Reklam
Kategoriler: PUSULA 216

EMEP-TKP polemiği üzerine: Aynı ağacın altında serinlemek

Reklam

ARAS ADALI

Geçtiğimiz günlerde Evrensel gazetesinde Ahmet Yaşaroğlu’nun kaleme aldığı “TKP ve Okuyan ne diyor?” başlıklı bir eleştiri yazısı yeni bir polemiğin yaşanmasına neden oldu. Bu yazıya sol.org.tr’den A. Uygar Toprak imzalı “Bir Evrensel yazarının ya da Evrensel’in dramı” başlıklı yazıyla karşılık verildi. Emek Partisi ve TKP arasında geçen bu polemik yeni, fakat tartışılan konuların çoğu, geçmiş dönemlerde her iki partinin de almış olduğu siyasi pozisyonlara dayanıyor.

EMEP VE TKP NEYİ TARTIŞIYOR?

Öncelikle Yaşaroğlu’nun Evrensel’de çıkan yazısıyla başlayalım. Yaşaroğlu, Kemal Okuyan’ın kendilerine yönelik eleştirisi olan solun “CHP’yi desteklemek, eleştirerek desteklemek, onu sola çekerek desteklemek gibi bir görevleri yoktur.” ifadesinin kendisine ait olmadığını belirtiyor. Ancak CHP de dahil “demokrasi mücadelesi” içinde yan yana gelişleri ve ittifakları normal karşıladıklarını da belirtmekten geri durmuyor.

Yaşaroğlu yazısında, “Ama sosyalistlerin demokrasi mücadelesine tüm güçleriyle katılmak, bu mücadelenin başarıya ulaşması için CHP dahil, demokrasi ve özgürlükleri savunan tüm güçlerle birlikte Saray Rejimi’ne karşı mücadele etmek, bu amaç için gerekirse cepheler, güç birlikleri oluşturmak gibi bir görevleri vardır.” (1) diyor.

“Ve gelelim güncel aktüel mücadeleye: Ülkede bir faşist tehlike varsa, zaten kırıntı halinde olan demokratik hak ve özgürlükler her geçen gün bir bir ortadan kaldırılıyorsa ülkede demokrasiyi, hak ve özgürlükleri, adaleti ve barışı savunan her kesim sınırları net olarak çizilmiş veya çizilmemiş ittifaklar yapabilirler, ittifak yapmıyorlarsa da aynı yönde birbirleriyle paralel olarak mücadeleyi sürdürebilirler. TKP’nin olmadığı ve yan çizdiği alan tam da burasıdır.” diyerek devam ediyor Yaşaroğlu.

Yaşaroğlu’nun ve EMEP’in mevcut siyasi çizgisini burada tekrar tartışmaya açmayacağız. EMEP’in kendisi için tılsımlı bir söz haline gelen “demokrasi mücadelesi”ni her ittifakın ve her uzlaşmanın meşrulaşması için kullanmaktan geri durmadığını zaten biliyoruz. Gün gelir CHP ile, gün gelir DEM Parti ile ittifaklar kurmak, sermaye düzeninde kendileri için bir “demokrasi alanı” açılacağını ummak EMEP’in makus -ve bilinçli- talihidir.

Emek Partisi Kurucu Başkanı sıfatını taşıyan Levent Tüzel’in, dönemin HDP listelerinden milletvekili seçildiği, hatta 2015 yılında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kabinesinde kendisine bakanlık teklifi yapıldığı unutulmamalıdır.

Öyle ya, Tüzel’in repertuvarında “sosyalist” adının ağırlığı olmasa belki demokrasi için “pişmiş tavuğun eti” bile yenilebilirdi. Lakin hem Davutoğlu hükümetinin daha kurulamadan sönümlenmesi, hem de kamuoyunda oluşan baskı, Tüzel’in teklifi nazikçe reddetmesine neden olmuştu(!)
Burada EMEP’in siyasi çizgisine, vasat ekonomizm ve demokratizmine girip yazıyı uzatmadan tartışmada bizi ilgilen asıl konuya gelmeye çalışalım.
Kemal Okuyan, solun “CHP’yi desteklemek, eleştirerek desteklemek, onu sola çekerek desteklemek gibi bir görevleri yoktur.” diyerek, TKP’yi düzen muhalefetinden ve siyasetinden ayırdıklarını ifade ediyor.

EMEP’in zaten bu konuda CHP ile mesafesini korumak gibi bir derdi olmadığını biliyoruz. Ancak Okuyan’ın açıklamasına katılmakla birlikte, yapılan CHP’cilik suçlamasında size göre de bir terslik göze çarpmıyor mu?

TKP: CHP’YE “KARŞI” CHP’CİLİK

Kemal Okuyan’ın açıklamalarını okuyunca, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlık yarışını kaybetmesinin ardından ona destek veren partilere bir haller olmuş diyoruz ister istemez. Hele Kılıçdaroğlu’nun bugün aldığı AKP yandaşlığına varan pozisyonunu gördüğümüzde, yapılan açıklamalara hayret etmemek işten bile değil.

Hafızamızdan şüphe etmiyorsak bazı şeyleri yeniden hatırlatmakta fayda var.

“Bir oy Piro’ya, bir oy Siro’ya!” HDP…
“Bir oy TİP’e, bir oy Kılıçdaroğlu’na!” TİP…
“Bir oy Erdoğan gitsin diye, bir oy TKP’ye” TKP…

Bu seçim sloganlarını hatırladınız mı?

Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan Emek Parti’si de alınan ortak kararla cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeye çağırı yapmamış mıydı?

Okuyan’ın ve temsil ettiği TKP’nin “Kılıçdaroğluculuk” meselesinde hiçbir dahli yokmuş gibi açıklama yapmasını neye borçluyuz?

Oysa hepsi aynı kapıya çıkan, kimi doğrudan kimi utangaçça yapılan Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye destek açıklamalarının ve sloganların henüz duvarda boyası kurumadı bile..!

Gerçi, TKP’nin sloganı utangaç ve çekimser ifadeler içerse de Okuyan’ın meseleye açıklık getirerek “utanmadan ve sıkılmadan” Kılıçdaroğlu’na oy çağrısı yaptığını da unutmuş değiliz.

“‘Bir oy Erdoğan gitsin diye’ diyoruz. Hiç inanmadığımız, hiç desteklemediğimiz, karşısında durduğumuz mücadele etmeye devam edeceğimiz bir ittifakın adayına oy çağrısı yapıyoruz. Niye biliyor musunuz Erdoğan gitsin diye. Utana sıkıla değil, açıktan söylüyoruz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz.”

Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye kefil değiliz, karşısındayız, mücadele edeceğiz; ama bir yandan da oy vereceğiz(!)

Oh, ne âlâ siyaset!

2014 sonrası TKP’yi anlatan en belirleyici sonuçlardan biri alınan bu siyasi pozisyon olsa gerek.

Kemal Okuyan’ın bugün üstünde durduğu, solun “CHP’yi desteklemek, eleştirerek desteklemek, onu sola çekerek desteklemek gibi bir görevleri yoktur.” cümlesiyle solu düzen dışında bir konumlanışa çağırdığı, ancak daha 2023 Mayıs ayında Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye oy verdikleri bir siyasette sizce de bir terslik yok mu?

TKP aklımızla alay mı ediyor? Yoksa “-mış gibi” mi yapıyor?

Üzülerek TKP’lilere gerçekleri söylemek zorundayız: 2023 yılında alınan pozisyon, bir yol kazası olarak görülemez. Mesele maalesef bundan ibaret değildir. Ekrem İmamoğlu için düzenlenen CHP’nin Saraçhane mitingleri döneminde de TKP aynı pozisyonunu korumaya devam etmiştir. TKP adlı adınca “stratejik oy” ve tercihleriyle düzen siyasetinin restorasyoncu kanadına paye vermiştir.

Okuyan’ın bir eleştiri olarak sunduğu “CHP’yi eleştirerek desteklemek”, TKP’nin 2023 yılı başkanlık seçimlerinde ve sonrasında yürüttüğü siyasetinin tam da omurgasını oluşturmaktadır. Bugün TKP geleneği adına bu kararların alınması, yürütülmesi ve EMEP’in bu bahiste eleştirilmesi, anlamsız olduğu kadar, TKP tarafından gerçekliğin çarpıtılması anlamına gelmektedir.

TKP örneğin, aynı siyasi gelenekten ayrıştığı ve kendilerinin “eksi kutbu” olarak gördüğü TİP’i düzen içine siyaset yapmakla eleştirirken, kendisinin CHP’ye destek verdiği gerçeğini görmezden gelmektedir.

Oysa gerek EMEP’in, gerek TKP ve TİP’in aynı noktada buluştuğu gerçeği buz gibi ortada durmaktadır.

Elbette TKP’nin adı geçen diğer iki partiyle en azından ideolojik olarak aynı çizgide olduğunu iddia etmiyoruz. Ancak Gelenek Hareketi’nin en önemli siyasi ve örgütsel sonuçlarından biri olan TKP çizgisinin; Leninizm’den ve sosyalist devrim çizgisinden uzaklaşmasını büyük bir üzüntüyle izlediğimizi belirtmek istiyoruz.

Gelenek Hareketi’nin ve partili geleneğin kollarından birisi olarak kendisini tanımlayan bizler, düzen siyasetinin sularında gezinen ve açıktan CHP’cilik yapan bu anlayışı açıktan reddettiğimizi belirtmek isteriz.

AYNI AĞACIN ALTINDA SERİNLEMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

TKP tarafından EMEP’e yapılan CHP’cilik eleştirisinin öncelikle kendi partileri adına yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Birincisi açıktan CHP’ye destek veren TKP’nin bu eleştiriyi yapma ehliyeti bulunmamaktadır. Bugün, düzen siyasetinin ve meclis muhalefetinin solu ve komünistleri getirmek istedikleri düzen içi noktada TKP’nin de payı olduğu unutulmamalıdır.

İkinci olarak TKP, almış olduğu siyasi pozisyonun hatalı olduğunu ilan etmedikçe, CHP destekçiliği gömleğini kolayca üzerinden çıkarıp atamayacaktır.

TKP’nin siyasi tercihleri elbette tesadüf değildir.

Daha açık konuşalım: TKP, kendi tabanından ve örgütünden basınç yedikçe yalpalamakta, bu baskıya göğüs geremediği her noktada yanlış kararlar almaktadır. Bu basınçtan kurtulmak adına kolay yolu seçen ve kitle hareketinin peşine sürüklenen TKP, EMEP ve TİP ile birlikte “aynı ağacın altında serinlemeyi” tercih etmiştir. Kendisi gibi aynı sonuca farklı yollardan ulaşmaya çalışan başka partileri bugün CHP destekçiliğiyle suçlamak, TKP’nin CHP’ye verilen desteği yok sayarak yola devam etmek mümkün değildir.

“Sosyalizmin bağımsız hattını örgütleme” görevi bugün omuzlarımızdadır. Leninistler, çoğu zaman kitle hareketinin “kendiliğindenci” reflekslerine karşı kolay olanı değil zor olanı tercih ederler. Bunun örgütsel ve siyasi bedellerini seçim dönemlerinde ve sonrasında ödemek pahasına, devrimci ve komünist çizgi korunmalıdır.

Bunu tüm komünistler tekrar hatırlamalı, sosyalizmin bağımsız hattının ve düzen karşıtı devrimci siyasetin tek taşıyıcısı olduğumuz hep bilince çıkarılmalıdır.

NOTLAR

1) https://www.evrensel.net/yazi/98035/tkp-ve-okuyan-ne-diyor

2) https://haber.sol.org.tr/haber/tkp-secim-kararini-acikladi-bir-oy-erdogan-gitsin-diye-bir-oy-tkpye-368776

3) https://www.birgun.net/haber/tkp-genel-sekreteri-kemal-okuyan-utana-sikila-degil-aciktan-soyluyoruz-kilicdaroglu-na-oy-verecegiz-428293

Bu haber en son değiştirildi 22 Aralık 2025 17:01 17:01

Reklam

Önceki Haberler

Şırnak Üniversitesi Senatosu’ndan, Rektör’ün ‘İtaat edeni atayacağım” sözlerine yönelik açıklama

Şırnak Üniversitesi Senatosu Rektör Alkış'ın "Tam itaatle ve sadakatle bana bağlı olanları ödüllendirip terfi ettireceğim"…

22 Aralık 2025 17:14

Einstein ve Atam Bombası

1955, ABD, Princeton, New Jersey. Anlatıcı, arşiv görüntüleri eşliğinde açıklama yapıyor: "Tüm zamanların en korkunç …

22 Aralık 2025 17:04

Diyarbakır mitingine katılacak isimler belli oldu

Diyarbakır’da 4 Ocak’ta düzenlenecek “Abdullah Öcalan’a özgürlük” mitinginin konuşmacıları belli oldu. Eski HDP Milletvekili Leyla…

22 Aralık 2025 16:32

Kerteriz açısını ölçemeyen sol

Türkiye’de solun yön arayışı, kendi bağımsız hattını örgütlemekten geçecek. Solu konu edinen bu sayımızın yol…

22 Aralık 2025 15:54

Gerici AKP ve faşist MHP’nin komisyon masasında dans eden “Meclis solu”

2010 yılındaki ilk yetmez ama evet süreci AKP iktidarına güç vermiş, devleti ele geçirmenin kapıları…

22 Aralık 2025 15:28

Türkiye solunu haritalandırmak

Sol ne rejimin demokrasi süsü ne de düzen muhalefetinin payandasıdır. Siyaset yapma ya da duyulma…

22 Aralık 2025 15:06
Reklam