Tuğla
Adrian Lyne’in (1993 )ABD yapımı Ahlâksız Teklif ( İndecent Proposal) adlı filminde, genç bir karı –kocanın başına gelen – ki filmin ismidir – o tatsız olaydan sonra, başarılı bir mimar olan David (koca) kapıldığı değersizlik duygusundan kurtulmayı umarak yeteneklerinin çok altında mütevazı bir atölyede işe başlar. Yaşını başını almış öğrencilere ders verirken elinde tuttuğu tuğlayı göstererek “bu nedir” diye sorar. Tabii ki o bir tuğladır , öğrenciler onun şaka yaptığını düşünerek gülümserler. David, ABD’nin en tanınmış mimarlarından Louis Kahn’a atfen , “ bir tuğla bile olduğundan daha iyi bir şey olmak ister , biz de öyle olmalıyız” der. Ama Louis Kahn, sokakta ölü bulunduğunda onunla ilgilenen olmamıştır. David, sistemin toplumdaki gerçek değerlerin parlamasını istemediğini öne sürerek sistem eleştirisine girişir. Hangi sistem?
Gülü tarife ne hacet! Hele başkan Trump’ın desteklediği İsrail hükümetinin dün, Filistinli tutsaklara idam cezasını meclisten geçirdikten sonra insanın aklına , bir kitap adı olan “İpin Koparan Kapitalizm”(Unleashed Capitalism) geliyor.
Artık sömürü düzeni yalnızca emeğin sömürüsü değil, çevrenin, doğanın, gezegenin sömürüsüdür. (Trump, ABD’de iklim krizi sansürü koydu, onu da becerdi!) Bunun karşılığında bir avuç insan servete kavuşturuluyor. Güvenilir kaynaklara göre bugün, ABD’de hükümet kapandığı( Goverment Shut down) için 4 milyon çalışana ve sosyal yardımla geçinen 40 milyon kişiye yasal hakları olan ödemeleri yapılmıyor.
Sansasyonel konusuyla ilgi çeken Ahlâksız Teklif , gerçeği görmek için bazen bir filmden bile ipuçları yakalanabileceğinin tipik bir örneği sayılabilir. Genç çift, maddi sıkıntı içindedir ve bankadan aldıkları mortgage kredisini ödeyemezlerse evlerini ve arazilerini kaybedeceklerdir. Halkı borçlandırarak iradesini zayıflatmak bizim bilmediğimiz bir şey değildir. Yalnız ABD’de değil, bir çok ülkede ve bizde uzun vadeli konut kredisi (mortgage)uygulamalarının yarattığı krizin dar gelirli kesimler üzerinde yıkıcı etkiler bıraktığını görmekteyiz. Uzmanların deyişiyle ekonomiden, politikadan, toplumdan hem ulusal/yerel hem küresel ölçekte dışlanmaysa, “insanlıktan tümden dışlanma” demektir. (İnsanlık onuru ölmedi henüz!) Öte yandan sistem artan işsizliğe karşı kitlesel çözüm üretememektedir. Genç çift de daha fazla direnemeyerek ihtiyaçları olan bir milyon doları sağlamak için kendilerine milyarder Gage tarafından teklif edilen ahlâksız teklifi kabul etmeye karar verirler.
1993 yılında gösterime giren film üzerine ciddiye alınacak- alınmayacak yorumlar yapılmıştı. Filmdeki toplumsal sorunların paylaşılması bağlamında, bu gün Newyork belediye başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin şeceresi ve politikaları hakkında benzer nitelikte yorumlar yapılıyor. Ancak burada konumuz bu değil. Filmden de örnekler vererek Mamdani ‘yi kimlerin seçtiğine bir göz atamaya çalışalım, çünkü bu konuya yerel ve küresel medyada pek az yer verildi.
Evrensel bir olgu olarak halkın değerleri; gelenek, görenek ve din etkisi altında oluşmuştur. Mamdani’yi seçenler de sistemin kendilerine dayattığı biçimde, nesnel gerçekleri bastıran duygu ve inançlarla harekete geçmiş olabilirler. Peki, onlar hangi habitusun (1)ürünüdürler? Kuşkusuz bu soru önemlidir ancak bu kalkışma, “Sınıfsal direniş”midir?
Hakkının yendiğinin bile farkında olmayan, kölelikten kurtuluşu akıllarından bile geçirmeyen, sadaka kabilinden aldıkları sosyal yardımla sisteme göbeğinden bağlı gruplardan söz ediyoruz. Dini, şoven milliyetçiliği , cinsiyetçiliği “mayalayan” bir devlet düzeninin hüküm sürdüğü; misyonerlik faaliyetlerinin, cemaatlerin, tarikatların cirit attığı bir “medya toplumu”ndan. (2)Filmde işsiz kalan Diana , göçmenlere vatandaşlık dersleri verirken sınıfa giren milyarder Gage, yaptığı şirinliklerle göçmenlerin gözünü boyamayı becerir. Genç kadına, “ bunlar iyi insanlar, Amerikan Rüyası’nı istiyorlar” derken konuşan kapitalizmın sesidir. Ancak Newyork belediye seçimlerinde , çoğunluğu oluşturan işçi sınıfının azınlık kesimi ve göçmenler ,ila nihaye suskun kalamayacaklarını gösterdiler. (Mandani’nin seçilmesi için yüz bin gönüllü çalışmış.) Artan sömürü, kırılan onurun, yaşatılan değersizlik duygularının öfkesi seçimlere yansıyor haliyle. Mamdani onlara yaşam maliyetini – en başta ateş pahası kiralar- düşüreceği vaadinde bulunmuş. Kamucu, halkçı bir aday olduğunu beyan etmiş. Siyaseti Müslümanlık üzerinden yapmayacağının sözünü vermiş. Kalıpları yıkarak farklı kimlikleri kucaklamış. (3)
Mamdani 1 Ocak 2026’da koltuğu devralacak. Konjonktür yakın gelecek açısından bile pek iç açıcı değil : Göçler engellenebilecek mi? Sıcaklık artışı, çölleşme, susuzluk, siyasi baskı, savaş v.b. nedenlerle yaşanması mümkün olmayan ülkeler var. Tarım, balıkçılık, besicilik için tehlike çanları çalıyor, deniyor. Trump’ın göç politikaları bellidir: Yasa dışı göçmenler toplu halde sınır dışı edilecektir. ABD başkanı olarak uluslararası sözleşmeleri, insan haklarını hiçe sayması karşısında dünya susmaktadır. İnsan haklarının bir numaralı savunucusu Avrupa ülkeleri, göçmen teknelerinin batırılmasına göz yummakla iki yüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Görünen o ki, göçmenlere baskılar artacaktır.
Ancak, Trump’ın yanlış politikaları yüzünden toplumsal desteği düşerken Virginia, New Jersey , Kaliforniya ‘da seçimleri Demokrat Parti’nin adayları kazanıyormuş. Toplumsal hareketlerin sermayeye teslim olmayan bir çizgide geliştiği görülüyor; bunun ilkeli ve siyasal olarak etkili bir muhalefete dönüşmeyeceğini ancak kapitalistler iddia edebilir. Yakın tarihte ABD’de geniş katılımlı “Krallara hayır” sloganlarıyla kitlesel gösteriler yapıldı. Gençlerin (18- 29 yaş) yüzde yetmiş sekizi Mamdandi’ye oy vermiş. Arkası gelecektir.
Başka bir dünya mümkün diyebilmek içinse küreselleşmenin tüm mağdurlarının aynı yöne bakmaları gerekiyor. Göz önünde cereyan eden olayların dışında , kitlelerin erişmekte zorlandıkları , olayların kökenine inmek için gereken uzmanlık bilgileri var bir de; kurulu düzene alternatif, emekçi sınıflardan yana ekonomik modellere geçilmesi için yol göstericilik işlevini gören bilgiler…Sol, bu bilgileri topluma yaymak için uğraşıyor; sola kulak vermek kurtuluş için ilk adım.
DİPNOT:
(1) Bireyin ve toplulukların yetiştikleri ortamın tarihseli kültürel ve dilsel özellikleri, habitus olarak tanımlanıyor.
2) Jack Engelhard’ın romanından (1988) uyarlanan film güncelliğini koruyor, izlemek isteyenler için ayrıntılara girmiyorum.) Parayı ödeme tarihini iki gün geciktirdikleri gerekçesiyle evlerinin arazisinin başka birine satıldığını öğrenirler. Aldatılmışlardır. Diana (genç kadın), arazinin yeni sahibi milyarder Gage’e ,kendilerine kazık attığını, ahlaksız teklifle verdiği bir milyon doları iade ederek evi , araziyi geri almak isteğini söyleyince adam, fiyatı iki milyon dolara yükselttiğini söyler.
3) Nüfusu yaklaşık sekiz buçuk milyonu bulan Newyork için bir göçmen kentidir, deniyor. Asyalı, Hispanik, Ugandalı, Hintli, müslüman, yahudi v.d. azımsanmayacak bir nüfus yaşıyor kentte. Tabii, holivut filmlerinde görmüşüzdür, örneğin zengin Manhatten ile yoksul Bronx ‘da yaşam aynı değildir.
"Yeni anayasanın en can alıcı noktasını “vatandaşlık” tanımı ve “resmi dil” konusu oluşturacaktır. Ortadoğu’nun kaynatıldığı,…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte partisinden ihraç ettiği eski Devlet Bakanı Mehmet Sevigen’in…
Fatih'te 2'si çocuk 3 kişinin hayatını kaybettiği gıda zehirlenmesi iddialarıyla ilgili 'i ilaçlama görevlisi, 2'si…
ABD Başkanı Donald Trump, Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçilerini cinsel suçlardan hüküm giymiş Jeffrey Epstein ile ilgili…
Bir işçinin hayatını kaybettiği Kabataş Metro şantiyesindeki göçük sonrasında şantiyenin Erdoğan'a övgüler düzen Alarko Holding'e…
TKH ve İKD üyeleri direnişlerindeki 25. gününde Smart Solar işçilerini ziyaret etti.