Reklam
Kategoriler: Sol Şerit

TKH: Amerikan barışından çözüm, istibdat rejiminden demokrasi çıkmaz

Reklam

Devlet Bahçeli’nin açıklamaları sonrasında başlayan “Kürt sorununda yeni çözüm süreci” PKK tarafından yapılan fesih açıklamasıyla geçtiğimiz günlerde yeni bir aşamaya geçti.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) süreç hakkında yaptığı açıklamada silahların susmasının ve şiddet siyasetinin bitmesinin önemli olmasıyla beraber yaşanan gelişmelerin demokratikleşmeye tekabül etmediğini belirtti.

AKP ve MHP’nin kurduğu istibdat rejiminin demokratik bir süreç açmayacağı belirtilen açıklamada “Batıda diktatörlük varken, doğuda demokrasi beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır” denildi.

Yapılan açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olarak kabul edilen Lozan’ın ve 1924 Anayasası’nın referanslarının tartışmaya açılması çok tehlikelidir. Türkiye’nin bölünme dinamiklerini tetikleyecek her adımın karşısında duracağımız gibi geçmişte ve günümüzde sayısız kere ispatlandığı üzere, emperyalizmin bölgesel planlarının parçası olacak politik adımların bölge halklarının çıkarına olmayacağını bir kez daha hatırlatırız” ifadeleri kullanıldı.

TKH’den yapılan açıklamada öne çıkan başlıklar şu şekilde:

MHP Genel Başkanı Bahçeli tarafından gündeme getirilen ve “Terörsüz Türkiye” adıyla kamuoyunda bilinen “Kürt sorununda yeni çözüm süreci” bugün itibariyle PKK tarafından yapılan fesih açıklamasıyla yeni bir aşamaya gelmiştir.

Kürt sorununda çözümün önünün açılması ve yıllardır süren çatışma ortamının son bulması açısından silahların susması ve şiddet siyasetinin bitmesi ülkemiz açısından elbette önemlidir.

“DEMOKRATİK BİR SÜRECİN ÇIKMAYACAĞI ORTADADIR”

Ancak, yaşanan süreci, ülkede demokratikleşmeye tekabül eden bir gelişme olarak görmediğimizi daha önce ifade etmiştik. Gerici AKP ve faşist MHP’nin kurduğu istibdat rejimi sürerken demokratik bir sürecin açılmayacağı açıktır. Batıda diktatörlük varken, doğuda demokrasi beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.

AKP, MHP ve DEM Parti tarafından kamuoyundan saklanan “yeni çözüm sürecinin” kapısı aralandıkça, yürütülen pazarlığın başlıkları netleşmektedir. 1923 Cumhuriyeti’nin temel paradigmalarının ve özelde Lozan’ın hedefe konması, kamuoyuna sunulanın çok ötesinde bir çerçevenin açıkça ortaya çıkması bakımından manidardır. Yine aynı şekilde ve bağlantılı bir biçimde 1924 Anayasası öncesine atıfla hedeflenen anayasa değişikliği “gündemi” de ortaya çıkmıştır.
Bu süreç, aynı zamanda, Suriye’nin kuzeyinde Kürt devletinin tanınması karşılığında Türkiye’de silah bırakma pazarlığının daha ötesinde bir gerçekliği gözler önüne sermektedir.

SÜREÇ, EMPERYALİZMLE UYUMLU ORTAKLIĞA İŞARET ETMEKTEDİR

PKK tarafından ilan edilen fesih metninde emperyalizme ve onun bölge planlarına tek bir atıf dahi yapılmaması sürecin temel dinamiğinin gizlenmesinin tercih edildiğini göstermektedir. Emperyalizmin ve Siyonizm’in çıkarları ile onunla uyumlu gerici istibdat rejiminin bekasının hedeflendiği bu süreç, AKP-MHP iktidarı ile Kürt siyasetinin emperyalizmle uyumlu ortaklığına işaret etmektedir.

Yine aynı şekilde kapitalizmi, emek sömürüsünü ve sömürücü sınıfları karşıya almadan “demokratik toplum sosyalizmi” söylemi “istibdat rejiminin” duvarlarına yazılabilecek bir slogandan başka bir anlama gelemez. Kapitalizme ve emperyalizme karşı kendini konumlandırmayan bir sosyalizm anlayışı olamaz. Kapitalizme entegrasyon anlamına gelen ve bunun politik düzlemdeki karşılığı olan “İkinci Cumhuriyet” rejiminde bir burjuva çözümün, sınıfsal bir sorun olarak Kürt sorununda yapısal bir çözüm olamayacağı bilinmelidir.

LOZAN’IN VE 1924 ANAYASASI’NIN TARTIŞMAYA AÇILMASI ÇOK TEHLİKELİDİR

Partimiz, silahların susmasından, ortak mücadeleden, Türk ve Kürt emekçilerinin ortak geleceğinden, Türkiye’nin birliğinden yanadır. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olarak kabul edilen Lozan’ın ve 1924 Anayasası’nın referanslarının tartışmaya açılması çok tehlikelidir. Türkiye’nin bölünme dinamiklerini tetikleyecek her adımın karşısında duracağımız gibi geçmişte ve günümüzde sayısız kere ispatlandığı üzere, emperyalizmin bölgesel planlarının parçası olacak politik adımların bölge halklarının çıkarına olmayacağını bir kez daha hatırlatırız.

Açıktır ki hedeflenen, iktidar cephesi tarafından gündeme getirilen “Türkiye Yüzyılı” söylemiyle sermayenin “yeni- işbirlikçi gerici rejiminin” yerleşmesidir. Ülkemizdeki bütün emekçilerin birliği ve kurtuluşu için tek gerçekçi seçenek, Cumhuriyet’in sosyalizmle taçlandırılmasıdır.

Reklam

Önceki Haberler

TKH ve İKD üyelerinden direnişteki Smart Solar işçilerine dayanışma ziyareti

TKH ve İKD üyeleri direnişlerindeki 25. gününde Smart Solar işçilerini ziyaret etti.

15 Kasım 2025 21:14

Kadınların Sesi’nin 39. sayısı yayınlandı: Yoksulluğun, gericiliğin, şiddetin karşısında biz varız!

Kadınların Sesi'nin 39. sayısı "Yoksulluğun, gericiliğin, şiddetin karşısında biz varız!" başlığıyla yayınlandı.

14 Kasım 2025 17:31

Cumhuriyet bize neler etti?

Cumhuriyetin 102. yılında bugün hala 102 yıl önce aşıldığı varsayılan tartışmaların aşılamamış olması, bu 102…

14 Kasım 2025 17:15

MESEM gerçeği: İstatistiki veri olarak yaşanmış kısacık hayatlar

MESEM programına katılan çocuk işçiler, işyerinde eğitim olmaksızın verilen her işi yapmak zorunda bırakılmaktadır. MESEM’ler…

14 Kasım 2025 17:11

Çocuk adaletinde acelecilik: Bilimsel temelden kopan yargı paketlerinin riski

10. Yargı Paketi ve hemen ardından gündeme gelen 11. Yargı Paketi’nde çocuklara ilişkin düzenlemeler, çocukların…

14 Kasım 2025 17:06

11. Yargı Paketi: AKP’nin ‘ahlak’ sopası

11. Yargı Paketi ile tartışmaya açılan yasa taslağı yalnızca LGBTİ yurttaşları hedef almıyor, doğrudan tüm…

14 Kasım 2025 16:59
Reklam