Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Merkez Komite Üyesi Kurtuluş Kılçer, Yurtsever TV’de yayınlanan “Komünistler Diyor Ki” programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Programda AKP ve TÜSİAD arasındaki gerilim, milli irade ve yeni çözüm süreci değerlendirildi.
“AKP VE TÜSİAD ARASINDA SINIFSAL BİR DÜZLEM FARKI YOK”
Kılçer, AKP ve TÜSİAD arasındaki gerilime ilişkin şunları söyledi:
“Bu ülkenin büyük sermayesi olarak adlandırdığımız sınıfın üst tabakasının temsil ettiği derneğin yöneticileri polis zoruyla göz altına alınabiliyor. TÜSİAD muhalif mi oldu? Elbette değil. Sermaye sınıfı olarak TÜSİAD’ın bir sınıf bilinci var, o sınıf bilincini dile getiriyor. Bir sermaye sınıfı partisi olarak AKP’nin kendince bir yorumu var. O kendi politikalarını ifade ediyor.
İronik olan şu; TÜSİAD bir muhalifmiş gibi, AKP’nin karşısındaymış gibi algılanıyor. AKP de tersinden “Bunlar kaymak tabaka, baronlar, komprador burjuvazi” gibi bir söylemle TÜSİAD’ı eleştirerek milli iradeye ayar verdiğini iddia ediyor. Neredeyse sol bir jargon kullanıyor. Sol siyaset o kadar meşru ki
AKP de TÜSİAD da sol jargonu kullanmaktan kendilerini alamıyorlar. AKP bütün kavramları baş aşağı ediyor. Çok ciddi bir manipülasyonla topluma sunuyor. TÜSİAD’a komprador diyor ama madenleri yabancılara veren doğrudan AKP iktidarı. TÜSİAD, AKP karşıtı değil. AKP ve TÜSİAD arasında sınıfsal bir düzlem farkı yok.”
“YENİ TÜRKİYE, SİVAS’TA YAKANLARIN SERBEST BIRAKILDIĞI BİR TÜRKİYE”
Kılçer, yeni çözüm sürecine ilişkin ise şunları kaydetti: “Turpun büyüğü heybede deniyor. Heybenin içinde iki turp var, biri büyük, biri küçük. Kürt siyasi hareketi, AKP ve ABD arasında hangi pazarlıkların yapıldığını bilmiyoruz. Heybenin içinde duruyor o turp. Büyük turp ne derseniz, yeni anayasa. Moda bir laf var; turpun büyüğü heybede diye. Evet bir heybe var, bu heybe Erdoğan’ın omuzunda asılı. O heybede iki turp var. Bunlar toplumun karşısına çıkartılacak. DEM Parti heyetinin okuduğu bir çağrı var. Daha önce buna ilişkin görüşlerimizi çok net ifade etmiştik.
Bir kez daha özetlemem gerekirse; meselenin bir iç bir de dış belirleyeni olduğunu, dış belirleyenlerin daha baskın olduğunu ifade etmem gerekir. İç gündem turpun büyüğüne denk geliyor. Yeni bir anayasa isteniyor. Yeni bir anayasa demek 1923’te kurulan cumhuriyetin tabutuna son çivinin çakılması demektir. Yeni Türkiye deniyor, yeni rejim deniyor. Yeni Türkiye, Sivas’ta yakanların serbest bırakıldığı bir Türkiye. Bunun anayasasını yapmak istiyorlar. Bir de Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna bir daha oturması. İstedikleri şey bu. Bunun yolunu yapıyorlar. Bunun için de ittifak yapıyorlar.”
“BU PAZARLIK ABD VE İSRAİL OLMADAN YAPILAMAZ”
Kılçer konuyla ilgili dış dinamiklere ilişkin ise şunları söyledi:
“Daha belirleyici yan ise Ortadoğu’daki gelişmeler. Ortadoğu’da bir süreç bitti. BAAS, iktidardan düştü, Esad Suriye dışına çıktı, cihatçı bir terör örgütü olan HTŞ Suriye’de iktidara getirildi. Bugün Suriye’nin geleceği belirsizdir. Çok büyük ihtimalle de bölünme gündeme gelecek. 3’e 4’e bölünecek bir Suriye’den bahsedilmektedir. Ortadoğu’da yeni bir harita çizilirken, Öcalan’dan fesih çağrısı geliyor. Bunun fitilini önce Devlet Bahçeli ateşledi. Bir süreç başlatıldı. Görüşmeler, konuşmalar, mektuplar ama ne olduğunu bilmiyoruz. 40 yıldır süren bir sorun, bir fesih kararıyla bitecek. Hem tarihe, hem sosyolojiye hem de siyasete yabancı bir durum. Aykırı bir durum. Mesele şu; bu kadar basit bir sorun mu? Değilse, basit olmayan bu zor sorunun çözümünde bizim bilmediğimiz başka bir turp daha var heybede. Bunu bilmiyoruz. Hangi pazarlıklar yapıldı bunu bilmiyoruz. Çok büyük ihtimalle de Irak ve Suriye’ye dönük bir pazarlık yapıldı. Bu pazarlık kimle yapılabilir soru bu. Bu pazarlık ABD ve İsrail olmadan yapılamaz. Demek ki ABD-İsrail eksenli bir Amerikan çözümü, barışı, planı devreye sokuluyor.
Mesele “Silahlar sustu, terör bitti Türkiye’ye barış geldi bunu istemiyor muşunuz?” basitliğinden çıkartılmak durumunda. Komünistler olarak biz Kürtlerin ulusal kimliklerin ve demokratik haklarına her zaman sahip çıktık. Ama Türkiye’nin bölünmemesi bizim her zaman kırmızı çizgimizdi. Bu meselede en son söz söylenecek kesim biz komünistleriz. Biz komünistler terörle, silahla bir çözüm olamayacağını, bu işin sınıfsal bir sorun olduğunu söylüyoruz. Türk-Kürt işçi sınıfının ortak mücadelesiyle, emek mücadelesiyle, gericilik karşıtı, anti-emperyalist bir mücadele ile çözüleceğini savunan bir hattan geliyoruz.
Ortadoğu’daki yeni denklemlere dönük olarak bir tasarım var. Bu tasarım doğrultusunda bazı adımlar atılıyor.”
İYİ Parti’den istifa eden Adnan Beker’in salı günü CHP’ye katılacağı iddia edildi. Beker daha önce…
Geçirdiği zatürre sonrasında kaldırıldığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde iç kanama nedeniyle yoğun bakıma…
Üniversite öğrencisi Fatma Reyhaniye Laiklik Günü etkinliği'nde yaptığı konuşmada " Toplumun değişim dinamiğini her zaman…
İnsanın referans noktası inançlar olamaz. Trump, Netanyahu gibi liderler se dini siyasi amaçları için alenen…
Laiklik Günü kapsamında yapılan etkinliğin kapanış konuşmasını Laiklik meclisi Yürütmesi adına Bilgütay Durna yaptı. Durna…
TİHAK YK üyesi Mahmut Aslan yaptığı konuşmada, "Hiç unutmasınlar ki; bugün bu katiller serbest kalıyor…