TÜRK-İŞ Başkanı Atalay'dan Mehmet Şimşek'e sert eleştiri: Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil!

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, iktidar politikalarına karşı sert eleştirilerde bulundu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e tepki gösteren Atalay, grev yasaklarına karşı mücadele sinyali verdi. Atalay ayrıca, yargıya ve demokrasi konusunda da eleştirilerde bulundu.

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay'dan Mehmet Şimşek'e sert eleştiri: Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil!

Türkiye’nin en büyük sendikası olan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, iktidara karşı dikkat çeken eleştirilerde bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e tepki gösteren Atalay, Şimşek’in politikalarının hiç kimseye fayda getirmediği söyledi. Grev yasaklarına karşı mücadele sinyali veren Atalay, son dönemde yaşanan tutuklamalara da tepki gösterdi.

Atalay, kamu toplu iş sözleşmeleriyle ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

“ŞİMŞEK’İN POLİTİKALARI HİÇ KİMSEYE FAYDA GETİRMİYOR”

İşçinin karşı karşıya olduğu şartlara dikkat çeken Atalay, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yönelik sert eleştirilerde bulundu.

“Maliye Bakanı’nın bugüne kadar işçiyle ilgili hiç müsbet bir şey yaptığını görmedim. Göreceğimi de hiç zannetmiyorum” diyen Atalay, şu ifadeleri kullandı:

“Onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka. O dar bir çerçeveden dünyaya bakıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bir gün şu Maliye Bakanı’nı, bakanların yarısını madenin altına soksa da bir görseler. O işçi nasıl çalışıyor, hangi şartlarda çalışıyor, hangi sıkıntıyı çekiyor. Sayın Maliye Bakanı bunların bir tanesini duymuyor, görmüyor, bir politika izliyor. Onun izlediği politika bu ülkede ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona, ne staj mağduruna bir fayda getiriyor, hiç kimseye bir fayda getirmiyor.”

“KÖLE ÜCRETİYLE İŞÇİ BULAMAZSINIZ”

Kamu işçilerine ödenen maaşların yetersizliğine vurgu yapan Atalay, “34.000 lira, 40.000 lira ücret. Değerli arkadaşlar, İŞKUR ilan yapıyor, gazeteler, televizyonlar ilan yapıyor. Diyorlar ki “İşçi bulamıyoruz.” Bu ücrete işçi bulamazsınız. Bu ücret köle iş ücreti. Diyorlar ki “Patronlar Mısır’a gidiyor, Ürdün’e gidiyor.” Nereye gidiyorlarsa gitsinler. Yani bu ülkede bu işçiye 30.000 lirayı, 40.000 lirayı fazla gören patronlar varsa nereye gidiyorsa gitsinler. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin hiçbir anlamı yok. Onun için bu ülkede TÜRK-İŞ bu ülkede, bu ülkeden yana oldu” diye konuştu.

“MEMUR SENDİKALARI AKLINI BAŞINA ALSIN”

Bazı memur sendikalarına yönelik de eleştirilerde bulunan Atalay, şöyle devam etti:

“Bazı memur sendikaları da işçiyi öyle görüyor, sanki biz marabayız. Yani burada, affedersiniz, lağımından çöpüne kadar, ekmeğinden savunma sanayisine kadar, yerin altına kadar, özellikle ifade ediyorum, Geçen gün bir yazı… Memur sendikaları müracaat ediyor Cumhurbaşkanlığı’na, diyor ki ‘İşçiden amir olmaz.’ Değerli arkadaşlar, bu ne demek onu da bilmiyoruz. Sonra bir araştırdık. Düşünün, üniversitede işçi kadrosuna girmiş üniversite mezunu arkadaşlarımız var işçi kadrosunda, 20 senedir çalışıyor.

Onun için başta bazı memur sendikaları aklını başına alsın. Memur da bizim, emekli de bizim, işçi de bizim. Yani bizi ayrıştırmasınlar. Çünkü biz bu ülkede, dünyanın hiçbir ülkesinde bedenen çalışanla masada başında çalışan aynı ücreti almıyor, alamaz. Yani bedenen çalışanla masa başında çalışan, ortalama her gün 5 tane arkadaşımız iş kazasından değil, iş cinayetinden can vermeye devam ediyor.

Bunu Soma’da, Ermenek’te, Amasra’da, her yerde, en son İliç’te görmeye devam ediyoruz. Yani onun için işçinin talebine, sendikacıların talebine bir an evvel kulak versinler. Buradan hükümete bir daha sesleniyorum. İşçinin talebine kulak verin. İşçinin dayanma gücü kalmadı. Şu anda 10 yıllık usta bir işçi ortalama 35.000 lira, 40.000 lira civarında maaş alıyor. Bu maaşlar, bu maaş, şu anda işverenler bizim dışımızda, dışarıdan işçi alıyor.”

GREV YASAĞINA KARŞI MÜCADELE MESAJI

Toplu sözleşme sürecine dair takvimi de paylaşan Atalay, “Demiryolları 5 Mayıs’ta tarafsız arabulucuya gitti. 15 gün süresi var. Ardından süreç çalışıyor. İki ay içinde grev kararı almak ve uygulamak zorundayız” dedi.

Enerji ve karayollarında da benzer süreçlerin başladığını belirten Atalay grev sinyali verdi. Atalay, grevlerin “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklansa da emekçinin sesini duyuracağını söyledi.

Atalay şöyle konuştu:

“Tabii öyle bir 12 Eylül’den kalan bir grev yasağıyla ilgili bir tablo var. İşte enerji bunun dışında kalıyor. Savunma sanayi bunun dışında kalıyor. Bu, şu demek değildir, bunun dışında kalıyor diye işçi tepkisini, sıkıntısını her noktada, her alanda göstermek durumundayız.

Mesaisinden, gece zammından, servisinden yemeğine kadar şu anda 2 kap yemek yediğin zaman bu ülkede 300 liraya 400 liraya yiyemezsin. Bunu da konuşmak durumundasın ama işveren sendikası diyor ki; benim yetkim yok. Herkes gözünü dikmiş Maliye Bakanına. Maliye Bakanı da bugüne kadar işçi ile ilgili hiç müspet bir şey yaptığını geçmiş dönemde de görmedim, bu dönemde de görmedim.

Yani göreceğimi de hiç zannetmiyorum çünkü onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka. O bir dar çerçeveden tabloya bakıyor.”

Atalay, işveren sendikasının parasal konularla ilgili konuşmak istemediğini belirterek, “Arkadaşlarımız 27 Şubat’ta 21 maddelik teklif sundu. İşveren sendikası, ‘Parasal konuları konuşmam’ diyor. Ne konuşursun o zaman? Bizim sıkıntılarımızın hepsi parayla ilgili” ifadelerini kullandı.

“VASIFLI İŞÇİ BİTTİ, İKTİDAR FARKINDA BİLE DEĞİL”

Atalay, Türkiye’de vasıflı işçilerin bittiğini bunu işyerlerinde çalışan emekçilerin ve sendikaların düşündüğünü fakat iktidarın farkında bile olmadığını söyledi:

“Sen sıradan bir adam getirip de Milli Denizaltı’yı yapamazsın. Sıradan bir adam getirip dışarıdan, karın lapa lapa yağdığı yerde 80 metre elektrik direğinin tepesinde çalıştıramazsın. Makine Kimya’da arkadaşlarımız emekli oldu. Öyle bir ustaya ihtiyaç var ki, sonra Makine Kimya’nın sendika başkanı arkadaşlarımızı geri döndürdük.

Dedik ki ‘Ya gelin 3 ay durun burada. Size ihtiyacımız var. Bu yeni gelenlere bunu öğretin.’ Biz bunu düşünüyoruz, işçi bunu düşünüyor, sendika bunu düşünüyor. Bu ülkeyi idare eden, maliyenin başında olan, bu ülkeyi idare eden bakanlıkların başında olanlar bunları düşünmüyor. Onun için bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil. Bu ülke bizim hepimizin ülkesi. En ufak sıkıntı olduğu zaman bedeli hep beraber ödemeye devam ediyoruz.”

TUTUKLAMALARA YÖNELİK ELEŞTİRİLER

Atalay, son dönemdeki tutuklamalarla ilgili olarak, suçları kesinleşmeyen kişilerin haksız yere tutuklanmasına tepki gösterdi. Adaletin geç geldiğini belirten Atalay, demokrasinin temel ilkelerinin savunulması gerektiğini ifade etti.

Atalay, asgari ücretin de geçim için yetersiz olduğunu belirterek, bu konuda yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Atalay, şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi malumunuz biz 50 senedir asgari ücret de taraf bizdik. Hatırlayın aralık ayında çıktık bu salonda, dedik ki “Kanun değişmeden, asgari ücretin bu yapısı değişmeden biz bir daha o masada olmayacağız.” Çünkü iyi olduğu zaman hükümet verdi, işveren verdi, kötü olduğu zaman biz almadık. Öyle bir sayı yok. Biz bu sene bir daha bu işin içinde olmayacağımızı ifade ettik, aralık ayında. Biz, asgari ücret de kanun değişmeden, asgari ücretin yapısı değişmeden biz orada olmayacağımızı söyledik. Karar defterine yazdık, kamuoyuna açıkladık, 1 Mayıs’ta açıkladık. Burada bir daha ifade ediyorum, bu asgari ücretten bırak bir ayı, bir haftayı geçiremezsin. Onu biliyorum. Onu söylemeye devam ediyorum. Bu asgari ücretli de bizim işte bir parçamız, hani komşumuz, arkadaşımız. Her ne kadar bunların büyük bölümü sendika üyesi yüzde 90’ı olmamasına rağmen bizim bir parçamız ama hükümet bununla ilgili yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Yani o yasal düzenleme yapılmadığı müddetçe Türk-İş olarak biz bir o masada olmayacağımızı aralık ayında kamuoyuna açıkladık. Bunu açıklarken yönetim kurulu kararını açıkladık. Başkanlar Kurulu kararını açıkladık. Onun için asgari ücretle durumumuz bu.”