İnşaat Mühendisleri Odası'ndan köprü ve otoyolların özelleştirilmesine yönelik iddialara tepki
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), AKP'nin İstanbul Boğazı üzerindeki Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 9 otoyolu özelleştirmeyi planladığına ilişkin iddialar hakkında yaptığı açıklamada "sosyal devletin tasfiyesinin son aşamasına gelinmiştir" dedi

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), AKP’nin İstanbul Boğazı üzerindeki Boğaziçi Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 9 otoyolu özelleştirmeyi planladığına ilişkin iddialar hakkında açıklama yayımladı.
İMO’nun açıklamasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarındaki planlı ekonomi hamleleri kenarda bırakıldığında cumhuriyet tarihinin büyük kısmında ulaşım yatırımlarına, kapitalizmin ruhuna ve ihtiyaçlarına uygun düzenlemelerin yön verdiği belirtildi.
12 Eylül’den sonraki neoliberalleşme döneminde özelleştirmelerin hız kazandığı hatırlatılırken şunlar kaydedildi:
“12 Eylül’den sonra önündeki tüm engeller kaldırılan ve 2000’li yıllarda AKP iktidarıyla hız kazanan özelleştirmeler, enerjiden iletişime, sağlıktan ulaşıma kadar pek çok alana yayılmış, halkın bu hizmetlere erişimi zorlaşmış, hizmetler daha pahalı ve çoğu durumda daha niteliksiz hale gelmiştir. Kamu yararı gözetilmeden yapılan bu uygulamalar, toplumun geniş kesimlerinin zararına olmuş, cumhuriyetin birikimleri çıkar çevrelerine adeta servis edilmiştir.”
Bloomberg’in, Boğaz Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile en az dokuz otoyolu özelleştirmesinin gündemde olduğuna ilişkin haberine atıf yapan İMO, benzer bir satış süreci daha önce 2012’de de gündeme geldiğini ama bundan vazgeçildiğini hatırlattı.
“ÜLKENİN GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALINIYOR”
Sosyal devletin tasfiyesinin son aşamaya geldiğini bildiren İMO’nun açıklaması şu şekilde tamamlandı:
“Ülkemizin bütünlüklü ve sürdürülebilir bir ulaşım programı yoktur. Hem şehirlerarası ulaşımda hem de kent içi ulaşımda özellikle günü kurtarmaya dönük düzenlemeler yapılmakta, lokal çözümler üretilmekte, sorunların çözümü değil yok sayılması ya da ötelenmesi amaçlanmaktadır. Gerçek amacın ekonominin tamamen liberalleştirilmesi ve bütün kamusal, toplumsal ekonomik kaynaklar üzerinde sermaye egemenliğinin tam olarak sağlanması ve sosyal devletin tasfiyesi olduğu bugün artık netlikle görülebilmektedir. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan bu politikalar derhal durdurulmalı; kamusal varlıklar toplum yararı doğrultusunda, demokratik planlama ve kamucu anlayışla yönetilmelidir.”