Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ'a casusluk soruşturması
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan ve TELE 1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında ‘siyasal casusluk’ iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında yürütülen hakimlik sorguları tamamlandı.
İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ hakkında sorgulamaların ardından tutuklama kararı verildi.
Tutuklama kararının ardından, İmamoğlu ve beraberindeki isimlere yönelik “siyasal casusluk” suçlaması hem siyasi çevrelerde hem de kamuoyunda tepkilere neden oldu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun “casusluk” soruşturması kapsamında tutuklanmasına tepki göstererek, “Veriler yurt dışına çıktı diye birileri yargılanacaksa ilk başta MİT’in bütün verilerini çaldıran önceki MİT Başkanı Hakan Fidan yargılanmalıdır. Ardından o 8 bakan yargılanmalıdır. En başta da Recep Tayyip Erdoğan yargılanmalıdır. Milletimiz bilsin buradaki konu şu: Arkadaşlarımıza atılan hırsızlık, yolsuzluk iftiraları tutmayınca şimdi FETÖ’cüler gibi son çare casusluk iftirasına sarıldılar” ifadelerini kullandı.
Özel, şu ifadeleri kullandı:
“Çağlayan Adliyesi’nden ayrılıyoruz. Saat 02.30. Bir gün önce saat 11’de biz buraya geldik. Saat 09.00’u biraz geçe Ekrem Başkan, Necati Bey, Merdan Bey ve arkadaşlarımız buraya getirilmişlerdi. O vakitten bu vakte kadar Çağlayan zulmüne onlar katlandılar; aileler katlandılar. Elbette yorgunuz, kızgınız, tepkiliyiz. Ama hiçbiri ümit etmesin ki ne moralsiziz, ne bizi yıkabilirler, ne de yıkabilecekler. Bugün yukarıda, kanunlara son derece hakim, son derece yetkin avukatların ortak değerlendirmesi şuydu: Demek ki bu kadar aciz bir duruma düştüler. Demek ki diğer suçlamalarda vatandaşı ikna edemediler. Ekrem İmamoğlu’ndan ve arkadaşlarımızdan ne ilk başta söyledikleri gibi ‘kent uzlaşısı’ ile terör örgütüyle ilişkiyi, ne hırsızlığı, ne yolsuzluğu ispat edemediler. Neredeyse 8 ay oldu. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar, dolandırdılar. En sonunda son çare ‘Yeni baştan bir şey yapalım’ dediler. ‘Biz bu sefer bunlara casusluk suçlamasında bulunalım. Belki vatandaşı böyle ikna ederiz.’ diye ortaya bir iddia attılar.
Sorulan sorular, verilen cevaplar okunduğunda ve daha sonra tutuklama gerekçeleri incelendiğinde tamamen altı boş, ne dediğini kendisi de bilmeyen, birbiriyle çelişen ve hukuku ile anayasayı ayaklar altına alan bir durumla karşı karşıyayız. Daha karar yüzlerine okunuyor, daha avukatlara çıktısı verilmemiş; kararın Başsavcılık bilgi notu gönderiliyor. Bilgi notunda da şöyle başlıyor: ‘Ekrem İmamoğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’ni yasa dışı yollarla ele geçirmek ve Cumhurbaşkanlığı için fon sağlamak amacıyla kurduğu terör örgütünün diğer suçlarının yanında…’ Ya o suçların suç olabilmesi için önce iddianame yazacaksın, delilleri koyacaksın. Bunun üzerine yargılama başlayacak, yargılamanın sonunda bir karar verilecek. Olumsuz bir karar olsa istinafı olacak, Yargıtay’ı olacak, karar kesinleşecek. Ancak ondan sonra buna ‘suç örgütü’ denilebilir. Ama kendi hayalini, kendi sanrısını; birisinin kendisine verdiği talimatla bir Cumhurbaşkanı adayının önünü kesmek için ortaya attığı dünya kadar iftirayı gerçekmiş gibi gösteriyor. Gecenin 02.30’unda bir basın bültenine alelacele konu ediyor. İçeride ‘algı oluşturmaya çalıştı’ falan diyor. Esas algı oluşturan bir kişi var; o da bu 7. kattaki aciz.
Kendi yalanını doğruymuş gibi, kendi iftirasını hakikatmiş gibi ifade edip insanlara iftira atıyor. Elde ettiği kamu gücü yoluyla anayasal düzeni askıya alıyor. Yarın öbür gün gerçekten birileri yargılama yapacak olursa burada anayasal düzene karşı bir suç işleniyor. Birileri demokrasiyi ve seçimleri kullanarak elde ettikleri makamları kötüye kullanıyor, seçimleri ortadan kaldırmaya çalışıyor. Seçimi ortadan kaldırmak için ya sandığı ortadan kaldırırsın ya da sandığa girecek rakibi… Dünyanın bütün diktatörleri gibi; sandığa girecek rakibi ortadan kaldırdıktan sonra yapacağın şeyin adına seçim mi denir? Bugün burada yapılmaya çalışılan tam olarak da budur.
Bundan önce MİT’in ve 8 bakanlığın ve bağlı kurumların bütün verilerini çaldırdılar. ‘Dark Web’ denen sitelerde, kendileri de söylüyorlar; parasını verene Cumhurbaşkanı’nın da ana muhalefet liderinin de T.C. kimlik numarasından başlayın, kullandığı ilaçlara, tahlil ve sağlık bilgilerine, en mahrem verilerine kadar her şey satılıyor. Gelirine, giderine, vergisine kadar bu ülkedeki herkesin bilgisi orada duruyor ve satılıyor. Neymiş efendim? Bir kısım İstanbullunun bu bilgisi alınmış da yabancı ülkelere satılmış… Onlara götürüp satmaya kalksan ‘kardeşim bunun zaten önceden çalınmışı var. İnternette var’ derler.
Adalet ve Kalkınma Partisi övüne övüne bitiremiyordu: Veri madenciliği yapıyormuş, çeşitli verileri birleştiriyormuş, seçmen analizi yapıyormuş. Bunu yapmakla övünen birisi; yarım yamalak anladığı birkaç şeyle bizim yaptığımızı iddia ediyor, bunun suç olduğunu söylüyor. Veriler yurt dışına çıktı diye birileri yargılanacaksa ilk başta MİT’in bütün verilerini çaldıran önceki MİT Başkanı Hakan Fidan yargılanmalıdır. Ardından o 8 bakan yargılanmalıdır. En başta da Recep Tayyip Erdoğan yargılanmalıdır. Milletimiz bilsin buradaki konu: Arkadaşlarımıza atılan hırsızlık, yolsuzluk iftiraları tutmayınca şimdi FETÖ’cüler gibi son çare casusluk iftirasına sarıldılar. Esas sebep şu: O iddianame çıkınca artık ellerinden gidiyor ya, tutuklu tutmak istiyorlar. Bu vicdansızlar her ay tutukluluk halinin devamı bir hakimin önüne gelecek. Vicdanını ve hukuku dinleyen bir hakimin önüne gelirse tutuksuz yargılama kararı çıkacak ya… ‘Aman elimizden kaçmasınlar. Silivri’den çıkarlarsa iktidara yürürler, bir daha tutamayız’ diye korkuyorlar. ‘Buradan da yedekleyelim, 8-10 ayda buradan elimizde bulunsunlar’ diye bakıyorlar. Milletle buluşmasınlar istiyorlar. Millet bunu görüyor. Biz buna teslim olmayız.
Türkiye’nin dört bir yanında; daha bugün Eskişehir’de yüz binlerce kişi inanılmaz bir enerjiyle bu insanlara sahip çıktı. Her şeyi yasakladınız, metroları kapattınız, ‘Buraya kuş uçamaz’ dediniz. On binlerce kişi gün boyunca geldi, burada mücadele verdi. Bir tarafta haklı olmanın gücü; bir tarafta iftiracı olmanın mahcubiyeti ve korkusu var. Biz buradan, arkadaşlarımızın eşleriyle birlikte, onlara inanarak, güvenerek aslanlar gibi çıkıyoruz. Böyle kapılardan çıkamayanlar; katlarına binlerce polisi koyanlar, asansörden aşağı inip dizi titreyerek o makam arabalarına binip gidenler düşünsün. Biz düşünmeyeceğiz. Millet bizimle beraberdir. Biz korkuyu, endişeyi haklılığımızdan dolayı taşımıyoruz. Ama iftiracıların korkuları, endişeleri bu gece onlara uyku uyutmayacak. Gün gelecek, bu iftiracılar hesap verecek. Arkadaşlarımız da haklı olmanın, namuslu olmanın, dürüst olmanın onuruyla bu ülkede çok daha önemli görevlere gelecek. Bugün bir bitiş değil, bir başlangıçtır. Biten varsa, bu acizler bitmiştir. Onlar yolun sonunda; biz daha yolun başındayız. Onlar yolun sonuna geldi; biz ilk adımları atıyoruz.”
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, “casusluk” soruşturması kapsamında tutuklanan Ekrem İmamoğlu’na yönelik suçlama için yeterli kanıt…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan asgari ücretin belirlenmesine ilişkin açıklamalarda bulundu. Sendikaları suçlayan…
ABD'li Senatör Rick Scott, yakın zamanda içerden ya da dışarıdan Venezuela'da bir şeyler olacağını belirterek,…
TÜİK verilerine göre, işsizlik oranı değişim göstermeyerek yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. Potansiyel işgücü ve işsizlerden…
Yenidoğan çetesi skandalının ardından faaliyetleri askıya alınan Bağcılar Özel Şafak Hastanesi'nde hekimlikten men cezası alan…
Merdan Yanardağ'ın avukatı Bilgütay Hakkı Durna "Kendisine yöneltilen en çirkin suçlama ile karşı karşıya kaldığını…