Üniversiteli işsizliği genel işsizliği geçti
OECD tarafından yayımlanan verilere gör Türkiye üniversiteli işsizliğinin genel işsizliği geçtiği tek ülke oldu.
OECD verilerine göre Türkiye, üniversite mezunlarının işsizlik oranının genel işsizliğin üstünde olduğu tek ülke oldu. Veriler, diploma ile istihdam arasındaki bağın zayıfladığına ve yükseköğretim-istihdam uyumunun yeniden ele alınması gerektiğine işaret ediyor.
ekonomim’de yer alan habere göre OECD’nin 2024 yılına ait istihdam istatistikleri, Türkiye’de yükseköğretimin iş gücü piyasasındaki karşılığını yeniden gündeme taşıdı. Kurumun yayımladığı karşılaştırmalı grafiklere göre Türkiye, üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranının genel işsizlik düzeyinin üzerine çıktığı tek ülke olarak dikkat çekti.
TÜRKİYE TERSİNE
Diğer OECD ülkelerinde yükseköğrenim, istihdam olasılığını güçlendiren bir unsur olarak öne çıkarken, Türkiye’de bu tablo ters yönde seyrediyor. Veriler, diploma ile istihdam arasındaki bağın zayıfladığına ve yükseköğretim-istihdam uyumunun yeniden ele alınması gerektiğine işaret ediyor.
Verilere göre Türkiye’de üniversite ve akademisyen sayısı diğer ülkelere kıyasla fazla değil; asıl sorun, öğrenci başına düşen akademisyen sayısının çok düşük olması. Problemin kaynağı olarak fakülte ve MYO planlamalarındaki hatalar ile açık öğretime ve düşük puanlı bölümlere aşırı yönlendirme gösteriliyor.
Bu bölümlerden mezun olanların iş bulamaması, tüm üniversite sistemine yönelik olumsuz algıyı besliyor. Ayrıca akademik maaşların yurt dışına kıyasla oldukça düşük olduğu ve üniversite sayısı ile akademisyen sayısının “fazla” olduğu iddiasının gerçekçi olmadığı vurgulanıyor.
“MEZUN SAYISI İKİ KAT ARTTI”
Gazeteci Ussal Şahbaz’a göre Türkiye’de üniversite mezunları arasındaki işsizliğin artmasının temel nedeni, mezun sayısının ekonominin ihtiyacını aşması. Son 15 yılda üniversite mezunu sayısının iki katına çıktığını belirten Şahbaz, çok sayıda üniversitenin yetersiz araştırma altyapısıyla açıldığını ve yükseköğretim sisteminin aşırı kalabalıklaştığını ifade etti. Ayrıca Türkiye’de profesör ve doçent sayısının yaklaşık 80 bin civarında olduğunu ve bunun bazı kamu kadrolarına kıyasla oldukça yüksek olduğunu vurguladı. Ussal Şahbaz’ın açıklamalarına akademisyen Toplum Çalışmaları Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Vasıf İnanç Duygulu’dan veri destekli bir yanıt geldi. Duygulu, üniversite ve akademisyen sayısının sanıldığı kadar yüksek olmadığını, sorunun öğrenci sayısındaki orantısızlıktan kaynaklandığını savundu. Duygulu’nun sunduğu veriler şu şekilde:
Üniversite başına düşen kişi sayısı:
Türkiye: 419 bin
Almanya: 182 bin
Polonya: 93 bin
İtalya: 208 bin
İspanya: 174 bin

