MESEM gerçeği: İstatistiki veri olarak yaşanmış kısacık hayatlar
MESEM programına katılan çocuk işçiler, işyerinde eğitim olmaksızın verilen her işi yapmak zorunda bırakılmaktadır. MESEM’ler çocuk işçiliğini devlet eliyle meşrulaştıran, kamu kaynaklarını sermayeye aktaran bir sömürü aracına dönüşmüştür.
GÜRSELİ KARA
MESEM, yani “Mesleki Eğitim Merkezi”, ortaöğretim düzeyinde mesleki beceri kazandırmayı amaçlayan bir eğitim kurumudur. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde “mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu” statüsünde yer alır. Öğrencilerin hem teorik bilgi hem de pratik mesleki beceri kazanmalarını hedefleyerek kurulmuş olmasına rağmen bizler bugün süslü laflarla sermayeye ucuz iş gücü sağlayan bu sistemde MESEM gerçeğini ele alacağız.
MESEM NEDİR?
Yaş sınırı olmaksızın ortaokul mezunu kişilerin katılabileceği programda, uygulama haftada 1 gün okulda teorik eğitim, 4 gün işyerinde pratik beceri eğitimi şeklinde yapılması planlanır. Eğitimin büyük kısmı işyeri ortamında geçer; öğrencilerin meslek alanlarında ‘çalışarak öğrenmesi’ hedeflenir. MESEM programını tamamlayan kişiler, “kalfalık” ve “ustalık” belgeleri alabilmektedir. Örneğin: 11. sınıf sonunda kalfalık, 12. sınıf sonunda ustalık belgesi. Ayrıca, teorik ‘fark derslerini’ tamamlayan öğrenciler için bir lise diplomasına denk olan “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diploması” verilir. Öğrenciler mesem programında 9., 10., 11. sınıfta asgari ücretin %30’u kadar, 12. sınıfta %50’si kadar maaş alabilir. Öğrencinin sigortası yarı zamanlı çalışma olarak devlet tarafından ödenir.
MESEM GERÇEKTE NEDİR?
MESEM’ler uygulamada haftada bir gün okul, dört gün işyeri şeklinde iş-eğitim karışımı bir modele sahip. Bu model aslında “çocuk işçiliğe geçiş” olarak ele alınabilir. Güvenlik ve denetim eksikliğinde, çocukların kaza geçirme, emek sömürüsüne maruz kalma risklerini barındırır. Eğitim adı altında ucuz iş gücüne katılan çocuk işçiler gerçekte eğitim hayatından koparılmaktadır. Bu uygulama genç yaşta ağır iş koşullarına giriş anlamına gelmektedir. Ücret/ücretli-çalışma şartlarının gelir bağımlılığı yaratması gibi bir durum da söz konusudur. Çocuk yaşta ailenin geçimine katkıda bulunma gibi bir yükü beraberinde getirir.
MESEM programına katılan çocuk işçiler, işyerinde eğitim olmaksızın verilen her işi yapmak zorunda bırakılmaktadır. MESEM’ler çocuk işçiliğini devlet eliyle meşrulaştıran, kamu kaynaklarını sermayeye aktaran bir sömürü aracına dönüşmüştür.
MESEM bünyesinde çalışan çocuk işçiler arasında ölüm vakaları yaşandığını biliyoruz. Bu konuda milli eğitim bakanlığının düzenli olarak yayınlamış olduğu derli toplu bir rapor veya istatistiki veri bulunmamaktadır. Medyada çıkan haberler ve sendikalar aracılığı ile elde edilen veriler bulunmaktadır. Kaç çocuğun yaralandığı, yaşamının çalındığını tam olarak bilmiyoruz. Bakanlığın açıkladığı veriler ile medyada ve sivil toplum kuruluşlarının aktardığı bilgiler arasında ciddi tutarsızlıklar bulunuyor.
Çocukların bazı iş kollarında günlük çalışma süresi 11 saati buluyor.
KAPİTALİST DÜZENDE ÇOCUK İŞÇİLİĞİN ADI MESEM!
Marx’ın “artık nüfus” kavramı, günümüz Türkiye’sinde MESEM uygulamasını anlamak için oldukça açıklayıcı bir çerçeve sunar. Kapitalizm, sürekli bir işsizler ordusu (yedek sanayi ordusu) yaratır ki, ihtiyaç duyduğunda ucuz emek olarak kullanabilsin. Bu işsizler ordusu; tam işsiz, yarı-işsiz, güvencesiz veya düşük ücretli çalışanlardan oluşur. Kapitalist sistem için bu insanlar “yedekte bekleyen, her an çalışmaya hazır” bir rezervdir.
“Gençlere meslek kazandırmak” denilerek üretim sürecine ucuz, esnek, kolay yönlendirilebilir emek kazandırılıyor.
“Eğitim-istihdam köprüsü kurmak” denilerek sermayenin ihtiyaç duyduğu alanlara hazır yedek işgücü yaratılıyor.
“Gençleri erken yaşta üretime dahil etmek” denilerek artık nüfus genişletiliyor düşük ücretli, güvencesiz işgücü stoğu oluşturuluyor.
Kapitalist birikim, bir yandan sermayeyi büyütürken öte yandan emekçilerin bir kısmını üretim dışına iter; böylece yeni üretim genişlemeleri için hazır bir işsiz ordusu yaratır.”— Karl Marx, Kapital, Cilt I, Bölüm 25
MESEM’le birlikte bu süreç artık kurumsal hale gelmiştir: Devlet eliyle, eğitim adı altında, sistemli biçimde yedek emek gücü üretilmektedir.
NE YAPMALI?
MESEM modeli acilen yeniden değerlendirilmeli, çocukların güvenliği ve eğitimi öncelikli olmalıdır.
MESEM kapsamında çalıştırılan çocukların haklarının korunması, işyeri koşullarının güvenli hale getirilmesi, denetim mekanizmalarının etkinleştirilmesi gibi adımlar atılmalıdır.
Ayrıca, ölüm veya ağır yaralanma gibi vakalarla sonuçlanan MESEM uygulamalarında sorumlular hakkında suç duyurusu yapılması gerekir. Eğitim adı altında yaşanan ölüm ve yaralanmalar kabul edilemez. Vakaların kamuoyuna düzenli şeffaf raporlaması yapılmalı; ölümler, yaralanmalar, hangi meslek dallarında, hangi illerde gerçekleştiği yıllık olarak yayımlanmalı.
MESEM modeli, “okul + işyeri” dengesini yeniden gözden geçirmeli; çocukların ağır sanayi/metal/enerji gibi yüksek riskli iş sahalarına gönderilmesi konusunda alternatif modeller düşünülmeli (örneğin simülasyon ortamı, okul içerisinde uygulama atölyeleri)
Eğitim ve çalışmanın net ayrımı yapılmalı, MESEM kapsamında çalıştırılan çocukların haklarının korunması, işyeri koşullarının güvenli hale getirilmesi, denetim mekanizmalarının etkinleştirilmesi gibi adımlar atılmalıdır.

