İmamoğlu Akın Gürlek davasında üçüncü kez hakim karşısında
23 Mart’tan bu yana Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve ailesiyle ilgili sözleri nedeniyle ‘terörle mücadele eden kişileri hedef göstermek’, ‘hakaret’ ve ‘tehdit’ suçlamalarıyla dava açılmıştı.
Davaya gerekçe olarak İmamoğlu’nun “Senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına kimse dayanmasın” sözleri gösterildi.
Davanın ilk duruşması 11 Nisan’da, ikinci duruşması ise 16 Haziran’da Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda görüldü. 16 Haziran’daki duruşmada savcı mütalaasını tekrarlayarak İmamoğlu hakkında 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezası ve siyasi yasak talep etmişti.
Davanın karar duruşması bugün görülecek. İmamoğlu, üçüncü kez hakim karşısına çıkacak. İmamoğlu’nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan, karar duruşmasına katılamayacak.
Haksız bir şekilde tutuklandığını hatırlatan avukat Pehlivan, söz konusu duruşma için haftalarca hazırlandığını ancak tutukluluğu nedeniyle savunma yapamayacağını belirterek, Pehlivan, meslektaşlarına, barolara ve hukuk örgütlerine çağrı yapmıştı.
Pehlivan, “16 Temmuz günü, yarın, Silivri’de olun. Siz orada olursanız, ben de oradayım” demişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, Başsavcı Akın Gürlek “mağdur” sıfatıyla yer aldı. İddianamede, “İmamoğlu’nun katıldığı bir panelde yaptığı konuşmada, Başsavcı Akın Gürlek’e yönelik kullandığı ifadelerde suç içerikli ifadeler olduğunun tespit edilmesi üzerine resen soruşturma başlatıldığı” kaydedildi.
“Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yapan Akın Gürlek’in geçmişte de terör suçlarına bakmakla görevli ağır ceza mahkemelerinde başkanlık, sulh ceza hakimliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu anımsatılan iddianamede, Gürlek’in görev yaptığı dönemlerde ve halen terör örgütü DHKP/C başta olmak üzere çeşitli terör örgütlerince hedef haline getirildiğinin bilindiği” ifade edildi.
Gürlek’in “terör örgütlerinin çeşitli basın ve yayın organları ile sosyal medya hesaplarında açık kimlik bilgileri ve fotoğrafının yayımlanarak tehdit edildiği” öne sürülen iddianamede, “İmamoğlu’nun söz konusu konuşmasıyla Gürlek’i hedef göstererek, ‘terörle mücadelede yer almış kişileri hedef gösterme’ suçunu işlediği” savunuldu.
İddianamede, “İmamoğlu’nun aleni şekilde kullandığı söylemlerin, kamu görevini sürdüren mağdur Akın Gürlek’i küçük düşürmeye yönelik ve küçültücü ifade niteliğinde olduğu” savunuldu. “Söz konusu ifadenin düşünceyi açıklama sınırlarını aştığı, suça konu ibare ve konuşmanın da ayrıca bir bütün halinde kişinin saygınlığına zarar vermeyi amaçladığı ve görüş açıklama niteliğinde bulunmadığı, eylemin ifade hürriyeti bağlamında hukuki koruma görmesinin mümkün olmadığı” iddia edildi.
İmamoğlu’nun konuşmasında “Başsavcı Gürlek ve aile yakınlarının hedef alındığı, zarara veya kötülüğe uğratılacağını içeren ifadeler kullanıldığı” belirtilen iddianamede, “Fiilin mağdur üzerinde korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olduğu, bu haliyle şüphelinin tehdit suçunu işlediği anlaşılmıştır” görüşü yer aldı.
İddianamede, “İmamoğlu’nun 27 Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında ise mahkemelerde bilirkişi olarak görevli kişilerden birini, görevli tek bilirkişi gibi göstererek gerçeğe aykırı şekilde soruşturma şüphelileri lehine sonuçlanacak şekilde karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstererek ve bu amaçla ismini de açıklayarak ‘yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs etmek’ suçunu işlediği tespitine ilişkin soruşturmanın sürdüğü” ifade edildi.
“İki olay bir arada değerlendirildiğinde Ekrem İmamoğlu’nun görevinin getirdiği konumu ve nüfuzunu basın önünde aleni olacak şekilde kullanarak yargı organları ve mensupları üzerinde baskı oluşturmayı ve mensubu olduğu parti lehine etkilemeyi amaçladığının değerlendirildiği” öne sürüldü.
İddianamede, İmamoğlu’nun “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamalarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İmamoğlu hakkında ayrıca, Türk Ceza Kanunu 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, ‘sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılır” maddesinin uygulanması talep edildi.
DEM Parti heyeti, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşme gerçekleştirdi. Heyet üyeleri "görüşmenin önemli ve…
Görevden alınan Fahrettin Altun'un altı ayda yoplam 3,1 milyar TL harcadığı ortaya çıktı.
İstanbul’da bebekleri anlaşmalı özel hastanelere yönlendirerek ölümlere ve ağır mağduriyetlere yol açtıkları öne sürülen “Yenidoğan…
Yunus Emre Enstitüsü'nde 400 milyon TL’lik yolsuzluk iddiasıyla yürütülen soruşturmada, aralarında eski başkan Şeref Ateş’in…
Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkım kararına karşı eylemler devam ediyor. Kararın tebliğ edilmesi sonrasında yurttaşlar, karardan…
BES-AR'ın temmuz ayına ilişkin açlık ve yoksulluk araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı…