Madımak Davası: Hüseyin Karababa’dan AYM üyelerine suç duyurusu
Madımak Katliamı’nda kardeşini kaybeden Hüseyin Karababa, Anayasa Mahkemesi üyeleri ve raportörleri hakkında “görevi ihmal” ve “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Madımak Katliamı’nda kardeşi Gülsün Karababa’yı kaybeden Hüseyin Karababa, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri ve raportörleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Karababa, “görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma” iddiasıyla savcılığa başvurdu.
Hüseyin Karababa, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na, 2014 ile 2019 yıllarını kapsayan dönemde görev yapan ve halen görevde olan AYM üyeleri ve raportörler hakkında “görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta organize bir katliam yapıldığını anlatan Karababa, “TCK 77. maddesinde düzenlenen insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına girmektedir. Bu katliamda şair, yazar, aydın ve Pir Sultan gençleri ile birlikte kardeşim Gülsün Karababa da katledilmiştir” dedi. Hükümetin ve devletin güvenlik kurumlarının katliamı seyrettiğini savunan Karababa, “Madımak Oteli ateşe verilmiş ve 9 saat boyunca otel içinde bulunan aydınlar, sanatçılar, Pir Sultan gençleri, 33 insan; devletin güvenlik görevlileri, mülkî amirleri, yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve devletin gözü önünde vahşice katledilmiştir” ifadelerini kullandı.
ZAMANAŞIMI SANIKLARA ÖDÜL OLDU
Evrensel‘de yer alan habere göre Madımak Katliamı’nı demokrasi, laiklik ve insanlık değerleriyle birlikte Alevi kimliğine yönelik bir soykırım olarak nitelendiren Karababa, katliama destek verenlerin ve devlet adına seyredenlerin hesap vermediğini savundu. Karababa, “Katliam üzerine yapılan yargılamalarda, katliamın bir Alevi soykırımı olduğu ve insanlığa karşı işlenmiş suçlardan olduğu kabul edilmemiş; devamında zamanaşımı kararı verilerek sanıklar ödüllendirilmiştir” dedi.
Katliamla ilgili yargılamanın zamanaşımı kararı verilmek için uzatıldığını ve insanlığa karşı işlenen suç olduğu dikkate alınmaksızın karar verildiğini belirten Karababa, “Anayasa Mahkemesi’ne 2014/13174 sayılı 12.08.2014 tarihli ve 2019/14527 sayılı 08.05.2019 tarihli iki başvuru yapılmıştır. Ancak aradan geçen uzun zamana rağmen bu başvurular hâlâ sonuçlandırılmamıştır. Zaman zaman dosyaların görüşmeye alınacağı açıklanmış olsa da halen bir karar verilmemiştir” dedi.
Karababa, yargılamanın ve AYM’ye yapılan başvurunun sonuçlandırılmaması üzerine şunları söyledi:
“Uluslararası yargı yoluna gitmeden önce başvurulacak son merci olan Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararlar, insan haklarını koruyucu misyonu doğrultusunda olmalıdır. Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları doğrultusunda karar üretmek ve kendi içtihatlarını uluslararası yargı kararlarıyla uyumlu hale getirmek durumundadır. Anayasa Mahkemesi başvurucularından Sultan Karababa (annem), Yeter Sivri, Mehmet Metin, Mehmet Türk ve birçok başvurucu, aradan geçen uzun sürede hayatını kaybetmiştir. Adil bir yargılamanın yapılmadığına tanıklık eden annelerin vefatının üzerinden geçen zamanda, yargılamanın hâlâ sonuçlanmamış olması ve Anayasa Mahkemesi’nin bir karar vermemiş olması, bağımsız yargı, hukuk ve adalet açısından çok kötü bir tablo oluşturmaktadır.”
BAŞVURUNUN ÜZERİNDEN 8 YIL GEÇTİ
AYM’ye yaptığı başvurunun üzerinden 8 yıl geçtiğini belirten Karababa, şu talepleri dile getirdi:
“Uluslararası başvuru için iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulunun ortadan kalktığı da gözetilerek, şüphelilerin tespit edilip haklarında gereken kovuşturmanın yapılmasını; devamında iddianame düzenlenerek kamu davası açılmasını; uğranılan maddi ve manevi kayıpların giderilmesini ve yapılacak yargılama sonunda atılı suçlardan cezalandırılmalarını talep ediyorum.”