"Radikal İslamcı terör toplumsal alanı dinsel referanslarla kuşatmaya çalışan ideolojik zeminden beslenmektedir!"
Laiklik Meclisi'nden yapılan açıklamada "Radikal İslamcı terör, yalnızca silahlı hücrelerden değil; siyaseti, yargıyı, idari ve toplumsal alanı dinsel referanslarla kuşatmaya çalışan ideolojik zeminden beslenmektedir. Bu zeminin kurutulmasının tek yolu laikliktir" denildi.
Laiklik Meclisi, geçtiğimiz gün Yalova’da IŞİD üyelerine yapılan operasyon sonrası ortaya çıkan iddialar hakkında dikkat çeken bir açıklama yaptı.
LM’den yapılan açıklamada “Radikal İslamcı terör, siyaseti, yargıyı, idari ve toplumsal alanı dinsel referanslarla kuşatmaya çalışan ideolojik zeminden beslenmektedir!” denildi.
“Adliyelerde yapılan şeriat çağrılarına, kent meydanlarında gerçekleştirilen hilafet yürüyüşlerine, Filistin davası bahane edilerek tarikat yapılanmalarının meşrulaştırılmasına yol açılması, bugünkü vahim tablonun ayak izleri olarak değerlendirilmelidir” ifadeleri kullanılan açıklamda laiklik mücadelesini büyütmek aynı zamanda hayatı savunmaktır denildi.
Laiklik Meclisi’nde yapılan açıklama şu şekilde:
Radikal İslamcı terör, siyaseti, yargıyı, idari ve toplumsal alanı dinsel referanslarla kuşatmaya çalışan ideolojik zeminden beslenmektedir!
Yalova’da cihatçı terör örgütü IŞİD’e yönelik operasyondaki çatışmada yaşamını yitiren güvenlik görevlilerinin yakınlarına baş sağlığı, yaralı görevlilere acil şifalar diliyoruz. Yaşanan can kayıpları, radikal İslamcı örgütlerin yalnızca güvenlik güçlerini değil, laik hukuk ve toplumsal yapıyı da hedef aldığını bir kez daha göstermiştir.
Basına yansıyan bilgiler, söz konusu adrese aylar önce güvenlik güçlerince müdahale edildiğini, dijital materyallere el konulmasına rağmen etkin bir izleme ve önleyici herhangi bir mekanizmanın da, daha önce birçok kez olduğu gibi, işletilmediğini ortaya koymaktadır.
Daha da kaygı verici olan ise, aynı ideolojik zeminden beslenen gerici İslamcı söylem ve eylemlerin uzunca bir süredir kamusal alanda görünürlük kazanması karşısında siyasi iktidarın korumacı yaklaşımı ile birlikte idarenin sessiz kalmış olmasıdır.
Adliyelerde yapılan şeriat çağrılarına, kent meydanlarında gerçekleştirilen hilafet yürüyüşlerine, Filistin davası bahane edilerek tarikat yapılanmalarının meşrulaştırılmasına yol açılması, bugünkü vahim tablonun ayak izleri olarak değerlendirilmelidir.
Suriye’nin, emperyalist güçler ve ülkemiz siyasi iktidarınca da desteklenen cihatçı terör örgütü HTŞ’ye (Heyet Tahrir el-Şam) teslim edilmesiyle sonuçlanan savaş sırasında ülkemizin cihatçı terör örgütlerinin güvenli yerleşim alanı haline getirilmesi dün yaşanan felaketin önemli nedenlerindendir. Mekteb-i Furkan ve Ahlak ve Sünnet Dergisi adıyla Türkiye’de örgütenebilen IŞİD, ülkemizde bu biçimde faaliyet yürüten tek gerici ve İslamcı terör örgütü de değildir. Açıktır ki, emperyalizmin yanı başımızdaki bölge için hedeflediği planlar, ülkemizi de içine almıştır.
Laiklik Meclisi olarak altını bir kez daha çiziyoruz:
Radikal İslamcı terör, yalnızca silahlı hücrelerden değil; siyaseti, yargıyı, idari ve toplumsal alanı dinsel referanslarla kuşatmaya çalışan ideolojik zeminden beslenmektedir. Bu zeminin kurutulmasının tek yolu laikliktir.
Laiklik; devleti dogmadan, ülkeyi bağımlılık ve terörden, inancı zorbalıktan, toplumu ise karanlıktan korur.
Bu nedenle laiklik, bir tercih değil; yaşam hakkının, yurttaşlığın, bağımsızlığın ve özgür bir toplumsal geleceğin güvencesidir.
Buradan tüm yurttaşlara çağrımızdır:
Radikal İslamcı örgütlere karşı gerçek ve kalıcı mücadele, sözde güvenlik politikalarıyla değil; laikliği savunan güçlü bir toplumsal iradeyle mümkündür. Laiklik mücadelesini büyütmek, bugün yalnızca bir düşünceyi değil, hayatı savunmaktır.
Laiklik Meclisi, dinci gericiliğe, karanlığa ve ayrımcılığa karşı aklı, hukuku ve laikliği savunmaya devam edecektir. Tüm halkımızı bu mücadelede yan yana durmaya çağırıyoruz.
Laiklik Meclisi
30 Aralık 2025

