Erdoğan, Trump ve Filistin: Emperyalizme boyun eğenler Gazze’yi savunabilir mi?
2002’den beri ABD ve NATO ile gerilimler yaşansa da bu hiçbir zaman köklü bir kopuşa dönüşmedi. Çünkü AKP, Türkiye kapitalizminin Batı ile bağlarını koparmasını göze alamaz. Dolayısıyla, AKP’nin İsrail karşıtı ve “Filistin dostu” söylemi ancak iç politikaya dönük kendi tabanını konsolide etmek için bir araç olarak görülebilir.

Hünerment Boral
Trump’ın Filistin açıklamaları, uluslararası politikada emperyalist çıkarlar ile bölgesel güçlerin çelişkilerini açıkça ortaya koymaktadır. Trump’ın Filistin’e yönelik açıklamaları, ABD’nin Ortadoğu’daki emperyalist politikalarının bir devamı niteliğindedir. ABD, İsrail’in işgalci ve sömürgeci politikalarını destekleyerek, Filistin halkının self-determinasyon hakkını gasp etmeye devam etmektedir. Bu durum, kapitalist-emperyalist sistemin bölgedeki çıkarlarını koruma ve genişletme stratejisinin bir parçasıdır.
AKP hükümetinin Filistinli göçmenleri alacağını açıklaması ise, bir yandan bölgesel etki alanını genişletme, diğer yandan iç politikada milliyetçi ve dini söylemleri kullanarak kitlelerin desteğini sağlama çabası olarak değerlendirilebilir. Ancak bu tutum, AKP’nin emperyalist sistemle olan bağlarını sorgulamadan, sadece retorik düzeyde kalmaktadır. Ömer Çelik’in açıklamaları ve Erdoğan’ın sessizliği, AKP’nin ABD ile olan ilişkilerinde çelişkili bir pozisyon aldığını göstermektedir. Bu sessizlik, AKP’nin emperyalist sistemle olan bağımlılık ilişkisinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
Trump, Filistin konusunda açıkça siyonizmin ve emperyalizmin safında durduğunu bir kez daha gösterdi. Daha önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan, Batı Şeria’daki işgali meşrulaştıran Trump, şimdi de Filistinlileri tamamen sürgün etmeye varan projelerden bahsediyor. Bunun karşısında AKP iktidarı ne yapıyor? İsrail’e yönelik etkisiz ve göstermelik birkaç açıklama dışında herhangi bir somut adım atıldı mı?
AKP’NİN ÇIKMAZI: SLOGANLARLA GERÇEKLER ARASINDA
AKP yıllardır Filistin meselesini iç politikada bir propaganda aracı olarak kullanıyor. Erdoğan ve çevresi, meydanlarda “Dünya beşten büyüktür” gibi sözlerle anti-emperyalist bir poz takınırken, sahada emperyalistlerle pazarlık yapmaktan geri durmuyor. Gazze bombardımanı sürerken İsrail’le ticaret artıyor, enerji anlaşmaları imzalanıyor. Bu ikiyüzlü politikanın nedeni AKP’nin sınıfsal ve ideolojik karakterinde yatıyor.
2002’den beri ABD ve NATO ile gerilimler yaşansa da bu hiçbir zaman köklü bir kopuşa dönüşmedi. Çünkü AKP, Türkiye kapitalizminin Batı ile bağlarını koparmasını göze alamaz. Dolayısıyla, AKP’nin İsrail karşıtı ve “Filistin dostu” söylemi ancak iç politikaya dönük kendi tabanını konsolide etmek için bir araç olarak görülebilir.
ABD, GAZZE’Yİ İŞGAL ETMEK İSTERSE ERDOĞAN NE YAPAR?
Diyelim ki Trump ya da herhangi bir ABD yönetimi, Gazze’yi tamamen ele geçirmek için doğrudan bir askeri müdahale planladı. AKP iktidarı bu durumda ne yapabilir? Şimdiye kadarki pratiklerine bakarsak, cevabı çok açık: Hiçbir şey.
1. AKP, İsrail’le Savaşamayan Bir Rejimdir
Bugüne kadar AKP, İsrail’e karşı askeri anlamda hiçbir tehditte bulunmadı. Mavi Marmara krizinde bile sonunda İsrail ile anlaşıp özür ve tazminat meselesini kapattılar. İsrail’le ticaret kesilmedi, askeri anlaşmalar iptal edilmedi. Gazze’nin bombalanmasına karşı bir somut adım atılmadı. O zaman ABD’ye karşı nasıl bir duruş beklenebilir?
2. ABD’ye Bağımlı Bir Ekonomi ve Ordu
Türkiye’nin ekonomik yapısı ABD ve Batı finans kapitaline bağımlı. Dış borçlar, sıcak para akışı ve ticaret dengesi ABD’nin yaptırımları karşısında AKP’yi tamamen çaresiz bırakır. Ayrıca, TSK’nın NATO ile entegre yapısı ve Amerikan silahlarına bağımlılığı, herhangi bir bağımsız hareket alanını kısıtlar.
3. AKP’nin Pragmatizmi: ABD’ye Karşı Gelemeyenler
AKP’nin dış politikası, sert söylemlerin ardından hızlı geri adımlar atmak üzerine kurulu. S-400 krizinde, Rahip Brunson olayında, F-35 programından çıkarılma sürecinde ve daha birçok olayda AKP, ABD’ye meydan okur gibi görünüp sonunda boyun eğdi. Gazze konusunda da en fazla birkaç sert açıklama yapılır, fakat herhangi bir fiili adım atılmaz.
EMPERYALİZME VE SERMAYEYE KARŞI MÜCADELE
AKP’nin Filistin konusunda ciddi bir adım atmasını beklemek, emperyalist sistemin içinde devrimci bir hamle gelmesini beklemek kadar boş bir hayaldir. Filistin’in gerçek anlamda kurtuluşu, emperyalist güçlere bağımlı olan burjuva iktidarlarla değil, enternasyonalist ve devrimci bir mücadeleyle mümkündür.
• Türkiye halkı, Filistin davasını savunmak istiyorsa, önce Türkiye’yi emperyalizmin bir aracı haline getiren düzenle hesaplaşmalıdır.
• Filistin halkının kaderi, sadece diplomasi ve uluslararası müzakerelerle değil, emperyalizme karşı birleşik bir halk mücadelesiyle değişebilir.
• Gerçek dayanışma, AKP gibi burjuva iktidarların sahte söylemlerine bel bağlamak değil, işçi sınıfının enternasyonal mücadelesiyle mümkündür.
Sonuç olarak, AKP’nin ne İsrail’e ne de ABD’ye karşı somut bir direniş göstermesi beklenebilir. Türkiye’deki ve bölgedeki halkların gerçek çözümü, burjuvazinin ikiyüzlü politikalarına karşı sosyalist bir alternatif yaratmaktır. Çünkü emperyalizmin ve siyonizmin karşısında durmanın tek yolu, onların ekonomik ve siyasi temelini hedef almaktan geçer.