Suriye’de Esad’ın devrilmesi ve pek çok ülkenin terör örgütü listesinde yer alan HTŞ’nin iktidarı almasının üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçti. HTŞ’nin elebaşı Colani sakallarını kısaltıp, kravatı da çekince değiştiğini cümle aleme ilan etti. Ve düne kadar terör listesinde bulunan, başına para ödülleri konan Colani muteber kılındı. Öyle ki dünya liderleri görüşmek için sıraya girdi. Colani ayrıca ülkemizi ziyaret etti ve resmi törenle karşılandı.
Şimdi kendine ‘modern dünya’ diyen emperyalist merkezler ve uzantıları HTŞ’nin şer-i hukuku ne kadar esnetebileceğini, batıya ne kadar uyum sağlayacağını tartışıyor. En çok merak edilen konu ise Suriye’de kadınların geleceği. Ne de olsa Taliban’ın Afganistan’da kadınlara reva gördükleri ortadayken Taliban benzeri bir şeriat ‘modern dünyaya’ uygun düşmez. Öte yandan İran’da yıllardır kadınlara uygulanan baskıya karşı da yaptırım uygulayanlar onlar değil miydi? Colani bundan ders almalıydı.
Colani bu konuda ezberini iyi yapmışa benziyor. Yönetimde kadınlara yer vereceğini göstermek için alelacele Ayşe el-Dibs Kadın İşleri Ofisi Başkanlığına atandı. Ayşe el-Dibs Yeni Şafak gazetesine verdiği demeçte, kadın hakları konusunda AKP politikalarının izinden gideceğini söyledi. El-Dibs, hükümetin, Suriyeli kadınları sosyal, kültürel ve siyasi kurumlara dahil etmeye ve sağlık ve eğitim sektörlerinde nitelikli kadınları işe almaya kararlı olduğunu belirterek ‘’Suriye’nin, hepimizin arzuladığı özgür ülkenin inşasında kadını bu öncü role geri getirme sürecindeyiz.” sözleriyle ‘yüreklere su serpti’.
Kadın hakları savunucusu olarak lanse edilen çiçeği burnunda bakan bu ifadeleri ile kadınların eğitim, sağlık gibi fıtratlarına uygun işlerde istihdam edileceğini, HTŞ’nin ideolojisine uygun olarak sosyal, kültürel ve siyasi kurumlara dahil olacağını belirtiyor. Nasıl dahil olacağını görmek için alim olmaya gerek yok. Yıllardır kontrol ettikleri İdlib kentinde karma eğitim kaldırıldı. Kadınların yanlarında erkek olmadan ve örtünmeden dışarı çıkmaları yasaklandı. Çalışma hakkı ise tıpkı yukarıda ifade edildiği gibi sağlık, eğitim gibi alanlarla sınırlandırıldı. Kadınların karar verici, idari yetki kullanabilecekleri konumlarda yer alması, boşanma davası açması ve yalnız yaşamaları yasaklandı.
HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesinin akabinde kadınlara sokağa çıkarken örtünmeleri yönünde ‘tavsiye’ mahiyetinde bildiriler dağıtıldı. HTŞ şeriata uygun bir toplumsal yaşam kuracağını ilan etti ve ilk adımları atmaya başladı. Eğitim müfredatı değiştirildi, bilimsel yöntem rafa kaldırıldı, evrim teorisi müfredattan çıkarıldı. Tarihte öne çıkan kadın figürler ayıklandı. Müfredat bir bütün olarak kadınlar için şer-i hükümler esas alınarak yeniden elden geçirildi. HTŞ sözcüsü Ubeyde Arnavut yaptığı açıklamalarda bazı görevlerin kadınların “biyolojik ve psikolojik yapısıyla uyumsuz” olduğunu savunarak, kadınların parlamentoda ve yargıda görev alamayacağını ilan etti.
Ne kadar allanıp pullanmaya çalışılsa da Colani ve çetesi içinden geldiği IŞİD’in kadın düşmanı politikalarını farklı veçheleriyle sergiliyor. Bugün emperyalist güçlerin özgürlük savaşçısı ilan ettikleri HTŞ, IŞİD ve El-Kaide uzantısıdır. Bölgede kadın köle pazarları kuran, dul kadınlar kampı gibi insanlık dışı uygulamaların failleri…
Emperyalist güçler, bir kez daha cinsiyet, etnik ya da dinsel kimlikleri kendine kalkan yaparak işgal ve savaş politikalarına meşruluk kazandırmak istemektedir. Ancak özgürlük, demokrasi gibi kavramların bükülmesinin de sınırları var.
Bugün feminist dış politika açılımı gibi tuhaf bir kavramla kadın haklarında bir adım öne geçtiği sanrısı yaratan Almanya’nın ilk kadın Dışişleri Bakanı’nın Suriye ziyareti feminist politikanın sınırlarını işaret ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock feminist dış politikasını heybesine koyarak geldiği Suriye ziyaretinden, Colani’nin elini sıkmaması ve televizyon kanalında buzlanarak sansürlenen görüntüsünü aynı heybeye ekleyerek ülkesine döndü. Kimlik siyasetinin bulanıklaştırdığı gerçek ise açıktır, emperyalist çıkarlar söz konusuysa gerisi teferruattır, kadınların eşitliği de…
HTŞ’nin nasıl bir rejim kuracağı ve kadınların hakları konusunda yürütülen tartışmaların tanımlandığı zemin ise dünyada gericiliğin emperyalist politikalarla uyumunu açıkça gözler önüne seriyor.
Suriye’de kadınların eşit birer yurttaş olarak, özgür yaşayacakları bir rejim tartışması yok. Kadınların yaşayacağı cehennemin sınırları nerede çizilecek tartışması var. Zira tartışmanın referansı Taliban. Taliban’dan daha ılımlı, emperyalist batı ile daha uyumlu bir şeriat devleti tasavvur edilen. Şimdiye kadar kravatıyla, sakalıyla ‘ılımlı şeriat’ mesajları veren Colani, kadınların da yaşayabilecekleri bir rejim vaat ediyor. Ne büyük lütuf!
Uzun ve zorlu mücadelelerle Ortadoğu’da kurulan, kadınların kısmen nefes alabildikleri, toplumsal yaşama katılımın önün açıldığı ve kadınların eşit yurttaşlar olarak yaşayabilecekleri laik ülkelere kan kusturan, yıkıma uğratan emperyalist merkezler, yarattıkları cehennemi kutluyor.
Suriye’de kadınların da kimi sektörlerde çalışabilecek olması, burka zorunluluğu olmaması ya da Taliban’dan farklı olarak kadın sesinin yasaklanmaması büyük bir özgürlük olarak pazarlanıyor. Suriye’nin kendi gerçeklerine uygun bir gerici rejim vaat ediliyor. Yere göğe sığdıramadıkları ‘kadın aktivistler’ aracılığıyla Suriye’de umutların arttığını sergilemeye çalışıyorlar.
Alevilere dönük saldırı ve katliamlar, münferit vakalar denerek önemsizleştiriliyor. Hatta Esad rejimi şeytanlaştırılarak bu katliamlara meşruluk kazandırılıyor. Ve bu adımlarla Suriye özgürleşiyor!
Emperyalistlerin ve gericilerin özgürlük ve kadın haklarına bakışı aynı sınırda ortaklaşıyor. Sınırı aşacak olan ise Suriye’de, Lübnan’da, Filistin’de, Türkiye’de ve her yerde kimlik safsatalarına hapsolmayan, emperyalizme ve gericiliğe bayrak açan kadınlar ve erkeklerdir. Şam’da laiklik ve eşitlik talebiyle meydanları dolduranlar sınırın öte tarafında umudu yeşertmeye devam ediyor.
Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle 31 Ocak'ta tutuklanan akademisyen ve TV programcısı tarihçi Çiğdem Bayraktar Ör hakkında…
Yurttaş, emperyalistler arasındaki gerilimlerin arttığı, daha çatışmalı bir dönemin açılabileceğini vurguladı.
Bakan Tunç, 'kısmi af' iddialarıyla ilgili, "Bu af değil, eşitlik ilkesi açısından bir düzenleme yapılabilir"…
Türk Milli Takımı'nda oynamayı reddedip Alman Milli Takımı'nda kaptan olan Eski futbolcu Mesut Özil, bugün…
Türkiye'de emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 olmakla birlikte bazı kişiler için 65 yaşa yükseldi.…
CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın hakkında düzenlenen iddianame kabul edildi. Cem Aydın hakkında…