Kan kardeşliği

Gazze’de yaşanan soykırıma ABD ve Batılı müttefiklerinin yanı sıra bunlarla ekonomik ilişkileri olan bazı müslüman ülkeler de ortak oluyor.

Macron, geçtiğimiz günlerde Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Fransız Paris Saint-Germain (PSG) futbol takımını Elysée Sarayı’nda kabul edip kutladı. Başta futbolcular olmak üzere teknik kadro ve takımın Katarlı başkanı El Halifi de törene katılanlar arasındaydı. Dünyanın en zengin takımlarından biri olarak bilinen PSG’nin sahibi ise Katar Emiri El Sani.

Katar Anayasası’nda İslam’ın devlet dini olduğu yazıyor ama El Sani, Fransa’da İslamofobinin artmasından sorumlu tutulan Macron ile gül gibi geçinip gidiyor. Belki de final maçının oynandığı gün bir Tunuslu’nun öldüğü, bir Türk yurttaşın da yaralandığı İslamofobik saldırıdan kendisinin haberi bile yok.

Fransa’da müslüman karşıtı eylemler çoğalırken diğer yandan da Fransız Müslümanları Federasyonu, dernekler ve belediyeler düzeyinde İslamcılığı örgütlemekle suçlanıyor. Macron’un hazırlattığı raporda söz konusu federasyonun Müslüman Kardeşler Hareketi ile ilişkili olduğu öne sürülüyor .
Tuhaf ama Müslüman Kardeşler ile organik bağı tescilli olan Katar rejimi Fransa tarafından tehdit olarak görülmüyor. Öyle anlaşılıyor ki halklar üzerinde oynanan oyun başka, sermaye güçlerinin hesabı bambaşka!

Gerçekte sermaye düzeninin insani bir yanının olmadığı Gazze’deki soykırıma karşı takınılan iki yüzlü tavırdan anlaşılıyor. ABD yönetimi ve diğer Batılı hükümetler, Gazze’ye kör bakarken bunlarla ekonomik ilişkiler yürüten bazı müslüman ülkeler de sus pus oturuyor. Filistinlileri katleden silahların yüzde 50’sinin Avrupa’dan gittiğini eski Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrel’den öğrendik. Dolayısıyla bir çok Avrupa ülkesinde İsrail’e yönelik protesto eylemlerinin polis şiddetiyle bastırılmasına şaşırmamak gerekiyor. Hükümetlerin kararlı ve sistematik baskısı her ortamda hissediliyor. Örneğin Alman Federal Meclisi’nde Türk kökenli Sol Parti milletvekili Cansu Köktürk, sırf “Filistin” yazılı tişörtle oturuma katıldığı için meclis başkanı tarafından salon dışına çıkarılmıştı.

Türkiye’de ise sosyalistler soykırıma gür sesle karşı çıkarken AKP iktidarı genelde suskun kalarak emperyalist merkezleri üzmüyor. Bazı yandaş medya organları, Filistin davasının savunmanlığını solculara kaptırmamak için Erdoğan’ı kızdırmadan İsrail saldırılarını kınıyormuş gibi yapıyor. Oysa 2010 yılında Gazze ablukasına yüksek sesle itiraz eden bir AKP vardı. Anımsanacağı gibi o günlerde etkin olan İHH (İnsani Yardım Vakfı) öncülüğünde Gazze ablukasını delmek üzere yola çıkan Mavi Marmara, Akdeniz’de İsrail komandolarının baskınına uğramış, 10 gönüllü yaşamını yitirmişti. İlişkilerin askıya alınmasına neden olan bu olaydan üç yıl sonra İsrail ile anlaşma imzalanarak yeniden normale dönülmüştü. Hatta Erdoğan Beştepe’deki bir iftar yemeğinde anlaşmadan söz ederken isim vermeden İHH’yi eleştirmiş, “Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir yardım götürmek için günün başbakanına mı sordunuz” demişti. İsrail, geçmişe göre bugün çok daha saldırgan ve acımasız bir tutum içerisinde. Ne var ki Erdoğan, Gazze’ye yardım götürenlere hâlâ mesafeli duruyor.

İsrail’in saldırganlığına karşı dünya genelinde İslami vurgusu olmayan insani bir sivil direniş var. Çeşitli ülkelerden gönüllü yurttaşlar Gazze’ye yardım ulaştırmak için örgütleniyor. Örneğin bir kaç gün önce İsrail komandolarının sert müdahalesiyle engellenen Madleen gemisi, 12 gönüllünün girişimiyle Gazze’ye tıbbi malzeme, yiyecek ve hijyen ürünleri götürmek üzere İtalya’dan yola çıkmıştı. Gönüllülerin yardımı ulaştırması yönünde hiçbir diplomatik çaba göstermeyen hükümetler, yurttaşları tutuklanınca zevahiri kurtarmak için devreye girmek zorunda kaldı. AKP Hükümeti de cezaevinde alıkonulan Türk gönüllü için İsrail makamları nezdinde girişimde bulundu.

Ne acıdır ki Batılı emperyalist güçlerle kan kardeş olan bazı müslüman ülkeler, Netanyahu’nun soykırım ve tehcir planı doğrultusunda müslüman kanı dökmesini engelle(ye)miyor. Dünya, yerel üyelere sahip küresel bir çete tarafından yönetiliyor adeta. İnsanlık tarihinin utanç duyulacak bir döneminden geçiyoruz. Dileriz çabuk geçer…

Yazarın Diğer Yazıları
Kan kardeşliği 10 Haziran 2025
Küresel boykot 16 Nisan 2025