Serdar Öktem'in katili 45 gün önce cezaevinden çıkmış
MHP’li avukat Serdar Öktem’i öldüren grupta yer alan 18 yaşından küçük Cengizhan Üzümcü’nün, 12 Ağustos 2025’te, yani cinayetten 45 gün önce cezaevinden çıktığı öğrenildi. İtirafçı olan Üzümcü ifadesinde, kendisinin ve diğer faillerin Gaziantep’ten ayrılırken ailelerine, “Çalışmak için İstanbul’a gidiyorum” dediklerini söyledi. Üzümcü ifadesinde, Gaziantep’ten çıkıp İstanbul’da Öktem’i öldürdükleri ana kadar neler yaşandığını anlattı.
MHP’li avukat Serdar Öktem’in 6 Ekim’de İstanbul Şişli’de öldürülmesinin ardından tutuklanan 16 yaşındaki Cengizhan Üzümcü’nün ifadesine ulaşıldı.
Yeniçağ’dan Ersin Eroğlu’nun haberine göre itirafçı olan Üzümcü, ifadesinde 12 Ağustos’ta cezaevinden çıktığını belirterek olay günü ve öncesinde yaşananları anlattı.
Cengizhan Üzümcü, 17 yaşındaki Muhammet Kaplan ile birlikte cinayet için Gaziantep’ten İstanbul’a gelmişti. Kaplan da tutuklanan 9 kişiden biriydi.
İtirafçı olan Üzümcü, Emniyet ifadesinde cinayetten 45 gün önce cezaevinden çıktığını söyledi.
Uyuşturucu etkisindeyken halasının telefonunu çaldığını belirten Üzümcü, 28 Mayıs’ta cezaevine girdiğini ve 12 Ağustos’ta tahliye edildiğini anlattı.
“AİLEMİZİN VERDİĞİ İKİ KURUŞLA GEÇİNİRİZ”
Cinayetten yaklaşık 20 gün önce İstanbul’a geldiğini dile getiren Üzümcü, kendisinin ve yola çıktığı diğer isimlerin, ailelerine “Çalışmak için İstanbul’a gidiyorum” dediğini aktardı. Üzümcü yola çıkış hikâyelerini şöyle anlattı:
“Gaziantep’te Muhammed Kaplan ve Ejder Parlak ile birlikte otururken Ejder bize İstanbul’da iş var gelin beraber gidelim, birer telefon yaparız, şeklimizi düzeltiriz, ailemize destek olur döneriz, dedi. Biz de paraya da ihtiyacımız olduğu için tamam dedik ama nasıl olacağını sorduk. Biz ne iş yapacağız dedik. O da ben ne kendimi ne sizi ateşe atmam, bana güvenin, ateşe atacak bir şey olsa ben niye gideyim burada ailemizin verdiği iki kuruşla geçiniriz, dedi. O da öyle söyleyince biz de ona inandık, tamam dedik. Ailelerimize İstanbul’a çalışmaya gideceğimizi söyledik. Hatta biz Ejder’e paramız olmadığını, bilet parası vermeyeceklerse İstanbul’a gidemeyiz dedik. O da siz merak etmeyin, her şeyi onlar halledecek, dedi. Ardından da zaten hemen ertesi gün bize yarın gece biletimiz hazır gideceğiz, otogara gidince bir fotoğrafımızı atacağız onlar da otobüse bindiğimize inanacaklar bize harçlık atacaklar, dedi. Ben, Muhammed, Ejder bir de yine mahalleden arkadaşımız E. C. K., gece yarısı otogara gidecektik. Ancak E. gelmek istemedi. Ailesi onu göndermedi. O bizimle dışarı bile çıkmadı. Biz üçümüz Muhammed ve Ejder’le otobüse bindik. Ejder otobüsün, otogarın fotoğrafını çekti. Koltukların da fotoğrafını çekip Sidar’a gönderdi. Anlık sürekli ona fotoğraflar attı. Sürekli konuştular. Ardından biz otobüsle İstanbul Esenler otogarına geldik.”
“UYUŞTURUCU KULLANDIK”
İstanbul’a geldikten sonra Ejder isimli arkadaşının Sidar isimli birini yazdığını ifade eden Üzümcü sonrasında yaşananlara ilişkin şunları söyledi:
“Ejder yine Sidar’a yazdı. Sidar, Ejder’e 3-4 bin TL kadar para attı. Yemek yedik. Ardından Sidar Gaziosmanpaşa’da Kral Assuit diye bir otelin konumu gönderdi. Biz de bu otele taksiyle gittik. Sidar’ın ismini söyledik. Sonra da Ejder şu an tam ismini hatırlamadığım bir çalışanın ismini görevliye söyledi. Görevli de orada öyle bir çalışan olmadığını söyledi. Bunun üzerine Ejder yanlış adres olduğunu söyledi ve hemen yürüme mesafesindeki Grand Lara otele gittik. Sidar, Ejder’e siz otelin kapısında beş dakika bekleyin sizin yanınıza gelecekler, dedi. Bir iki dakika sonra yanımıza otelden biri geldi. Bizi içeri aldı. TC.’lerimizi, isimlerimizi sordu. Yaşımız küçük olduğu için kayıp ilanınız yok mu diye de sordu. Biz yok deyince direkt kayıtlarımızı yapıp anahtarı bize verdi. Yukarı çıktığımızda Sidar, Ejder’e istediğiniz gibi takılın demiş. Ejder de alkol için para istedi. Sidar da para gönderdi. Ayrıca 15-16 yaşındaki bir çocukla uyuşturucu maddelerden gönderdi. Biz de alkolle beraber uyuşturucu maddeleri içtik. Saat 10.00 civarı otelden çıkış yaptık. Bir yemek yedik. Daha sonrasında taksiyle Esenyurt meydanda bulunan bir emlakçıya gittik. Bizi bu emlakçıya Sidar gönderdi. Daha sonrasında bu emlakçı bizi alarak Esenyurt’ta 422. Sokakta bulunan bir eve götürdü. Anahtarını bize verdi. Kendisi de yedeğini aldı. Ardından da yanımızdan gitti. İki gün biz evde Muhammed ve Ejder ile beraber yalnızdık. Sidar eve ara ara esrar gönderiyordu. Esrar içiyorduk. İki gün sonra eve Sidar geldi. Sidar’dan bir iki gün sonra da Semih geldi. Bir iki gün bu şekilde evde kaldık. Sidar ve Semih eve geldiklerinde bellerinde birer silahla gelmişlerdi. Yine esrar içmeye devam ediliyordu. Cumartesi gününe geldiğimizde size yukarıda detaylı olarak anlattığım gibi Sidar Facetime’da Gaddar ve Ali Can Çakır ile konuştu. Grup konuşmasına daha sonrasında size yukarıda da söylediğim Fercio lakaplı şahsı ve Erko lakaplı Erkan isimli şahsı da eklediler. Ardından da pazartesi günü intikamın alınacağına dair size yukarıda bahsettiğim konuşmalar yapıldı. Ardından o gece Semih ve Sidar evden gitti. Onlar gidince biz de Pazar günü biraz gezdik. Pazar gecesi Sidar, Ejder’i tekrar aradı. Ben yoldayım geliyorum, evi temizleyin dedi. Esrar aldığından da bahsetti. Bir saat kadar sonra 23.30 gibi Sidar ve Semih yanlarında uyuşturucu maddelerle geldiler. Gece herkes yattı. Ben de sabaha kadar ne olur ne olmaz diye uyumadım.”
ÖNCE EVİNİN ÖNÜNE GİTTİLER
Cinayet günü önce Serdar Öktem’in evine gittiklerini belirten Cengizhan Üzümcü o sabah yaşananları şöyle anlattı:
“Sabah 06.00 gibi telefon geldi. Telefonun gelmesiyle hep beraber dışarıya çıktık. Sidar’ın anlattığına göre öldüreceğimiz adamın evinin önüne gidecektik. Orada bizi bekleyen araçtan silahları alıp evden çıktığında adama sıkacaktık. Hatta Ejder ben direkt adamın önüne çıkacağım kafasına sıkacağım, dedi. Daha sonrasında bu planla birlikte dışarı çıktığımızda dışarıda bizi beyaz Hyundai bir araç bekliyordu. Sidar bu araca bineceğimizi söyledi. Hep beraber bu araca bindik. Aracın sürücüsünün ben kim olduğunu bilmiyordum. Araçtaki kimse tanımıyordu. Sidar’ın konuştuğu kişiler bu şahsı yollamıştı. Hep birlikte araçla adamın evinin önüne gittik. Gittiğimizde bir adam öldüreceğimiz kişinin evinin önünde zaten bekliyordu. O adam bize burada yapmayacağız, iş yerinde yapacağız dedi. Ardından orada park halinde bulunan Cupra siyah renkli araca bindik. Bu araç bir süredir oradaydı. Anahtarı Semih’in çantasındaydı. Semih şoför koltuğuna geçti. Biz de Muhammed, Sidar, Ejder ile birlikte araca bindik. Aracın bagajında bulunan çantada da 2 tane keleş, 4 tane maske ve 4 tane eldiven vardı.”
“DAYIYI ARADI, ‘FİRAVUN ÖLDÜ’ DEDİ”
Suikast anını ve sonrasında yaşananları ifadesinde anlatan Üzümcü olaydan önce ve sonra arabadaki Sidar’ın Daltonlar yöneticilerini aradığını kaydederek olay anını şu şekilde anlattı:
“Semih’in maskesi ve eldiveni de kendi çantasındaydı. Semih ve Sidar’ın üzerinde zaten tabancaları vardı. Adını bilmediğim kollamacı şahıs KVP plakalı Seat araçla beraber önden gitti. Biz de peşinden gittik. Kollamacı adamın ofisinin olduğu sokağa aracı park etti. Biz bir kaç sokak arkasına park ettik. Sonrasında Sidar’ı Facetime’dan grup aramasıyla Gaddar kod adlı Mustafa Aktürk, Ali Can Çakır kod adlı Ali Bulmalizade ve Musa Çaçan isimli şahıslar aradılar. O adam bugün ölecek, ölmezse siz ölürsünüz. Çabuk olun. O adam ölmezse bizim başımızı yakarsınız. Biz de size yakın kim varsa onu arar buluruz. Hem sizi hem yakınlarınızı buluruz, dedi. Bu konuşmadan sonra biz Muhammed ile korktuk. Muhammed ailemizle, kendi canımızla tehdit edileceksek burada ne işimiz var, dedi. Araçtan inmeye kalktı. Ejder onu kolundan tuttu. Bak bunlar aileni her şeyini biliyorlar. Bari durun ya siz ölürsünüz, ya da ailenizden biri ölür, dedi. Sidar da aynı şeyleri söyledi. Sonra biz de korktuk. Arabanın arkasından ateş ederiz, adama sıkmayız diye düşündük. Sonrasında öldüreceğimiz söylenen adam iş yerinden çıktı aracına bindi. Biz de onu takip etmeye başladık. Otoyol üzerinde hepimiz arabadan indik. Önce ben indim. Elimde tabanca vardı. Tabancamda az mermi vardı. Ya üç ya dört tane mermi vardı. Benim ardımdan Sidar, Muhammed ve Ejder de arabadan indi. Muhammed ve Sidar’ın elinde keleş vardı. Ejder’in elinde de tabanca vardı. Sidar ve Ejder aracın önüne geçip sıktılar. Biz de aracın arkasında rastgele sıktık. Bize siz arkada durun rastgele atın bari koruması varsa onu vurursunuz demişlerdi. Ben kesinlikle şahsa doğru silahı sıkmadım. Silahları sıktıktan sonra araçlara tekrar bindik. Sidar telefonundan Dayı diye birisini aradı. Bu şahıs Ali ya da Gaddar olabilir. Dayı firavun öldü, dedi. Semih ve Ejder de firavun öldü diye bağırmaya başladılar. Ardından ormanlık alana gittik. Sidar’lar elbiselerimizi değiştirmemizi söylediler. Üstlerimizi değiştirdik. Ardından da onlar cep telefonlarını kırdılar. Üstlerinde hepsinin ayrı ayrı telefonları vardı. Sidar ve Semih’in telefonları İphone’du. Sonrasında ormanlık alandan tellerin arasında çıktık. Orada bizi Samet Alperen Söğütlü isimli taksici bekliyordu. Sonra taksiciyi birisi aradı. O aldım deyince tamam sana attığım konuma çocukları götür, dedi. Sidar’ın üzerinde 10 bin TL para verecekti. Muhammed’e de ATM’den 10 bin TL çekip verecekti. Sonrasında bize bilet paralarımızı verip bizi otogara bırakacaklardı. Kendileri de taksiciye gelen konuma gideceklerdi. Ancak sonrasında bizi polisler yakaladılar aldılar.”
NE OLMUŞTU?
Serdar Öktem, 6 Ekim’de İstanbul’da aracında uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Öktem’in içinde olduğu araca Büyükdere Caddesi’nin Zincirlikuyu mevkiinde ateş açıldı. Saldırı sonrası ait görüntülerde, aracın şoför bölümüne en az beş kurşun isabet ettiği görüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aynı gün olayla ilgili 13 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. “Arnavutköy ilçesi civarında” yakalanan zanlılardan ikisinin 18 yaşın altında olduğunu açıklanmıştı. Cinayette kullanılan iki kalaşnikof ile iki tabanca da ele geçirildi.
Serdar Öktem, Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş cinayeti davasında yargılanan isimler arasındaydı. Davada da bir süre hapis yatmıştı. Geçmişte Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Öktem, aynı zamanda davanın diğer sanıkları Doğukan Çep, Eray Özyağcı ve MHP’li Ufuk Köktürk gibi isimlerin de avukatıydı.
Öktem ayrıca, 8 Mayıs 2015’te, İstanbul Kadıköy’de, kadınlara yönelik tacize müdahale etmesi üzerine devrimci öğretmen Bahadır Grammeşin’i öldüren çete mensuplarının da avukatlığını yapmıştı.

