Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

İmralı yolunu sosyalizme küfürle döşeyenler

Reklam

Öyle sanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir yurttaşına sorulduğunda PKK’nin karşısına koyacağı siyasi özne doğrudan MHP olurdu. Ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu algının tam tersi bir hamle ile 22 Ekim 2024 günü sıradan bir TBMM Grup Toplantısında PKK’ye elini uzattı ve PKK lideri Öcalan’ı PKK’yi feshetmesi şartıyla TBMM’ye davet etti.

Bir kronoloji yapma ihtiyacı hissetmiyorum. İnternette o günden bugüne kadar gelişen olayların hepsi rahatlıkla bulunabilir. Ancak belli noktaların altı yine de çizilmeli.

Olay akışına kabaca bakılacak olursa:

  1. MHP, PKK’ye başta kendini feshetmesi şartıyla elini uzattı.
  2. PKK bu şartı ve MHP’nin uzattığı eli kabul etti. Kendisini feshetti.
  3. Bu sırada Abdullah Öcalan’ın yeni görüntüleri ve ilk kez videosu servis edildi.
  4. TBMM’de süreç için komisyon kuruldu. Artık kaç parçaya bölündüğünü takip edemediğimiz milliyetçi partilerin bazıları bu komisyona katılmadı. Meclisteki sol partilerin tümü komisyona katıldı.

Sürecin geneline bakıldığı zaman dikkat çeken bir diğer nokta ise AKP’nin ve Erdoğan’ın sürece üstten bakan, yön gösteren, MHP çıkışlarının dozuna göre söylem geliştiren bir pozisyon içinde olduğunu görmek mümkün. Yani ana akım medyadaki genel duruma bakılırsa MHP adım atıyor, AKP onay verip sürecin ilerlemesini sağlıyor gibi bir görüntü var. AKP’nin bu sürece topyekûn destek veya köstek olamamasının temel nedeni ise kendi içinde ve artık devlet partisi olması nedeniyle devlet içindeki farklı odakların fikir ayrılıklarından kaynaklandığını değerlendirmek mümkün.

Bugün ise iş döndü dolaştı ve TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu adındaki Amerikan Barışı Komisyonu’nun İmralı adasına Öcalan ile görüşmek üzere temsilci seçmesine geldi. Şimdi milletvekillerinden oluşan bir heyet İmralı’ya Öcalan ile görüşmeye gidiyor.

Bahçeli’nin çıkışıyla, AKP’nin icazetiyle ve PKK’nin işbirliği ile işte süreç bu noktaya kadar geldi.

DÜZEN SİYASETİ VE YANCILARININ SOSYALİZME KÜFÜR MESAİSİ

Türkiye’de düzen siyaseti ne zaman önemli ve toplumsal alışkanlıkları sarsacak olan bir hamle yapacak olsa, oldum olası bunun önemli bir adımı da sola ve sosyalizme küfür olmuştur. Bu bir alışkanlıktan öte, Türkiye için sermaye düzeninin toplumu ikna edebilmesi için yapması gereken çok önemli bir iştir.

Çünkü Türkiye toplumu cumhuriyetçidir, yurtseverdir. Vicdan sahibidir, gerekmedikçe savaş istemez, adalet duygusu güçlüdür, eşitlikçidir; ekmeğini bölüşmesini iyi bilir. Türkiye’nin toplumsal değerleri bunlardır. Hepsinden önemlisi; şu an bir uyku döneminde olsa da hakkını aramasını ve almasını da bilir.

Bu nedenle emperyalizme göbekten bağlı Türkiye sermaye sınıfı ve onun temsilcisi siyasi özneler, sola, sosyalizme ve bunların değerlerine saldırmadan istedikleri adımları atamazlar. Çünkü bilirler ki halkın lehine olmayan süreçlerde halk her zaman bunun karşısında durur ve bugüne kadar bu konuda her zaman dayanağı solda ve sosyalistlerde bulmuşlardır.

Çok eskilere gitmeden birkaç örnek verelim. AKP’nin 2002’de iktidara geliş süreci, AKP iktidarı sürecinde Ergenekon ve KCK davaları gibi torba davalar, 2010 referandum süreci, Haziran Direnişi sürecinde direnişi manipüle ederek amaçsızlaştırmaya ve sönümlendirmeye çalışan emperyalist unsurlar ve onların temsilcileri, CHP’nin kurduğu 6’lı masa…

O günleri hatırlamayanlar, hatta o dönemde henüz hayatta olmayan gençler açısından yeniden hatırlatmak gerekirse, tüm bu süreçlerde bugün AKP’ye muhalif olarak görünen sermaye düzeninin ve emperyalizmin korosu hep bir ağızdan sola ve sosyalistlere küfretmiştir. Solun ne ulusalcılığı kalmıştır ne Kemalistliği kalmıştır ne de devlet solcusu olması kalmıştır. İnanması güç ama temel amacı solu Türkiye’den silmek olan 12 Eylül 1980 darbesinin ürünü olan 1982 anayasasını sosyalistlerin savunduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Halbuki bunu söyleyenlerin bizzat kendileri 12 Eylül çocuklarıdır.

Bugün de aynı koro yine Türkiye’nin önemli bir kavşağında koro halinde sola küfretmektedir.

Bugün Türkiye solunun bir kısmı da maalesef bu koroya dahil olmuştur.  Aman sürecin dışında kalmayalım korkusuyla komisyona giren, Bahçeli ve AKP’nin hamlelerinin birkaç adım sonrasını işaret eden talepler dile getirerek muhalefet yaptığını zanneden sol, ister istemez bu koronun bir parçası olarak büyük bir tarihsel hatanın içine girmiştir.

İnsan düşünmeden edemiyor. Meclise 2 milletvekili göndersen ne olur, göndermesen ne olur. Neyse…

İşin diğer tarafında da MHP’nin başlattığı, AKP’nin yolunu açtığı süreçte Kürt siyasi hareketinin yayın organları Yeni Yaşam ve ANF’de Kürt siyasi hareketinin 1990’lardan beri dile getirdiği ve aslında hiçbir yeni yanı olmayan Öcalan’ın ve PKK’nin Marksizm’i aştığını, yeni bir tür sosyalizm anlayışı ile hareket ettiğini, sosyalizm tarihine küfrederek anlatma çabasında bir artış söz konusu.

ANF’de çıkan son yazı ise epeyce gündemi işgal etti. Uzun süre Suriye’deki emperyalist müdahalede ABD üssü görevi gören Rojava güzellemeleri ile bezenen ve Hegellerin, Marksların, Apoların havada uçuştuğu yazıdan sadece iki cümle paylaşmak isterim:

“Marksist, Leninist ve Maoist devrimler sisteme, angaje olarak sistemin en büyük savunuculuğunu yaptı.”

“… sosyalizmde, Marksizm’de, Leninizm’de ve Maoizm’de tamamen yenilikçi düşünceler yaratılmak gerekiyor… Sadece bir sınıfa ait olmayan sosyalizm anlayışını geniş bir yelpazede ele alıp topluma mal etmek gerekiyor.”

“Sadece bir sınıfa ait olmayan sosyalizm”… iyiymiş.

Daha önce ulusalcılıkla, devlet solculuğuyla veya sekterlikle suçlanarak türlü ideolojik ve pratik sapmalar ile karşı karşıya gelen komünistler açısından bu yeni sol dalga bir ilk değil, son da olmayacak.

İşgal ettiğiniz televizyon kanallarından, internet yayınlarından istediğinizi söyleyin, sitelerinizde, gazetelerinizde istediğinizi yazın. Bunlar en geç 10 yıl içinde yalnızca tarihin bizi haklı çıkardığını göstermek için kullanacağımız ibretlik kaynaklar olmaktan ileri gidemeyecek.

Sosyalizm Marksizm-Leninizm’dir, sosyalizm işçi sınıfınındır. Nokta.

Reklam
Paylaş

Önceki Haberler

Humus’ta cinayetlerin ardından gerilim yüksek: Sokağa çıkma yasağı uzatıldı

Suriye İç Güvenlik Komutanlığı, Humus ilinde bir erkek ve bir kadının öldürülmesiyle sonuçlanan cinayetin ardından…

24 Kasım 2025 11:43

Hacıosmanoğlu bahis soruşturmasının kaynağını açıkladı

İbrahim Hacıosmanoğlu, bahis soruşturmasıyla ilgili yapılan eleştirilere, "Bu bilgileri resmi olarak Spor Bakanlığımıza müracaat ediyoruz,…

24 Kasım 2025 11:36

Valilik sokak köpeklerini beslemeyi yasakladı

İstanbul Valiliği, halk sağlığı ve güvenliği gerekçesiyle özellikle sağlık ve eğitim kurumları, park ve bahçeler…

24 Kasım 2025 11:33

Serdar Öktem’in katili 45 gün önce cezaevinden çıkmış

MHP’li avukat Serdar Öktem’i öldüren grupta yer alan 18 yaşından küçük Cengizhan Üzümcü’nün, 12 Ağustos…

24 Kasım 2025 11:28

İmralı Heyeti yola çıkıyor

Meclis’te kurulan süreç komisyonu üyeleri, Abdullah Öcalan ile görüşmek için İmralı'ya doğru yola çıkıyor.

24 Kasım 2025 11:20

Kozyatağı sakinleri doğaya sahip çıkıyor

Kozyatağı Mahallesi sakinleri, Çınaraltı Parkı'nın ranta açılmasına tepki gösterdi. Parktaki direnişlerinin devam edeceğini belirten mahalleli,…

24 Kasım 2025 11:16
Reklam