USAID’in tasfiyesi: Emperyalizmin maskeli yüzü
"USAID’in temel işleyiş biçimi, hedef ülkelerde “yardım” adı altında neoliberal politikaları dayatmaktı. IMF ve Dünya Bankası ile koordineli çalışan ajans, gelişmekte olan ülkeleri serbest piyasa ekonomisine zorladı, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini teşvik etti ve ABD sermayesinin yeni pazarlara girmesini kolaylaştırdı. Bu politikalar, bağımlı kapitalizmi pekiştirdi ve yerel ekonomileri ABD merkezli tekellerin çıkarlarına uygun hale getirdi."

Hünerment Boral
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), on yıllardır emperyalizmin “yumuşak güç” stratejisinin bir ayağı olarak dünya genelinde faaliyet gösterdi. Resmi söyleme göre ajansın amacı, küresel yoksullukla mücadele etmek ve kalkınma yardımları sunmaktı. Ancak gerçekte USAID, ABD’nin siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözeten bir araç oldu.
Son dönemde Trump yönetiminin USAID’i tasfiye etme girişimi, ABD’nin emperyalist politikalarındaki dönüşümün yanı sıra iç siyasi ve ekonomik çelişkilerini de gözler önüne seriyor. Bu yazıda USAID’in tarihsel rolünü, emperyalizmin bu araçtan nasıl faydalandığını ve tasfiyesinin arkasındaki nedenleri ele alacağız.
USAID: “YARDIM” MI, SÖMÜRGECİLİK Mİ?
1961 yılında John F. Kennedy yönetimi tarafından kurulan USAID, Soğuk Savaş dönemi boyunca Batı bloğunun etki alanını genişletmek için kullanıldı. Ajansın ana faaliyet alanları arasında kalkınma projeleri, eğitim programları, sağlık yardımları ve insani yardım operasyonları bulunuyordu. Ancak tüm bu projelerin altında, ABD’nin ekonomik ve siyasi çıkarlarını koruma amacı vardı.
USAID’in temel işleyiş biçimi, hedef ülkelerde “yardım” adı altında neoliberal politikaları dayatmaktı. IMF ve Dünya Bankası ile koordineli çalışan ajans, gelişmekte olan ülkeleri serbest piyasa ekonomisine zorladı, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesini teşvik etti ve ABD sermayesinin yeni pazarlara girmesini kolaylaştırdı. Bu politikalar, bağımlı kapitalizmi pekiştirdi ve yerel ekonomileri ABD merkezli tekellerin çıkarlarına uygun hale getirdi.
Ayrıca USAID, doğrudan siyasi müdahalelerde de bulundu. Örneğin:
• Küba’da Rejim Değişikliği Operasyonu: USAID, 2010’larda Küba’da “ZunZuneo” adlı bir sosyal medya platformu oluşturarak hükümeti istikrarsızlaştırmaya çalıştı. Halkı ABD yanlısı protestolara yönlendirmeyi amaçlayan bu proje başarısız oldu.
• Venezuela’da Maduro’yu Devirme Çabası: USAID, Venezüella’da sağcı muhalefeti finanse ederek Nicolas Maduro yönetimini devirmeye çalıştı. ABD destekli “insani yardım” operasyonları, aslında siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldı.
• Latin Amerika’daki Darbeler ve Müdahaleler: USAID, Brezilya, Şili, Honduras ve birçok ülkede ABD destekli askeri darbelerin altyapısını hazırlayan organizasyonlardan biri oldu.
Tüm bu örnekler, USAID’in gerçekten insani yardımla değil, ABD’nin emperyalist çıkarlarını korumak ve yaymakla ilgilendiğini gösteriyor.
TRUMP YÖNETİMİNİN USAID’İ TASFİYE ETME HAMLESİ
2025’in başlarında, Trump yönetimi USAID’i hızla tasfiye etmeye başladı. Ajansın merkezi kapatıldı, web sitesi devre dışı bırakıldı ve binlerce çalışan işten çıkarıldı.
Trump ve ekibi, USAID’in “gereksiz bürokrasi” yarattığını ve ABD’nin küresel yardım harcamalarının azaltılması gerektiğini savundu.
Ancak bu kararın arkasında daha derin nedenler var:
1. ABD’nin Küresel Hegemonyasının Zayıflaması
• ABD, 20. yüzyıldaki gibi küresel ekonomik ve siyasi liderliğini sürdüremiyor. Çin ve diğer güçlerin yükselişiyle birlikte, USAID gibi yumuşak güç araçlarının etkisi azalıyor.
• Emperyalizmin merkezindeki kriz, ABD’yi maliyetleri kısmaya ve daha doğrudan müdahale biçimlerine yönelmeye itiyor.
2. İç Politikadaki İzolasyonist Eğilimler
• Trump ve benzeri sağ-popülist figürler, ABD’nin küresel müdahalelerini azaltarak daha içe dönük bir politika izlenmesini savunuyor.
• “Önce Amerika” sloganı, USAID gibi dış yardım programlarının gereksiz görülmesine yol açıyor.
3. Özel Sektörün Güçlendirilmesi
• USAID’in ortadan kalkması, küresel yardım ve kalkınma faaliyetlerinin tamamen özel sektör aktörlerine devredilmesi anlamına gelebilir.
• Bu, uluslararası yardımın doğrudan ABD merkezli tekellerin kontrolüne geçmesini hızlandıracaktır.
Trump’ın USAID’i tasfiye etmesi, emperyalizmin yok olduğu anlamına gelmez. Aksine, ABD’nin küresel kontrol mekanizmalarını daha açık ve agresif yollarla yürütmeye hazırlandığını gösterir.
USAID’İN TASFİYESİ NE ANLAMA GELİYOR?
USAID gibi kurumların tasfiyesi, emperyalizmin yapısal krizinin bir göstergesidir. Ancak bu, otomatik olarak olumlu bir gelişme olarak görülmemelidir.
1. Emperyalizmin Yeni Yüzleri
• USAID’in kapanması, ABD’nin uluslararası alandaki müdahalelerini sona erdirmeyecek, yalnızca daha dolaysız ve açık yöntemler getirecektir.
• ABD artık sivil toplum kuruluşları, vakıflar ve büyük şirketler üzerinden emperyalist müdahalelerini sürdürecektir.
2. Neoliberalizmin Krizi
• USAID’in kapanması, neoliberal küreselleşmenin sınırlarına geldiğini ve büyük güçler arasındaki rekabetin sertleştiğini gösteriyor.
• Emperyalist sistemde yaşanan bu kriz, sosyalist hareketler için yeni fırsatlar yaratabilir.
3. Gerçek Çözüm: Emperyalizmin Tasfiyesi
• USAID’in kapanması yeterli değildir. Asıl mesele, kapitalist-emperyalist sistemin tamamen ortadan kaldırılmasıdır.
• Dünya halklarının gerçek özgürlüğü, kapitalist sömürü mekanizmalarının sona erdirilmesiyle mümkün olacaktır.
USAID’in Sonu, Emperyalizmin Sonu Değil!
USAID’in tasfiyesi, ABD emperyalizminin küresel hegemonyasını sürdürme çabalarında bir kırılmaya işaret etse de, emperyalist sistemin sona erdiği anlamına gelmez. Aksine, ABD yeni ve daha sert yöntemlere başvurarak uluslararası müdahalelerini sürdürecektir.
Komünistler için bu gelişme, emperyalizmin krizinin derinleştiğini ve dünya halklarının bu krizi devrimci bir dönüşüm için kullanabileceğini gösteriyor. Ancak gerçek çözüm, yalnızca tek tek kurumların tasfiyesi değil, emperyalist-kapitalist sistemin kökten yıkılmasıdır.
Emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele, USAID’in kapanmasından çok daha büyük bir dönüşümü gerektirir: Devrim!