Laiklik Meclisi: Yurttaşların yeni bir Cumhuriyeti kurma iradesi her türlü saldırı ve provokasyona rağmen mutlaka galip gelecektir!

Laiklik Meclisi  İBDA-C örgütü bağlantılı bir oluşumun yaptığı  çağrıyla “Ramazan ayı cihad ayı” diye yaptığı provokasyonla ilgili bir açıklama yayımladı. “İktidarın koruması altında dinci vakıf ve dernek adıyla semiren bir takım  paramiliter gruplar da, aldıkları işaret doğrultusunda sahneye çıkartılarak, bildiri ve eylemleri ile saldırılara ve tehditlerine başlamışlardır.” denilen açıklamada, anayasal haklarını kullanan yurttaşlara karşı gösterilen... View Article

Laiklik  Meclisi:  Yurttaşların yeni bir Cumhuriyeti kurma iradesi her türlü saldırı ve provokasyona rağmen mutlaka galip gelecektir!

Laiklik Meclisi  İBDA-C örgütü bağlantılı bir oluşumun yaptığı  çağrıyla “Ramazan ayı cihad ayı” diye yaptığı provokasyonla ilgili bir açıklama yayımladı. “İktidarın koruması altında dinci vakıf ve dernek adıyla semiren bir takım  paramiliter gruplar da, aldıkları işaret doğrultusunda sahneye çıkartılarak, bildiri ve eylemleri ile saldırılara ve tehditlerine başlamışlardır.” denilen açıklamada, anayasal haklarını kullanan yurttaşlara karşı gösterilen şiddetin bu tür gruplara cesaret verdiği vurgulandı.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Laik Cumhuriyet’in demokratik kazanımlarını büyük ölçüde ortadan kaldıran karşı devrim sürecinde bir gerici istibdat  rejimi  kuran siyasi iktidarın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinden başlattığı son saldırılarına, başta öğrenci gençlik olmak yurttaşlar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler, ülkemizin dört bir yanında sokaklara, meydanlara çıkarak, toplumsal haklar, adalet, hukuk ve hükümetin istifası talebiyle barışçıl  anayasal direnme haklarını kullanarak cevap vermektedir.

Laik Cumhuriyet’in yanı sıra seçme-seçilme hakkıyla birlikte toplumsal hakların da tasfiyesi anlamına gelen bu son saldırı karşısında milyonların yaklaşık bir haftadır devam eden toplumsal direnişine olağanüstü hal yasaklarıyla engel olamayan siyasi iktidar, kolluk kuvvetlerinin halka yönelik acımasız saldırı görüntüleri apaçık ortada iken 2013 Haziran Direnişinde olduğu gibi, toplumun meşru direnişini gayrimeşru hale getirmek ve bastırmak üzere “camilere zarar verdiler”, “polisimize saldırdılar” türünden  dinsel veya “terör” motifli yalanlara  sarılarak, her türlü provokasyona bir kez daha zemin hazırlamıştır.

Bunun yanı sıra; başta gerçeğin peşindeki basın emekçileri ve öğrenci gençler olmak üzere hedef gözeterek ev baskınları, gözaltılar ve tutuklamalara başlayan siyasi iktidar, haklarına ve geleceğine sahip çıkan tüm yurttaşları kolluk güçleri, yargı sopası, iktidar destekçisi basın ve devasa propaganda aygıtı ile düşmanlaştırarak, kriminalize etme çabası içindedir.

Tam bu aşamada iktidarın koruması altında dinci vakıf ve dernek adıyla semiren bir takım  paramiliter gruplar da, aldıkları işaret doğrultusunda sahneye çıkartılarak, bildiri ve eylemleri ile saldırılara ve tehditlerine başlamışlardır. Bu güruhların başında ise açıkça Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırarak yerine Ortadoğu’da “Başyücelik Devleti” adında bir federe bir Sünni İslam devleti kurmayı hedefleyen ve Türkiye “terör örgütleri” listesinde yer alan, silahlı islamcı terör örgütü İBDA-C bağlantılı bir oluşum vardır.

Nitekim, söz konusu güruh, dün akşam saatlerinde Saraçhane’de anayasal haklarını kullanıp eylem yapan yurttaşların bulunduğu alana yakın bölgede “Ramazan ayı cihad ayı” sloganıyla toplanma çağrısı yapmış, akşam saatlerinde Saraçhane Şehzadebaşı Camisi ve yakınında tehdit videoları çekmiş, intikam yeminleri etmiş; bu da yetmemiş, tekbir getirerek bir kadın yurttaşa çivili sopalarla saldırmış, bir öğrenci yurduna, küfür ve tehditlerle saldırmaya çalışmıştır.

Eylemleri sırasında yüzleri açık olan bu provakatörlerle ilgili herhangi bir yasal işlem yapılmadığı gibi, bu şahısların bu kadar pervasızca hareket edebilmeleri de ayrıca dikkat çekicidir. Bu paramiliter güçlerin nereden ve kimden cesaret aldıkları açıktır. Aleni işlenen bu suça yönelik herhangi bir yasal işlem yapılmaması suç ortaklığıdır.

Laik Cumhuriyeti tasfiye eden karşı devrim sürecinin yürütücüleri bu suça ortaktır!

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderlerinin aydınlattığı yolda ilerleyen yurttaşların yeni bir Cumhuriyet’i, laikliği ve anayasal demokrasiyi kurma iradesi 1923 Cumhuriyeti’ni yıkan karşı devrim cephesinden daha güçlüdür.

Laiklik Meclisi, bir kez daha bu iradeyi gösteren, anayasal direnme hakkını kullanarak ülkesine sahip çıkan tüm yurttaşları coşkuyla selamlar.