Reklam
Kategoriler: Mercek

Mehmet Uçum ile Abdullah Öcalan liberalizm ve anarşizmde nasıl buluştu?

Reklam

HABER MERKEZİ

Rivayet muhtelif olmakla birlikte tarihsel TKP’ye üyeliği (!) üzerinden sola ve sosyalizme dair konuşma hakkı ya da ehliyeti olduğu varsayılan bir kişi olan Mehmet Uçum bugün Türkiye solunu dizayn etmek üzere kalemi eline almış. Anadolu Ajansı’na analiz olarak yazdığı yazıda öncelikle “solun eskiyen değerleri”nden bahseden Uçum, solun görevinin “sermayeye karşı” devletin özerkliğini savunmak ve bunun için mücadele etmek olduğunu söylüyor, devamında bunun üzerinden “yurtsever bir sol” tarifi yapıyor ve yazısının sonunda Recep Tayyip Erdoğan’ı da “yurtsever solun lideri” ilan ediveriyor. Yazının en ciddiye alınmayacak yanının son kısmı olduğu söylenebilir. Bunun dışındaki kısımları ise tamamen liberal tezler ile dolu. Bunları kısaca ifade etmek gerekirse, 20. Yüzyıldaki sosyalizm mücadelesinin artık geçerli olmadığı, işçi sınıfını merkeze alan devrimcilik ve öncülük teorisinin çöktüğü, artık yeni toplumsal düzene uygun bir şekilde devlet ile özgür yurttaş ya da toplum arasındaki mücadelenin temel olduğu, NATO karşıtı olmayan bir emperyalizm karşıtlığı vb… tezleri ilk sıralarda sayabiliriz.

Burada bir yerin altını çizmek ise önem taşımaktadır. Uçum, devleti sermayeden özerk hale getiren AKP iktidarının bu adımını toplumcu ya da solcu olarak lanse ederken Türkiye’de kurulan istibdat rejiminin sermaye devletinin bir yönetim tarzı olduğunu ya da İslâmcı sermayenin bugün burjuvazinin saflarına çoktan katıldığını el çabukluğu ile görmezden getirmeye çalışmaktadır. Ancak mızrağın çuvala sığmadığına kesin gözüyle bakılmalıdır.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BİRİNCİ OLGU

Bu noktada dikkatimizi çeken birinci olgu Uçum’un bu söylemleri ile “çözüm süreci” ile birlikte Devlet Bahçeli tarafından “PKK’nin kurucu önderi” olarak ilan edilen Abdullah Öcalan ve PKK’nin güncel liderliğinde yer alan Duran Kalkan’ın gerek sosyalizme gerekse güncel olarak sol dönük tespit ya da eleştirilerinin büyük bir paralellik taşıyor olması. Hatırlanacağı üzere, yaklaşık otuz yıldır Abdullah Öcalan bu ve benzeri tespitleri yapıyor, PKK’nin lağvedilmesinin hemen öncesinde de konu ile ilgili uzun değerlendirmeleri olmuştu. Değerlendirmelerin özünü oluşturan şey ise, sınıflar mücadelesinin bittiğini; devlet ile halk, devlet ile komün, devlet ile toplum arasındaki mücadelenin oluşturduğunu vaaz veren kırk yıllık liberal tezlerdir.

Yakın zamanda Duran Kalkan da özellikle Türkiye solunu hedef tahtasına oturtarak neredeyse Mehmet Uçum’la aynı tespitleri yapmış, sosyalizmin ve sınıf mücadelelerinin artık değiştiğini vurgulamıştı.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İKİNCİ OLGU

Bahsedilenler ile ilgili dikkat edilmesi gereken ikinci olgu ise, bunların eş zamanlı bir şekilde gündeme gelmesi ve normal koşullar altında çok zıt kutuplarda olduğu varsayılan odaklar tarafından arka arkaya paylaşılmasıdır. Konu edilen liberal tezlerin çok yeni olmadığı biliniyor. Ancak bunların yeniden ısıtılıp toplumun önüne boca edilmesi, solun hedef tahtasına oturtulması gibi başlıklar meselenin tesadüf olmadığını ve çeşitli merkezlerden yönlendirildiğini hissettirmektedir. Liberallerin ve sermayenin temel derdi sınıfın bitirilmesi, geriletilmesi ya da yok sayılmasıdır. Bu anlamda Öcalan ve Uçum aynı yerde buluşmaktadır. Klasik sol bitti, çünkü sınıflar değişti deniliyor. Bir tarafta liberalizmin sivil toplumcu tezleri diğer tarafta ise “anti-emperyalist olmayan ulusçu” tezler havada uçuşuyor. Öcalan’ın Bookchin anarşizminden feyz alan “solculuğu” ekolojik demokratik toplum adına ezilenlerden yana olduğunu iddia ederken emperyalizmi görmüyor, diğeri ise yurtsever olduğunu söylüyor ama iktidarın işbirlikçiliğini hası altı ediyor. Son tahlilde ikisi de aynı mantığa hizmet etmektedir: Solun kontrol altına alınması. Ve bu da gerek sermaye gerekse emperyalizm için bulunmaz nimettir.

Şimdi bu ifade ettiklerimizden hareketle Uçum, Öcalan ve Kalkan’ın son dönemli söylemlerinden bazı bölümleri alıntılayalım.

UÇUM UÇUYOR

“(…)kapitalizmin son elli yıllık dönüşümü toplumsal yapıları kökten değiştirdi. Bu değişimde teknoloji, iletişim ve ulaşımdaki gelişmeler, dünyayı küresel sermayenin nesnesi haline getirdi.”

“Emek sermaye temel çelişkisinin yerini, insanın özgürleşmesiyle, baskıcı otoriteler arasındaki çelişki aldı.”

“Bu noktada, sınıf esaslı solculuktan toplum esaslı solculuğa geçildiği söylenebilir. Sol siyasetin sosyolojik kapsamının genişlediği tespiti tam da buna yöneliktir. Bu bağlamda günümüzde sol siyaseti belirleyen üç ana mecra ve temel bir kimlik olduğu söylenebilir:

*Birincisi, devlet ve halk/vatandaş ilişkileri mecrası.

*İkincisi, devletle sermayenin ilişkisinde devletin rolü mecrası.

*Üçüncüsü ise sosyal politikalar mecrası.”

(Abdullah Öcalan ise demokratik toplum kongresinde buna benzer şöyle bir üçlü formülasyon önermektedir.

Hukukun bireysel ve evrensel normlarla, kolektif haklarla yeniden toplum lehine yapılandırıldığı demokratik entegrasyon hukuku da üç temel ilkeye dayanmalıdır;

* Özgür yurttaş yasası

* Barış ve demokratik toplum yasası

* Özgürlük yasaları

Öcalan tarafından daha önce yazılan bu satırlar ile Uçum’un yazdıkları arasında altı gün bulunmaktadır. Anlaşılan Mehmet Uçum Türkiye’de solculara Öcalan çizgisine geçmeyi önermiştir denilse yeridir.)

Uçum’dan inciler ile devam edelim…

“Günümüzde sol siyasetin sermayeye bakışı, düşmanlık ve husumet olmak zorunda değildir.”

“Sınıf esaslı solculuğun tarihte önemsizleşmesiyle birlikte enternasyonel solculuk da etkisizleşmiştir.”

ÖCALAN’DAN İNCİLER

“Marx sınıflarla başlatır tarihi. Oysa sorunsallığın başlangıcı sınıfla değil, kadın toplumsallığı etrafında gelişir. Bilebildiğimiz kadarıyla bu sorunsallık da uygarlıkla sonuçlanır.”

“Marksist ekonomi-politik fena halde burjuva ekonomidir.”

“İşçi sınıfı ile burjuvazi birleşip sonra toplumu sömürüyorlar. Değer teorisinin özü budur. Neden değer ölçülemez? Şundan ölçülemez: Savunmalarımda açmıştım, ana örneğini vermiştim. Ananın çektiği, harcadığı emek parayla ölçülemez.”

“İşçi sınıfı ile burjuva sınıfının birleşip maaş alma savaşıdır”

“Marksistler proleterlerin yeniden fethedilmiş köle olduğunu görmemişlerdir. “Özgür işçi” safsatasına bizzat düşmüşlerdir.” “İşçi sınıfının bu eksenli devrimciliği safsatadır.”

“20. yüzyıl sosyalizmi negatif devrim hamlesi olarak ortaya çıktı ama yerine yenisini koyamadı.”

“Marksizme dönük eleştirilerim doğru anlaşılmalıdır. Marx’ı suçlamıyorum; onun döneminde tarih bugünkü gibi aydınlatılmış değildi, ekoloji krizi yoktu ve kapitalizm yükseliş dönemindeydi. Ve tüm bunlara rağmen Marks kendi görüşlerini sürekli sorgulayabilen, özgüveni yüksek bir ideologdur. Kadın özgürlüğünü görüyor ama bunu yüzeysel okuduğu ve derinliğini kavramadığı için ekonomik sömürü aşılırsa bunun da kendiliğinden aşılacağına inanıyordu. Toplumsal tarihi sadece sınıfla izah etmeye çalışmasının, devlet ve ulus devleti yeterince çözememesinin bedeli ağır sonuçlar doğurmuştur.”

“Sınıf çatışmasına dayalı tarihsel materyalizm ve sosyalizm tanımı yerine, devlet ve komün ikilemine dayalı bir tarihsel materyalizm ve sosyalizm alternatifinin daha doğru olduğuna inanıyorum. Marksizm’i gözden geçirmeyi, bu kavramı yerine ikame etmeyi daha doğru buluyorum. Yani tarih bir sınıf savaşımı tarihi değil; bir devlet ve komün çatışmasından ibarettir.”

Bu haber en son değiştirildi 14 Aralık 2025 19:56 19:56

Reklam

Önceki Haberler

İBB Davası’nda ilk duruşmanın tarihi belli oldu

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Büyükşehir Belediyesi'nin yöneticileri dahil 105 kişinin tutuklu olduğu İBB Davası'nda…

12 Aralık 2025 17:56

TBMM’deki çocuk istismarı skandalında yeni gözaltı kararı

TBMM'deki çocuk istismarı ile ilgili 4 şüpheli gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gözaltına alınanlar ile…

12 Aralık 2025 17:04

Saray’dan asgari ücret açıklaması

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Yatırım ve Finansta Türkiye Yüzyılı Zirvesi"nde konuştu. Asgari ücrete ilişkin değerlendirmede bulunan…

12 Aralık 2025 16:45

Ankara’da toplu ulaşıma zam

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alınan kararla toplu ulaşım ücretlerine yüzde 35 zam yapıldı. Oy çokluğuyla…

12 Aralık 2025 16:24

FETÖ’cü Zaman Gazetesi’nin ortağının otelinde 15 Temmuz buluşması

15 Temmuz Derneği bu yıl da “Şehit Aileleri Buluşması’nı” yine FETÖ’den yargılanan, Zaman Gazetesi’nin ortağı…

12 Aralık 2025 16:21

Yandaş Yeni Şafak’tan İmamoğlu yazısı: Hakim hemen beraat kararı verip davayı düşürmeliydi

İktidara yakınlığıyla bilinen yandaş Yeni Şafak yazarı Mehmet Şeker, Ekrem İmamoğlu’nun diploma davasına ilişkin kaleme…

12 Aralık 2025 15:28
Reklam