Fena halde Leman*
Örgütlü radikal dincilerin Leman Dergisi’ne yönelik şiddet eylemleri, iktidar tarafından köpürtülen karikatür provokasyonunu gölgede bıraktı.
Madımak katliamındaki gibi halkı galeyana getirmek isteyenler, provokasyonun duygulara seslendiğini, aklı devre dışı bıraktığını iyi bilir. Leman Dergisi’ni hedef alan şiddet eylemlerinin arkasında İBDA-C örgütüyle iltisaklı Büyük Doğu Akıncıları Derneği (BDA) var. Derneğin Taksim, Beyoğlu ve Bakırköy gibi semtlerde yaptığı eylemlerde polisin gösterdiği hoşgörüye şaşıranlar oldu. Oysa Mart ayında Saraçhane’deki Şehzade Camisi’nin iç bölümünde polisle “dostluk maçı” yapanlar da aynı derneğin elemanlarıydı. Anımsanacağı gibi gece eylemine katılan bazı gençlerin alanı terk ederken cami bahçesindeki mezarları tahrip ettiği öne sürülmüştü. Bunun üzerine kutsalımıza dokundurmayız diye eylem yapan BDA elemanlarının kutsal alanda bir polisle top oynaması çokça eleştirilmişti. Şimdi de iktidar trolleri tarafından linç edilen Leman Dergisi’ne yönelik provokasyon amaçlı hakikat kurgusu gündemde. Suçlanan karikatürün, iki ayrı dine mensup halkların savaşını eleştirmek için çizildiğini ancak kötü niyetli gözler görmezden gelebilir. Barış mesajı vermek isteyen bir çizerin insanların kutsalına hakaret etme kastı olamaz.
Erdoğan, kutsala hakaret diye nitelediği bir çok olayı siyaset kürsüsünde başat gündem konusu yapmayı çok seviyor. Dolayısıyla karikatür üzerinden koparılan yaygarayı da gündem kaydırma, muhalefeti bölme, kitlesel eylemleri dağıtma çabası olarak okumak yanlış olmaz. Normalde toplumda infial oluşturabilecek bu tür olaylara karşı devleti yönetenlerden soğukkanlı bir yaklaşım beklenir. Ne var ki Saray’ın bakanları Leman Dergisi’ne saldıran azgın azınlığın tepkilerine koşut bir tutum sergiliyor. Özellikle İçişleri Bakanlığı tarafından sosyal medyada paylaşılan karikatürcülerin kelepçeli gözaltı görüntüleri, siyasal iktidarın yargısız infaz anlayışının tipik bir göstergesi. Anayasa üzerine yemin eden bir bakanın, siyasal islamcı refleksle paylaştığı kötü muamele görüntüleri ibretlik. Oysa anayasal rejimler, duygusal değil akılcı olmak zorunda. Bu yüzden devleti temsil eden makam sahiplerinin sanıkları aşağılamaya, tehdit etmeye, suçlu ilan etmeye hakkı yok. Fakat bugün iktidarın ileri gelenleri ağız birliği yapıp karikatürcülerle birlikte Leman Dergisi’ni de yerin dibine batırıyor. Yargı sürecine müdahalenin bundan daha açık bir göstergesi olabilir mi?
Bir yandan “terörsüz Türkiye” derken diğer yandan iç barışı terörize etmeye dönük taraflı ve ayrımcı tutum takınmak büyük çelişki. Bazı medya organlarında öfkeli kalabalık diye masumlaştırılan söz konusu derneğin bu tür olaylar için kullanışlı bir aparat olduğu anlaşılıyor. Radikal dincilerin Leman Dergisi’ne yönelik şiddet eylemleri, iktidar tarafından köpürtülen karikatür provokasyonunu gölgede bıraktı. Zira halkın genelinin gündemiyle iktidarın kurguladığı gündem bir süredir hiç örtüşmüyor.
Öte yandan AKP’nin kutsal alanı siyasete alet etmesi, özellikle gençlerin dine bakışını olumsuz yönde etkiliyor. Konda’nın geçtiğimiz Mayıs ayında yaptığı ankete göre kendini dindar olarak tanımlayan 17-25 yaş aralığındaki genç nüfusun oranı son on yılda yarı yarıya düşmüş. 2015’ten bugüne yüzde dört artış gösteren genç nüfusta kendini modern diye tanımlayanların oranı ise yüzde 59’a yükselmiş. Anketi yanıtlayan gençlerin yüzde 31’i geleneksel muhafazakârım derken yüzde 10’u dindar olduğunu söylemiş[1].
Herhangi bir dinin dayatılmadığı laik devlette farklı inançlara sahip yurttaşların kutsalına hakaret edilmesine izin verilmez. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası da herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu vurguluyor. Buna karşın karikatürcülerin yargılanması için mahkemelere yol gösteren AKP Hükümeti, nedense Musa Peygamber için aynı duyarlılığı göstermiyor. Acaba Türk Musevi Cemaati bu karikatürle peygamberlerinin hakarete uğradığını düşünmüyor mu? Aynı yerden bakınca bu dava, Erdoğan Hükümeti kadar Netanyahu Hükümeti’ni de ilgilendiriyor. Üstelik Bay Netanyahu, Filistin Gazze özel sayılarıyla kendisine hakaret edildi diye davalı Leman Dergisi’nden şikayetçi bile olabilir. Bu deli saçması dünyada akıllı uslu şeyler düşünüp yazmak giderek anlamını yitiriyor.
[1] https://interaktif.konda.com.tr/rapor/turkiyede-100-genc-olsaydi/78
*Atilla İlhan’a ait bir roman