Parası olanın eğitime erişebildiği bir döneme başladık
2025-2026 Eğitim-Öğretim yılı 1 Eylül’de resmî olarak başladı. Öğrenciler arasında eşitsizliklerin büyüdüğü, öğretmenlerin resen atamalarla sürgün edildiği, velilerin okula başlama maliyetini karşılayamadığı bir dönem daha başladı.

YELİZ TOY
AKP iktidarı ile birlikte niteliksizleştirilen eğitim; gerici vakıf ve tarikatların protokolüyle, laik-bilimsel eğitimin tasfiyesi ve sermayeye hizmet eden piyasacı anlayışla geçtiğimiz döneme damgasını vurmuştu.
Tarikat ve cemaatlerle protokoller son hız devam ediyor!
Karşıdevrimin şefi olarak eğitim alanını dönüştürmekle görevli Yusuf Tekin ve ekibi geçtiğimiz dönem “Eski Türkiye artık yok. Uyanın, uyanın…” diyerek Ilımlı İslam, Neo-Osmanlıcı modelin son aşaması “Yeni Türkiye” ye işaret ederek gerici vakıf-tarikat protokollerini savunmuş ve onlara sivil toplum kuruluşu diyerek iş birliğine devam edeceğini ilan etmişti.
Karma eğitim de hedefte!
Yeni Türkiye’nin eğitim alanındaki karşılığı olan Maarif Modeli hayata geçirilmiş, kız okulları ile ilgili kamuoyu hazırlanmış ve dönüşüm hızlandırılmıştı.
Bu dönem de 8 Kız Ortaokulu’nun açılışı ile birlikte gericilikten taviz vermeyecekleri bir eğitim-öğretim dönemi başlatılmış oldu.
Yardımcı personel yetersiz, öğretmen atamalarında kaos!
Okulların bakım-onarımının yapılmadığı, güvenlik görevlisi ve yardımcı personel atamasının olmadığı, dönem başlamış olmasına rağmen öğretmenlerin sürgün edildiği ve henüz bazı öğretmenlerin görev yerlerinin belli olmadığı bir kaos ve sorunlar yumağı ile okullar açıldı. Uyum programına dahil olan öğrenciler ve seminer dönemi için öğretmenler okula başladı.
Ancak okul kayıt ücretleri, kırtasiye masrafları ve ulaşım gibi giderleri karşılamakta zorlanan aileler için de borç ve yoksunluk dönemi başlamış oldu.
Ücretsiz denen devlet okullarında kayıt parası dayatması!
Bugün devlet okullarında yasal olmamasına rağmen yüzlerce lirayı bulan okul kayıt ücretlerinin yanı sıra okul forması ve temel ihtiyaçlar, Eğitim-İş sendikasını yapmış olduğu araştırmaya göre 50 bin liranın üzerindedir.
Emekçi aileler okul masraflarını karşılamakta güçlük yaşıyor.
Okul kantinlerinin 90 liraya kadar çıkan tost ücretleri bile emekçi halkın karşılayamayacağı bir seviyeye ulaşmıştır.
Asgari ücret, emekliler ve kamu personeli dahil derin yoksulluğa ve sömürü düzenine mahkum edilen ailelerin çocukları için devlet okulunda eğitime erişim bile güçleşmiştir.
Önce köy okullarının kapatılması daha sonra taşımalı eğitimin de kilometre ile sınırlanması, kırsal bölgelerdeki öğrencilerin Anayasal bir hak olan eğitime erişim hakkının gaspıdır.
Okulda bir öğün ücretsiz yemek her çocuğun hakkı.
Okulda bir öğün yemek hakkının seçim propagandasından öteye gitmemesi, kamusal eğitimin tamamen çöktüğünün ve okullarda açlık riskinin büyüdüğünü göstermektedir.
Öğrenciler ucuz işgücü olarak görülüyor!
Gericilik ve sermaye düzeninin yaz tatili boyunca öğrencileri ucuz iş gücü olarak sanayide, inşaatta çalıştırması, Diyanet’in okullara el koyarak Kuran Kursu adında tarikat-cemaat faaliyetleri ve bu faaliyetlerin devam etmesi için kurulmuş düzen, öğrencilerin eğitime erişimini engellemek için de bütün koşulları hazırlamıştır. Eğitime erişemeyen öğrenciler, okul masrafını karşılayamayanlar MESEM adı verilen yapılarda ucuz iş gücü olmaya devam etmek zorundadır.
Eşit, parasız, bilimsel eğitim istiyoruz!
Kamusal niteliğini yitiren bir eğitim sistemi ile sermayeye ve tarikatlara hizmet eden bir Milli Eğitim Bakanlığı’ndan başka elimizde sadece güçlü bir mücadele yolu kalmıştır.
Bu nedenlerle yeni eğitim-öğretim döneminde tüm bu saldırılara karşı, laik-bilimsel-çağdaş eğitim hakkının sağlanması, devletin kamusal görevini yerine getirmesi ve tüm çocukların en temel hakkı olan eğitim hakkına erişebilmesi için tüm ilerici kesimlerle, velilerle, demokratik kitle örgütleri ve yurtseverlerle birlikte mücadele şarttır.
AKP’nin piyasacı, gerici eğitim anlayışına karşı çocuklarımızı ve geleceğimizi korumak için mücadeleyi yükselteceğimiz bir eğitim-öğretim dönemi başlamıştır.