Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

Öcalan’ın mektubu ne anlatıyor?

Reklam

Televizyon kanallarında canlı verilen, DEM Parti’nin ileri gelenleri tarafından okunan ve doğrudan Öcalan’ın imzasını taşıyan mektubun içindeki ifadelerin üstünkörü yazılmadığı açık. Tersinden, tercih edilen ifadeler, düşünülerek seçilmiş.

En genel anlamda bir değerlendirme yapılacaksa ilk söylenecek olan şudur: Öcalan’ın mektubu “zamanın ruhunu” taşıyan ve bu anlamıyla da sağa seslenen-açılan bir mektuptur. Doğrudan İslamcı-muhafazakâr AKP ile Türkçü-milliyetçi MHP’nin temsil ettiği geleneksel sağ ve geleneksel devlet çizgisi ile uzlaşma-anlaşma niyetinin açık bir dışavurumu. Taşıdığı ruh ise reel sosyalizm sonrası solun geri çekilmesiyle meydanı boş bulan liberalizmin etkisini taşıyor ve “yeni süreç” olarak kodlanan uzlaşma arayışının ruhu oluyor.

Metindeki ana tezler üç aşağı beş yukarı “Kapitalist modernitenin 200 yıldır ayrıştırıcılığı”, “Cumhuriyet’in tek tipçi yorumu”, “demokratik kanalların bugüne kadar kapalı olması”, “ağır reel sosyalizm etkisi altında kalınması nedeniyle reel sosyalizmin çöküşü sonrası yol/taktik/stratejide yaşanan tıkanma” şeklinde özetlenebilir. “Şartlar değişti, reel sosyalizm çöktü, kimlik artık inkâr edilmiyor” diyerek mektubun tezleri devam ediyor.

Kabaca söylersek Kürt sorununun nedeni olarak “modernitenin bir sonucu olarak uluslaşma ile Cumhuriyet” ve onun tek tipçi yorumu ortaya konuyor. Ve her şeyden bağımsız bir demokrasi (kapitalizmden, İslamcılıktan, emperyalizmden, piyasacılıktan, sağdan vs.) sürecin tek anahtarı olarak kutsanıyor.

Ancak açıklanan mektupta özellikle sağa, faşizme, emperyalizme, kapitalizme yönelik tek bir söz ve atıf yok. Hatta AKP dönemine yönelik bir olumlama metnin ruhuna sinmiş durumda. Metnin mantığına göre demek ki bugün gelinen nokta itibariyle AKP-MHP iktidarında demokratik kanallar açılmış… (Bu vurgu metnin dışında da kendini hemen göstererek birden Bahçeli’ye ve Erdoğan’a güzellemeye varan demokrasi havariliğine dönüştü.)

Reel sosyalizmin ağır etkisi ise olumlanan değil tersinden yaşanılan “tıkanma”nın (kendini tekrar ve misyon sorunu) nedeni sayılıyor. Ancak reel sosyalizmin çözülüşünün üzerinden 30 yıl geçmiş ve köprünün altından çok su akmıştı! 30 yıl uzun bir zaman zarfı ve bu zaman diliminde emperyalizme yönelik tek bir atıf yapılmazken, reel sosyalizme atıf yapılması manidar. Kaldı ki bir ulusal hareket olarak kendini gören PKK’nin savunduğu “halk savaşı” Maoculuk çizgisiyle ilgiliydi ve bu mücadele biçiminin ortaya çıktığı Çin bugün de büyük bir güç.

Ve yine kaldı ki, ABD emperyalizmiyle Suriye’nin kuzeyinde kurulan siyasi-askeri ilişki apaçık ortada.

Bugün Cumhuriyet’in ilerici bütün kazanımlarının tek tek ortadan kaldırıldığı ve gericiliğin Cumhuriyet’i yıkıp gerici istibdat rejimini kurmaya çalıştığı bir kesitte, Kürt sorunu bağlamında Öcalan tarafından yapılan Cumhuriyet eleştirisinin ayrıca sorgulanması gerekmez mi?

Kürt sorunu öncelikle sınıfsal bir sorundur. Yoksul Kürt köylüsü ve Kürt emekçileriyle doğrudan ilgilidir. Kürt (bölge) burjuvazisinin ve toprak ağalarının ne AKP ile ne sağ partiler ile ne de düzen ile sorunu oldu. Ama patronların ve toprak ağalarının her zaman solla ve Cumhuriyet’le dertleri olmuştur. Bu gerçek yok sayılabilir mi?

Bu gerçeği görmeden ve ortaya koymadan kapitalistlere, toprak ağalarına, sağ partilere ve gericiliğe tek laf etmeden Cumhuriyet’e fatura çıkarmak tarihsiz, dayanaksız ve talihsiz bir değerlendirmedir.

Yine aynı şekilde emperyalist sömürge siyasetinin karşısında yer alan reel sosyalizmin olmadığı bir dünyada bağımsızlığını korumaya çalışan bütün ulusların emperyalizmin boyunduruğu altına adım adım nasıl girdiği gerçeği ortada değil mi? Libya, Yugoslavya, Suriye, Irak ve Avrupa’daki örneklere bakmak yeterli.

Kapitalizmden hiç bahsetmeden ve emperyalizm demeden Kürt sorununun nedenlerini ortaya koymanın mümkün olamayacağı komünistlerin temel saptamalarının başında gelir. Emperyalizmin halkları birbirine nasıl düşman ettiğini iyi biliyoruz. Birinci Dünya Savaşı, bunun acı örnekleriyle dolu. Böl ve yönet siyaseti, emperyalizmin eski taktiği.

Bununla birlikte emperyalizm olgusunu yok sayarak ulusal sorunu nasıl tarif edebiliriz? Kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizmi bugün Ukrayna’da çıplak bir biçimde görüyoruz. Zelensky’e yardım edenler Ukrayna’nın madenlerine çöküyorlar. Aynı emperyalizmin Ortadoğu’da insanlık hayrına işler yaptığını kim düşünebilir?

Biz komünistler, Kürt sorununun çözümünde çatışmasız bir ortam sağlanmasını, silahların susmasını, terör yöntemlerine son verilmesini, Kürt emekçilerinin kültürel ve demokratik haklarının kabul edilmesini uzunca bir süredir savunuyoruz. Türk ve Kürt emekçilerinin sermayeye, gericiliğe ve emperyalizme karşı birliğini ve ortak mücadelesini yıllardır savunduk. Aynı zamanda Türkiye’nin bölünmesine karşı duruşumuz da herkes tarafından biliniyor. Bugün “açılım, barış, çözüm” ve “Terörsüz Türkiye” kavramıyla gündeme getirilen “sürecin”, AKP-MHP iktidarı ile emperyalizm tarafından “hesap-kitap” yapılmadan ele alındığını düşünmek mümkün mü? Bunu görmemek olur mu?

Karşımızda Suriye’de yaşanan gelişmelerden bağımsız bir süreç yok. Bu anlamıyla hem Ortadoğu’daki gelişmelere hem de sıkışan AKP-MHP iktidarının niyet ve ajandasına uydurulmuş bir tasarım söz konusudur. Yapılan hesaplar neler diye düşündüğümüzde ise karşımıza iki olgu çıkıyor.

Birincisi istibdat rejiminin yeni anayasası ile Erdoğan’ın ömür boyu başkan olmasının yolunun yapılması hesabı. İkinci hesap ise, belki de bu süreci tetikleyen önemli faktörle ilgili. Yani Suriye’nin parçalanmasına giden süreçte ABD başta olmak üzere emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi’nin yeni bir aşamaya gelmiş olması. 40 yıldır Türkiye’nin en önemli gündeminin basit bir sorun olarak değerlendirilmesi bu açıdan çok doğru değil. Madem Demirtaş’ın dediği gibi bu kadar kolaydı; niye bugün?

Ama Demirtaş’ın ima ettiği basitlik aslında doğrudan iktidarı işaret ediyor. Bu imadan, “mantıken devletin bazı konularda adım atması işte bu kadar kolaydı” anlamı çıkar. O zaman, “devletin attığı adımlar nelerdir” diye bir soru kendiliğinden karşımıza çıkıyor.  ABD tarafından yapılan “olumlu” açıklamalara baktığımızda ise, bugünkü çözüm süreci “basit” bir sorun olarak kodlanmıyor, Ortadoğu’da yeni gelişmeleri işaret ediyor. Bizler açısından vurgulanması gereken önemli noktalardan birisi de ABD emperyalizmi ve İsrail olmadan, bugün Ortadoğu’da yeni bir denklemin kurulamayacağı.

Bugün sanki yepyeni bir demokratik süreç ortaya çıkacakmış gibi bir beklentiye kimse kapılmasın. Her türlü muhalefetin susturulduğu ve aydınların sindirildiği bu korku ikliminde hukuku bir sopa olarak kullanan istibdat rejiminden ve hele hele gerici-faşist bir iktidardan demokrasi beklemek ne kadar mümkün?

Yeni bir süreçle karşı karşıyayız. Erdoğan’ın yeniden adaylığı ve yeni anayasa başlıklarındaki gidişatın ise bu süreci doğrudan belirleyeceğini söylemek mümkün.

Bizim asıl vurgulamak istediğimiz ise Türk-Kürt bütün emekçilerin kurtuluşu ve kardeşliği… Bugün yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik emekçilerin en büyük sorunu. Aynı zamanda patron-mafya-tarikat iktidarı karşımızda. Ortadoğu’da emperyalizmin böl yönet siyaseti işliyor. Bu tabloda Türk ve Kürt emekçilerinin kardeşliği ve kurtuluşu sermayeye, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleyle mümkün.

Öcalan’ın mektubunun yönü belli. Bu yön sağı gösteriyor!

Türk-Kürt bütün emekçiler için başka bir yol mümkündür: Türkiye’nin ikinci yüzyılını sosyalizm ile taçlandırma yolu, bu ülkenin komünistlerinin yoludur!

Reklam

Önceki Haberler

TKH: Yeni bir Cumhuriyet için kadınlar ileri!

TKH'den yapılan açıklamada "8 Mart’ta bütün dostlarımızı, üyelerimizi ve emekçi kadınları İlerici Kadınlar Derneği’nin sesine…

6 Mart 2025 11:26

Öcalan’dan DEM Parti’li vekillere mesaj

Abdullah Öcalan'ın DEM Partili milletvekillerine ve belediye başkanlarına "Barış üzerine söz kurun, barışı sahiplenin ve…

6 Mart 2025 10:29

Oruç tutmayana yemek yok: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, ramazanda yemekhaneleri kapattı

Ramazan ayının gelmesiyle bazı kamu kurumlarında, düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne aykırı uygulamalar devreye sokuluyor.…

6 Mart 2025 10:13

Başpınar’da Bellatex Halı işçileri iş bıraktı

Başpınar’da Ballatex Halı işçileri yüzde 38 zam teklifini kabul etmeyerek iş bıraktı.

6 Mart 2025 09:56

Benzine indirim geliyor

Benzinin litre fiyatına bu gece itibarıyla 2 lira 6 kuruş indirim bekleniyor.

6 Mart 2025 09:49

Emine Erdoğan’ın vakfına vergi muafiyeti

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın onursal başkanı olduğu Sıfır Atık Vakfı’nı vergiden muaf tuttu.…

6 Mart 2025 09:40
Reklam