İlerici Kadınlar Derneği (İKD) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısı ile Kadıköy Sineması’nda geniş katılımlı bir forum ve sonrasında da Süreyya Operası önünde bir eylem gerçekleştirildi.
8 Mart’ın tarihini anlatan bir sinevizyon ile başladı. Tiyatro sanatçısı Damla Özen’in sunuculuğunu yaptığı forum 8 Mart’ın tarihini anlatan bir sinevizyon gösterimi ile başlayan forumun açılış konuşmasını İKD Genel Başkanı Umut Kuruç yaptı.
Kuruç, Sözlerine Karanlığa karşı aydınlık, gericiliğe karşı laiklik ve özgürlük, sömürüye karşı eşitlik için buluştuk bugün. Diyerek başladı.8 Mart’ın tarihsel önemine vurgu yaptığı konuşmasında bugünün kadınlar günü değil emekçi kadınlar günü olduğunu belirten kuruç’un konuşması şöyle:
Birileri zenginliklerini büyütürken bizler hızla yoksullaşıyoruz.
1980’ler ve 1990’lardan itibaren “Yeni Dünya Düzeni”yle her şey sermaye için dediler! Bunun için 1990’larda minareler süngü kubbeler miğfer camiler kışlamız müminler asker diyenler iktidara taşındı el birliğiyle. 2000’lerde başladıkları dindar ve kindar nesiller hedefi bizlere yoksulluk, fıtrat, en az 3 çocuk olarak dayatıldı. Bütün bu yıllar boyunca kazanımlarımızı gasp ettiler.
Eşitliğimizin “fıtrata ters” olduğunu söyleyerek sermayeye daha fazla köle doğuralım istiyorlar. Çocuklarımızı tarikat cemaat karanlığına boğmayı, mesem’lerde köle haline getirmeyi hedefliyorlar.
Buna da “Yeni Türkiye”, “Türkiye Yüzyılı” diyorlar.
Sermaye karına kar katarken, tarikat-cemaatler, aşiretler, mafya çeteleri zenginleşip güçlenirken, hayatlarımızı karartıp, çocuklarımızı teslim alırken;
Bizleri aile içine hapsederek patronlara daha fazla köle doğuralım diye, “ ev ve çalışma yaşamını uyumlulaştıracağız” diyerek üç kuruşa geleceksiz, güvencesiz çalıştırmayı hedefliyorlar.
Günde beş vakit bize bu dünyada yoksulluğu kabullenip sadaka ile şükretmemizi vaaz ediyorlar.
Yoksullaştırdıkça sosyal yardım adı altında sadakaya şükretmemizi istiyorlar. Sermayeye para babalarına köle, emperyalizme, kendi bekaları için yürüttükleri işbirlikçi saldırganlığa parya, tarikat ve cemaatlere ümmet, kendi iktidarlarına tebaa olalım istiyorlar. 13 yıl boyunca emperyalizme ve onun taşeronlarına, cihatçı çetelere karşı mücadele eden, direnen Suriyeli kadınlar, bugün de laik Suriye’yi yıkarak ülkeyi işgal eden bu taşeronlara, cihatçı çeteye karşı direniyor, mücadele ediyor. Buradan emperyalizme ve Suriye’yi işgal eden cihatçı çeteye karşı direnen Suriyeli kadınlara selam gönderiyoruz.
En temel insan haklarımızı gasp ediyorlar, yaşam hakkımızı elimizden alıyorlar. Evlerimizde, sokaklarımızda öldürüyorlar bizleri. Yangınlarda, depremlerde, tren facialarında, sellerde öldürüyorlar bizleri, çocuklarımızı.
Çalışma hakkımızı elimizden alıyorlar. Dört duvar arasında yoksulluğa ve sosyal yardım adı altında sadakaya mahkûm ediyorlar.
Kreş hakkımızı, çocuklarımızın geleceği olan laik, bilimsel, parasız eğitim hakkını gasp ediyorlar. Onları tarikat-cemaatlerin karanlığına, sermayenin insanlık düşmanı çarklarına mahkûm ediyorlar.
Topraklarımızı, sularımızı, ormanlarımızı, zeytinimizi, tarlamızı, bağımızı gasp ediyorlar.
Bunları yaparken önce biz kadınları hedef alıyorlar.
Neden? Çünkü emek mücadelesinin en ön saflarında olan kadınlardan korkuyorlar. Neden? Çünkü Cumhuriyete ve laikliğe ilk başta kadınların sahip çıktığını görüyorlar.
Neden? En temel insan hakkı, yaşama hakkı gasp edildiğinde kadınların susmadığını biliyorlar.
Neden? Çünkü gelecek kuşakların aydınlık bir ülkede insanca yaşaması için kadınların en önde mücadele ettiğini biliyorlar.
Neden? Çünkü ağacına, ormanına, toprağına, suyuna, tarlasına bağına kadınlar sahip çıkıyor.
Kadınlar ayağa kalktığında hiçbir gücün bizleri durdurmaya yetmeyeceğini biliyorlar.
Çünkü biz yurttaşız! O yüzden emeğin de, toprağın da, suyun da, ağacın da yaşamımızın temeli olan toplumsal hakların da, geleceğin de sahibi bir avuç para babası, bir avuç yobaz, bir avuç aşiret ağası, bir avuç mafya bozuntusu değil, biziz.
Ama tarihimiz de bize gösteriyor: karşımızdaki bu örgütlü gücü ancak örgütlü gücümüzle yeneriz.
Eşit, özgür, laik bir ülke için haklarımızı istiyoruz.
İnsanca yaşamak istiyoruz.
Güvenceli iş eşit işe eşit ücret istiyoruz.
Ortaçağ karanlığında değil aklın ve bilimin egemen olduğu aydınlık bir ülkede yaşamak istiyoruz.
Evet, Yaşamak istiyoruz. İstanbul Sözleşmesini istiyoruz. Bunu için ise en başta laiklik istiyoruz.
Evet, yaşamak istiyoruz ama karın tokluğuna, dört duvar arasında patronlara köle, yobazlara ümmet olarak değil insana yakışır bir yaşam istiyoruz. Sadece ekmek değil gülleri de istiyoruz.
Tarihimiz dedim. 8 Mart. Bugün nedir? Bugün tarihte sermaye egemenliğine karşı mücadele eden sosyalistlerin ve işçi sınıfının bize bıraktığı mirastır. Bu miras, 8 Mart’ın güçlü ve gerçek bir birikime, sağlam bir iradeye dayandığını gösteriyor bize.
Bugün, haklarımızı elde etmenin yolunun bu insanlık düşmanı, karanlık düzeni iyileştirmeye çalışmaktan, bu düzen içerisinde “çözümler” aramaktan değil, ancak bir toplumsal kurtuluş mücadelesiyle mümkün olduğunu gösteriyor bize.
Bugün, emekçi sınıfların kıpkızıl Uluslararası Emekçi Kadınlar günü olduğunu, olduğunu gösteriyor bize.
O yüzden;
Bizimki sivrisineklerden, asalaklardan kurtulmak için bataklığı kurutma azmidir, iradesidir.
Bizimki ekmeğimize, aşımıza hayatımıza ve geleceğimize göz koyanları tarihin çöplüğüne gönderme kararlılığıdır.
1789’da Paris’te kutsal mülkiyet hakkına hayır diyen yoksul emekçi kadınların tarihidir.
1917’de, 8 Mart’ta ‘’ekmek ve barış’’ diyerek, insanlığın en ileri kazanımı olan Ekim Devrimi’nin ateşini yakan kadınların tarihidir.
1919’da, 1920’de bu topraklarda emperyalist işgale karşı savaşan Kara Fatmaların tarihidir. Beria Ongerlerdir, Behice Boranlar, Zehra Kosovalar, Türkan Saylanlardır.
1990’da büyük Zonguldak yürüyüşünde, ‘’Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı’’ diyerek en ön saflarda yer alan Zonguldaklı kadınlardır.
78 gün boyunca AKP iktidarını sallayan iradeyi ortaya koyan Tekel İşçisi kadınlardır.
Haziran Direnişinde Türkiye’nin dört bir yanında ayağa kalkan milyonlarca kadındır.
6 ay boyunca sürdürdükleri direnişi kazanımla taçlandıran Polonez işçisi kadın kardeşlerimizdir.
Kaz dağlarında, Kirazlıyayla’da, Adıyman Serintepe’de, Kütahya Örencik’te toprağına sahip çıkan kadınlardır.
Ege’de zeytinine, Karadeniz’de ormanına suyuna sahip çıkan kadınlardır.
“Laiklikten vazgeçmiyorum!” diyen kadınlardır.
Patronlara, yobazlara, zorbalara karşı sözünü sakınmadığı için gözaltına alınan, tutuklanan kadınlardır.
Ve 8 Mart bugün, burada, “Patronlara köle, tarikatlara ümmet, zorbalara tebaa olmayacağız!” diyen bizlerindir!
Yaşasın 8 Mart!
BİZ VARIZ!
Forumda, Laiklik Meclisi üyesi ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Eski Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, Lise Öğrencisi Berfin Köni, üniversite öğrencisi Melis Alkılıç, Yazar Tülin Tankut, Sınıf Tavrı Emekliler Platformu Üyesi Yurdal Toksöz, ev emekçisi Gülcan Karadaş, ev emekçisi Nazlı Tizci, sağlık emekçisi Arzu Kader Harmancı birer konuşma gerçekleştirdi, Yazar Gülser Han bir şiirle etkinliği selamladı.
Forumun kapanış konuşmasını Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek gerçekleştirirken, Tekerek konuşmasında yeni bir cumhuriyet mücadelesinde kadınların en ön saflarda olması gerektiğini belirtti.
Forum, Sınıf Tavrı Emekliler Platformu Korosunun dinletisi ile sona erdi.
İKD üye ve dostları forumun ardından Süreyya Operası önünde bir eylem gerçekleştirdi.”Laik Türkiye, sosyalist Türkiye” “Şeriata,faşizme,karanlığa geçit yok!”, “Yaşasın 8 mart” sloganları atıldı.
Basın bültenini İKD Genel Sekreteri Nuray Yenil okurken, açıklamada “Bizler Laiklik istiyoruz. Gericiliğin toplumsal yaşamı esir almasının önüne geçmek için mücadele ediyoruz. Kadınlara yaşam hakkı tanımayan bu düzeni değiştireceğiz. Yeni bir cumhuriyeti, eşitlikçi bir düzeni hep birlikte kuracağız. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir kez daha ilan ediyoruz, bu memleket bizim, yarınlar bizim. Umudumuzla, direncimizle geleceği kurmak için örgütlü mücadeleyi büyütüyoruz. ” denildi.
Öyle gözüküyor ki, kapitalizmin kolektivizme dönüştürülmesinde tarihte ilk defa ezilenler sistemi dönüştürme misyonu ile yükümlü…
Emeklilerin alacağı bayram ikramiyesi belli dolu. AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler, daha önce bin 3…
X kullanıcıları hesaplarına girmekte sorun yaşıyor.
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in tutuklanmasının ardından bugün yapılan başkan vekili seçimlerinde CHP'nin adayı olan…
Tarihler değişmekte, söylem güncellenmekte, yeni ortaklar bulunmakta ancak amaç değişmemektedir. 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet…
Sosyalizm ve komünizm karşıtlığı ile beslenen 12 Eylül darbesi ile yerle yeksan edilen toplumsal ve…