Laiklik Meclisi’nin “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı öğretim izlencesine (müfredat) yönelik “yürütmenin durdurulması” talebi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca (İDDK) 10’a 3 oyçokluğu ile reddedildi.
Cumhuriyet’ten Aytunç Ürkmez’in haberine göre karara karşı oy kullanan 3 üye; model kapsamında Türkçe “eğitim” yerine Arapça “maarif” kelimesinin yeğlenmesiyle eğitimin milli olması anlayışının terk edildiğini ve dini referansa neden olduğunu belirtti.
Laiklik Meclisi, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından “sözde manevi ve milli değerlere” uygun olarak hazırlanan gerici “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı öğretim izlencesine (müfredat) yönelik “yürütmenin durdurulması” ve “iptal” istemiyle Danıştay nezdine dava açmıştı. Danıştay 8’inci Dairesi, 22 Ocak’ta verdiği kararda “yürütmenin durdurulması” istemini üyelerin 4’e 1 oyçokluğuyla reddetmiş, davanın iptal istemiyle esastan devamına karar vermişti.
Laiklik Meclisi tarafından “yürütmenin durdurulması talebinin reddine” kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na (İDDK) taşınarak, yürütmenin durdurulması istendi. İDDK; 29 Mayıs’ta itirazı karara bağladı 10’a 3 oy çokluğuyla “yürütmenin durdurulması” istemini reddetti.
Çoğunluğun ret kararına karşıoy kullanan 3 üye ise ortak karşıoy gerekçelerinde adeta ulusal, laik ve bilimsel eğitim dersi verdi. 3 üyenin ortak gerekçesinde; öğretim izlencesinin ortak metninde belirtilen “Eylemlerden değerlere, değerlerden erdemli insana, erdemli insandan ise nihai hedef olan huzurlu aile ve toplum ile yaşanabilir çevre ve huzurlu insana ulaşmak” hedefiyle; “Milli Eğitim Temel Kanunu”nda yer almayan bir hedefin oluşturulduğunu ve böyle bir hedefin ancak yasayla düzenlenmesinin olanaklı olduğundan hukuka aykırı olduğunu belirtti.
3 üye; öğretim izlencesinde Arapça “maarif” kelimesinin kullanılmasının da yasalara uygun olmadığını belirtti. Üyeler; “eğitim” yerine özellikle “maarif” kelimesinin yeğlenerek, eğitimin milli olması anlayışının terk edildiğini vurguladı.
“Maarif” kelimesinin tarihsel süreç içerisinde kullanımına da değinen üyeler; “Tarihsel süreç içerisinde taşıdığı anlam ile bu kavramın eğitim süreçlerinde dini referansların kullanılabileceğine dair bir izlenime neden olduğu, yine model ifade edilirken ‘mefkûre’ gibi Arapça kökenli bir sözcüğe yer verilerek eğitimde ideolojik imgelerin tercih edildiği anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Öğretim izlencesinin ortak metninde; model kapsamında kullanılan kavramlar için “madde-mana”, “akıl-duygu”, “nefis-vicdan”, “insan-toplum” ve “zaman-mekân” dengesinin kurulduğu ve “aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim nesiller yetiştirmek” hedefini taşıdıkları belirtilmişti. Üyeler bu durumun da eğitimde temel ilke olan bilimsellikten uzaklaşılacağı anlamına geldiğini bildirdi.
Öğretim izlencesinde “milli ve manevi” değerler öne çıkarılıp, evrensel değerlere yer verilmediğini vurgulayan üyeler; öğretim izlencesiyle eleştirel düşünme, demokratik eğitim ve fırsat eşitliği gibi konularda yeterli güvence içermediğini savundu. Üyeler, öğretim izlencesinde dayatmacı ve farklı görüşleri barındıran katılımcı bir anlayışın bulunmadığını da kaydetti.
Karşıoy kullanan üyeler; hâlihazırda uygulamada olan öğretim izlencesinin yetersiz yönlerinin neler olduğu ve yapılan yüzde 35’lik sadeleşmenin gerekçelerinin açıklanmadığını da kayda geçti. Öğretim izlencesinin değişikliği hazırlık çalışmalarına katılan akademisyen ve öğretmenlerin kimler olduğunun da açıklanmamasını eleştiren üyeler; değişikliğe yönelik yapılan değerlendirmelerin yüzeysel olduğu ve bulgulandırılmadığını da belirtti.
Değişiklik gerekçesi olarak sunulan; “öğrenciye bilişsel yük olmanın dışında başka işe yaramayan” ifadesinin kullanılmasına da değinen üyeler; “Böyle bir nitelemenin bilimsel bir programda yeri yoktur. Olsa dahi konunun uzmanlarca açıkça gerekçelendirilmesi gerektiği açıktır. Oysa dosyada böyle bir uzman görüşü bulunmamaktadır” dedi. Bu gerekçelerle üyeler; öğretim izlencesiyle Türk Milli Eğitimi’nin temel ilkeleri ile genel ve özel amaçlarından uzaklaşıldığını, yürütmenin durdurulması kararının kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.
Karşı oy gerekçesini Cumhuriyet’e değerlendiren Laiklik Meclisi avukatı Doğan Erkan; “En kötü koşullarda bile anayasayı, laik hukuku, laik eğitimi gözeten hâkimler olması bizlere umut oluyor. Gerekçelerini onlarca sayfada açıkladığımız dava ile bizim açımızdan maarif modelinin AKP’nin siyasal İslam ideolojisini eğitim alanında hayata geçirmekten başka bir işlevi yok. Yasal dayanağı olmadığı gibi, yasal ve anayasal ilkelerin de inkârı düzeyinde bir model. Bunu görebilen gerçek hâkimleri kutlarız. Diğerlerini zaten hâkim olarak görmüyoruz, onlar iktidara biat etmiş durumdalar. Geçecek bu günler, laik eğitim, laik hukuk kazanacak. Laiklik Meclisi kazanacak” dedi.
"Katliamın faili cihatçı terör bugün Suriye’de katliamlara devam ediyor. Bu katliamı gerçekleştirenler cihatçı terörün arkasındaki…
TKH tarafından yapılan açıklamada "Bahçeli’nin bu söylemi, Büyük Ortadoğu Projesi’nin böl-parçala-yönet siyasetinin ülkemize uyarlanmış halidir.…
Rusya ve İran donanmaları, yarın Hazar Denizi'nde CASAREX 2025 tatbikatına başlayacak.
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören kanun teklifi direniş ve protestolara rağmen TBMM Genel Kurulu'nda kabul…
CHP'nin eski genel başkanı ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Altan Öymen hayatını kaybetti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bir video yayımlayarak vatandaşa borcunuzu yapılandırın dedi. "Herkes için ekonomi"…