Suriye’nin batısında Suriye Alevileri’nin yoğun yaşadığı Lazkiye ilinde büyük bir katliam yaşandı. Binin üzerinde sivilin öldürüldüğü, doğrudan cihatçı angajmanı olan odaklar tarafından duyuruldu. Sosyal medyaya düşen katliam görüntülerini çekenler de bizzat katliamın faili cihatçıların kendisiydi.
HTŞ’nin Şam’da iktidara gelmesinden sonra Lazkiye bölgesinde ve Humus’un Alevi mahallesinde gençler göz altına alınıyor, sonra ölüleri teslim ediliyordu. Sokaklarda dinci faşizm kol geziyor, arabalar ve evler keyfi olarak taranıyor, büyük bir korku iklimi bizzat sahneleniyordu. Bardağı taşıran, ekmek almaya giden bir genç ile bir anne ve çocuğunun katledilmesiydi.
Olayların kısaca öyküsü böyle. Ancak gerçekler bir kez daha ters yüz ediliyor “Esad artıklarının” provokasyonu deniyordu.
Yandaş ve dinci kalemler, “muhafazakâr demokrat” maskelerini indirip mezhepçi faşist yüzlerini gösteriyor; “Emperyalizmin köpekleri gebertildi” diyebiliyor ve katliama ses çıkaranları ise “Türkiye’de kaos çıkarmakla”, “Suriye ateşini Türkiye’ye taşımakla” itham edip “mezhepçilikle” dahi suçluyorlardı.
Yıllardır Suriye’de yanan ateşe benzin döken, dünyanın her yanından cihatçıları akın akın Suriye’ye taşıyan, cihatçılara tırlarla silah gönderen kendileri değilmiş gibi utanmazlık içerisinde herkese parmak sallıyorlar. AKP’nin Suriye politikası yüzünden bombalı katliamlar ülkemizde sanki yaşanmamış, milyonlarca mülteci ülkemize gelmemiş gibi katliama hayır diyenleri “Suriye’nin ateşini Türkiye’ye taşımakla” suçlamak nasıl bir akıl tutulmasıdır! “Türkiye’de kaos çıkarmak” suçlaması ise Yeni Şafak ve Akit gibi iki provokatör gazetenin dili ve manşetleri söz konusu olduğunda büyük bir ikiyüzlülüğe dönüşüyor. Mezhepçilik, kin ve düşmanlığa tahrik, provokasyon aranacaksa kimse Akit ve Yeni Şafak yazarlarının eline su dökemez!
Hele Türkiye soluna yönelik yapılan suçlama yok mu? Neymiş, Türkiye solu mezhepçi olduğu için katliama ses çıkarıyormuş! O zaman Filistin davasını savunan sola ne diyeceksiniz? İsrail ile ticaret yapılmasına ses çıkarmayanlar solu eleştirebilir mi?
“İsrail ve emperyalizm Suriye’yi bölmek için Esad artıklarını devreye sokup provokasyon yapıyor” iddiasına ne demeli? 2011 yılından beri emperyalizmin ve Siyonizm’in taşeronluğunu üstelenen cihatçı çetelerin Suriye’yi yıkmak için nasıl ve kim tarafından silahlandırıldığını bilmeyen mi var? Cihatçı çetelerin cebine parayı sokan, eline silahı veren emperyalizmden başkası değildi. Her şey İsrail’in güvenliği içindi. Siyasal İslamcılık aslında Siyonist İslamcılıktı! Bu gerçek buz gibi ortadayken canını, malını ve ırzını korumaya çalışan Suriye Alevileri’ni “gebertmeyi” savunmak, hel hele bunu emperyalizme bağlamak Siyonizm’e ve emperyalizme uşaklığın uyuşturduğu kafaların aptallığından başka bir şey değildir!
Binin üzerinde insan öldürülmüş, büyük bir katliam yanı başımızda yaşanmış, ancak bu açık ve korkunç tablo karşısında susmak yerine yalan söyleyerek zeytin yağı gibi üste çıkmak yandaşların ve dincilerin davranışı olmaya devam etmiştir.
Öyleyse tek tek yazalım…
Suriye’nin batısında özellikle Suriye Alevilerine yönelik gerçekleşen katliam, doğrudan HTŞ lideri Colani’nin bilgisi dahilindedir. Bölgeye sevk edilen silahlı unsurların HTŞ lideri Colani’nin emri ile hareket ettikleri açıktır. HTŞ liderinin “Baas rejiminden geriye kalan unsurlarla savaşıyoruz” demesi sabittir. Ancak böylesi korkunç bir katliamı meşru göstermek için “Esad” gerekçe olabilir mi? Kaldı ki binin üzerinde sivilin öldürülmesi, bu iddianın büyük bir yalan ve manipülasyon olduğunun somut kanıtıdır. Söz konusu olan; Suriye Alevilerinin canına, malına ve ırzına saldıran eylemlerin faili olan cihatçı çetelere ve HTŞ’ye karşı halkın verdiği tepki ve direniştir. Canına, malına ve ırzına kastedenlere karşı direnen Suriye halkının terörist olarak gösterilmesi büyük bir yalan ve aynı zamanda katliama suç ortaklığıdır.
Kaldı ki bugün iktidarda bulunan HTŞ, hem Türkiye hem de Birleşmiş Milletler kanununa göre terörist örgüt olarak damga yemiş, El Kaide’nin içinden çıkan cihatçı bir terör örgütüdür. Geçmişi, kafa kesmekten toplu infazlara kadar katliamlarla doludur.
Bugün HTŞ’nin temsil ettiği iktidar, katliamcı cihatçı çetelerin silahlı gücüne dayanmaktadır. Bu çetelerin ise doğrudan emperyalistlerin güdümünde olduğu, silahların ve maaşların emperyalist güçler tarafından sağlandığı bilinmektedir. Hatta Suriyeli olmayan cihatçı grupların kimler tarafından Suriye’ye taşındığı yine çok iyi bilinen bir başka gerçektir.
Suriye’de yaşananlar, doğrudan Filistin davasına sahip çıkan Baas iktidarının, bizzat emperyalizm eliyle, cihatçı çeteler taşeronluğuyla silahlı ayaklanmayla yıkılma süreciydi. Suriye devleti, kendisine yönelen silahlı teröre karşı mücadele ederken, Suriye Alevilerine yönelik katliamın Esad döneminde de yaşandığına dair “benzetme” gerçeklerin ters yüz edilmesidir. Suriye’nin son 15 yılında yaşanan bütün katliamların asli failleri her zaman cihatçılar olmuştur.
Bununla birlikte, binin üzerinde sivilin öldürülmesiyle sonuçlanan Suriye Alevilerine yönelik katliamın, “Esad dönemine bakınız” diyerek meşru gösterilmeye çalışılması aynı zamanda utanmazlık ve ahlaksızca bir tutum değil midir?
Baas Partisi, etnik ya da mezhepsel bir parti olarak değerlendirilemez. Baas’ı, Nusayri ya da Alevi partisi, Esad’ı da bir inanç grubunun temsilcisi olarak göstermek ve Suriye’de bir Alevi diktatoryası vardı demek tam bir cahilliktir. Arap Sosyalist Diriliş Partisi’nin kısaltması olan Baas’ın temel sloganı “birlik, özgürlük ve sosyalizm” ve kurucusu Hristiyan iken Baas’ı bir Alevi partisi/mezhepçi olarak göstererek “siyasal Alevicilik” gibi kavramlar üretenler, aslında meseleye mezhepçi gözlükleriyle bakanların ta kendisidir!
Baas iktidarı, sonuna kadar Filistin davasına sahip çıktığı için emperyalizm ve Siyonizm tarafından yıkılmıştır.
Suriye Alevilerine yönelik katliama ses çıkaranları, mezhepçilikle suçlayanlar ve susturmaya çalışanlar ise özünde katliamın üzerini örtmek isteyenlerdir. Geçmişi katliamlarla dolu olan HTŞ’nin yeni suçunun üzerini örtme girişimi, bir insanlık suçuna ortak olmaktan başka bir anlama gelemez. Türkiye sosyalist hareketine yöneltilen mezhepçilik suçlaması ise Filistin davasında solun aldığı tutum karşısında yerle bir olmaya mahkumdur. İslam’ı, Sünniliği ve hatta selefi bir çizgiyi siyasal hareket olarak “kodlayanların”, solu mezhepçilikle suçlaması ise akılsızlık ve tam bir beyin sulanma halidir. Sabah akşam Şii hilali teranesi üretip, Suriye’de yaşanan katliama hayır demeyi mezhepçilik sayanlar, bugün “siyasal Alevicilik” kavramıyla aslında İran’a yönelik ABD-İsrail savaş planlarına yol yapmanın gayreti içindedirler.
Dünyaya mezhep ve din gözlüğü ile bakanlar, herkesi kendileri gibi zannededursunlar. Bunlar, Suriye’de ulusal birliğin İslamcılık üzerine kurulacağını da zannedebilirler. Ama hayat, Suriye’nin dört parçaya bölünmesi sinsi planını hayata geçirenlerin bir maşası olmak dışında bir şey bırakmayacak onlara…
Yıllardır “katil Esed” diye diye İsrail’in çıkarlarına hizmet edenler “katil Colani” diyemeyecek kadar katliamın suç ortağı haline gelmişlerdir!
Siyasal İslamcıların başlarını dik tutmaya çalışması, boyunlarına gelen kan havuzuna battıkları içindir!
Suriye’de cihatçı terör örgütü HTŞ eliyle katledilen aleviler için Sarıgazi’de basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Sancaktepe…
İmamoğlu için ‘kardeşim’ diyen ve aldığı hapis cezası sonrası Saraçhane’de İmamoğlu’na sarılan Akşener’in İmamoğlu danışmanı…
Medya AŞ'nin 1200 telefon aldığı iddiaları gündemdeyken Sevda Türküsev'in geçmişte Medya AŞ tarafından fonlanması ve…
Bebek Ölümleri Araştırma Komisyonu’nda konuşan DEM Partili Gergerlioğlu, 112 Acil Servisin çalışmalarına dair yeni belgelerin…
KDP Başkanı Mesud Barzani ile SDG Komutanı Mazlum Abdi, iki gün önce HTŞ ile SDG…
İBB'ye bağlı Medya A.Ş'nin başkanı Murat Ongun, CHP kurultayına dair iddilalara cevap verdi. Ongun, söz…