 bin işçi greve çıkarken, ortalama 15 milyon sigortalı işçinin olduğu AKP döneminde ise yıllık ortalama greve çıkan işçi sayısı 4 bin civarına geriledi.
Özelleştirmeler 45 yıldır sürüyor: 24 Ocak ve 12 Eylül ile temelleri atılan ve Özal döneminde başlayan özelleştirme politikası AKP döneminde daha da vahşi biçimde uygulandı. 72,3 milyar dolarlık özelleştirmenin aslan payı, 64,3 milyar doları, yüzde 90’ı AKP döneminde yapıldı. Cumhuriyetin bütün ekonomik birikimi satıldı.
Ücretler 45 yıldır eriyor: 24 Ocak ve 12 Eylül’ün temel hedeflerinden birinin ücretleri baskılamak ve ücret maliyetini düşürmek idi. 1974’te kişi başına milli gelirin yüzde 80,6’sı olan asgari ücret kişi başına gelirin yüzde 43,6’sına düştü.
Gelir dağılımı 45 yıldır bozuk: 1978-1980 arasında ücretli istihdam oranı yüzde 33 düzeyinde iken emeğin milli gelirdeki payı yüzde 31,5 olarak tahmin ediliyordu. 2015-2024 arası 10 yıllık dönemde ücretli çalışanların istihdam içindeki payı yüzde 69’a yükselirken payı yüzde 32,8’de kalmıştır.
Kıdem tazminatı 45 yıldır tehlikede: 12 Eylül darbesinin ilk uygulamalarından biri kıdem tazminatını ve ikramiyeleri kırpmak oldu. 1978’de asgari ücretin 7,5 katı olan kıdem tazminatı tavanı, asgari ücret ile bağının koparılmasının ardından hızla düşmeye başladı. 2025 itibarıyla kıdem tazminatı tavanı asgari ücretin 1,9 katına geriledi.
İşsizlik 45 yılda yapısallaştı: İşsizlik oranları 12 Eylül dönemi sonrasında yükselmeye başladı. 12 Eylül öncesinde 1970-1980 arasında ortalama yüzde 7,7 olan işsizlik oranı 1980’li yılardan sonra kısa bir gerilemenin ardından tekrar yükselmeye başladı. 1980-2002 arası yıllarda dar tanımlı işsizlik düştü ve ortalama yüzde 7,9 olarak gerçekleşti. İşsizlik oranları AKP’li yıllarda ise hızla yükseldi. AKP döneminde yüzde 14’e kadar yükselen işsizlik oranları ortalama yüzde 10,8 olarak gerçekleşti.