Oba Makarna patronları suçu ölen işçiye atmaya çalıştı
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, 5 işçinin öldüğü Oba Makarna fabrikasındaki patlamanın iddianamesinde öne çıkanları yazdı. Patronlar suçu ölen işçinin üstüne atmaya çalışmış.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, Sakarya Hendek’teki Oba Makarna fabrikasında yaşanan patlamada hayatını kaybeden beş işçinin sorumluluğunun patronlar yerine işçilere yıkılmaya çalışıldığını yazdı. Ailelerden 4’ünün şikayetlerini “kan parası” karşılığı geri çektiğini vurguladı.
Saymaz, 15 Eylül 2024’te Sakarya Hendek’teki Oba Makarna fabrikasında yaşanan patlamada ilk olarak 27 yaşındaki yıkamacı Mesut Şimay’ın öldüğünü yazdı. Takip eden günlerde dört işçinin daha yaşamını yitirdiğini belirtti. Patlamanın değirmen bölümündeki un tozunun, kısa devreyle çıkan kıvılcımla tutuşarak gerçekleştiği iddianamede yer aldı. Temizlik eksikliği, açık bırakılan pano kapakları ve sarkık kablolar faciaya zemin hazırladı.
Saymaz, şirketin patronları Mehmet Musa Özgüçlü ve oğlu Alparslan Özgüçlü’nün ölen işçiyi suçladığını aktardı. Ancak kriminal raporda yangını başlatacak herhangi bir kimyasal kalıntı bulunmadığını, savcılığın da bu suçlamaları dikkate almadığını yazdı.
Saymaz yazısında şunları söyledi:
Patronlar sorumluluğu üstlenmek yerine suçu, ölen işçiye yıktı. Oba Makarnacılık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Musa Özgüçlü ile Genel Müdür olan oğlu Alparslan Özgüçlü, 8 Kasım 2024’te Hendek Cumhuriyet Başsavcılığına sundukları dilekçede, yanarak ölen Mesut Şimay’ı suçladı.
Şimay’ın yakınlarından helallik istediğini, iş arkadaşına “Bu elektrik; su ve tiner atsak patlar mı? Patlasa da çalışmasak” dediğini iddia ettiler. Bankalara borcunun olduğunu, yakınlarına “Yanarak ölsem şehit olur muyum” dediğini ileri sürdüler. Patlamadan önce WD 40 adlı kimyasalın kaybolmasını, iftiraya kanıt diye gösterdiler. Neyse ki bu vicdansızlık itibar görmedi.
Patlamanın meydana geldiği nokta, zemin kattaki elektrik pano odasıydı. Şimay’ın cesedi beşinci kattan altıncı kata çıkılan merdivenlerde bulunmuştu.
İddianameden:
“Bir kişinin elektrik odasına patlaması için sıvıyı attıktan sonra beşinci kata çıkmasının hayatın olağan akışına aykırı olması, kriminal raporda petrol türevi yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde kalıntısına rastlanılmaması dikkate alındığında bu beyana itibar edilmediği…”
İşçilerini suçlayan baba-oğul Özgüçlü, fabrikadaki bütün yetki ve sorumluluğun müdür Volkan Uğur’a ait olduğunu ileri sürdü.
Savcılık ifadeyi yeterli buldu.
Halbuki Mehmet Musa Özgüçlü, Oba Makarnacılık’ın Hendek Şube Müdürüydü.
Kaldı ki faciadan 40 gün kadar önce müdürlüğe atanan Uğur’un iş sağlığı ve güvenliği hususunda yetkilendirildiğine ilişkin kayıt yoktu.
Buna rağmen savcılık, Özgüçlüler için soruşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararda, “Bu şirkete birçok fabrikanın bağlı bulunduğu” iddia edildi. Oysa ki üç fabrikaları vardı. Savcılık, Özgüçlülerin avukatı gibi hareket ederek, şöyle dedi:
“Çalışma hayatında iş hacminin genişlemesi ve uzmanlaşma ihtiyacının işverenin işyerini tek başına sevk ve idare etmesini, yükümlülükleri yerine getirmesini imkansız kıldığı, sürekli işin başında durup yürütümüne katılmasının gerçekçi bir beklenti olmadığı, iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak bakımından yönetim ve denetim yetkisine sahip, yeterli ve gerekli vasıfları sahip işveren vekili atayan işverenin, iş kazaları sebebiyle sorumluluklarının söz konusu olmayacağı…”
Altı kişi hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak iddiasıyla dava açıldı. Müdür Uğur, tek tutuklu sanık. Fakat Uğur’a sorarsanız, asıl suçlu, bir altındakiler…
Yani, patlamada yaralanan değirmenin ekip amiri ve elektrikçi. Bu faciada, bir tek Özgüçlüler ‘masum’ görünüyor.
Öyle ki…
İftira attıkları Mesut Şimay ve ölümüne yol açtıkları diğer dört işçinin aileleri savcılığa başvurarak, Özgüçlülerden şikayetçi olmadıklarını bildirdi. ‘Kan parası’ bütün suçlarını affettirmişti.
İlk duruşma 17 Temmuz’da.