Reklam
Kategoriler: Sol Şerit

Yeni Ülke Dergisi’nin 32. sayısı “Türkiye’de Burjuva Sınıfı” dosya konusuyla çıktı

Reklam

Yeni Ülke dergisi, 32. sayısında Türkiye burjuvazisinin iki yüzünü aynı kareye sığdırdı: TÜSİAD’ın smokiniyle Beşli Çete’nin kepçesi. Kapak başlığıyla dikkat çeken dergi, Türkiye’de sermayenin 1980 sonrası mutasyonunu ve burjuva sınıfının iki kanadını tek bir gövde olarak okuyarak masaya yatırıyor. Dosyada, bir yanda kurumsal-liberal TÜSİAD, öte yanda rant ve şantiye düzeninin temsilcisi “Beşli Çete” aynı sınıfsal çerçeveye oturtuluyor.

İzzettin Önder, Cumhuriyet’in ilk 15 yılını Marksist bir neşterle açıyor: Dış ticaret fazlası veren, millileştiren, beş yıllık planlarla sanayileşen bir devletçilik nasıl inşa edildi ve 1940’lardan itibaren nasıl lime lime edildi? Bugünkü bağımlılığın kökleri, 1930’ların sonunda değil, 1946’da başlayan teslimiyet çizgisinde yatıyor.

Nevzat Kalenderoğlu ise aynı bağımlılığın bugünkü fotoğrafını çekiyor: 24 Ocak 1980’den başlayarak Özal, 2001 krizi, AKP’nin 23 yılı, imar afları, TOKİ, KÖİ’ler ve nihayet “Beşli Çete”… Sanayi çökerken şantiye yükseldi, üretim yerini rant balonuna bıraktı. Balon ne kadar şişerse, halkın sırtındaki yük de o kadar ağırlaşıyor.

Ali Rıza Çelik, bir zamanların “yeşil sermaye” diye küçümsenen kesiminin hikâyesini anlatıyor: Yimpaş-Kombassan mağdurlarından MÜSİAD’ın 14 bin üyesi ve 3 milyonluk istihdamına, “faiz değil kâr payı” numaralarından sığınmacı ucuz emeğe, Özallı özelleştirmelerden AKP’li KÖİ’lere uzanan 50 yıllık yolculuk. Bugün bu kesim, TÜSİAD’la aynı localarda oturuyor, İsrail’le ticaret yapıyor, tarikat-holding olmuş durumda. İslâm’ın yeşili ile doların yeşili artık tamamen örtüşmüş.

Deniz Olcay dijital kapitalizmin en parlak yalanını deşiyor: “Girişimcilik” masalları, %1’in altında başarı oranı, 7/24 kölelik ve yatırımcıların kurduğu sahte umut endüstrisi. Bireysel “başarı hikâyeleri” büyüsünü bozuyor; çözüm bireyde değil, üretim ilişkilerinde, eşitlikte.

Irmak Ildır, 150 yıllık anayasa tartışmalarını topa tutuyor: “Yanlış Cumhuriyet”çilerden “demokratik cumhuriyet” tezlerine bütün yaklaşımlar sonuçta egemen sınıfın yeni ambalajlarıdır. Çözüm rejim mühendisliğinde değil, sınıfsal dinamikleri merkeze alan yeni bir toplumsal-siyasal kuruluşta.

Yazar ve yayıncı Haluk Hepkon ile yaptığımız söyleşide, Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde bizzat gözlem yaptığı gezisini aktardı ve Batı’nın “Uygur soykırımı” iddialarını tamamen Çin’in Kuşak-Yol Projesi’ni sabote etmeye yönelik emperyalist kara propaganda olarak nitelendirerek, bölgede etnik ya da dinsel baskı bulunmadığını, alınan önlemlerin radikal selefi teröre karşı meşru güvenlik tedbirleri olduğunu vurguladı.

Behiç Oktay, Nepal’deki Gen Z protestolarını yeni nesil “renkli devrim” modeli olarak çözümlüyor: Hiyerarşi karşıtı, dijital, jenerasyon kimlikli ambalajın altında Çin’e yakınlaşan Nepal’i Batı-Hindistan eksenine çekme girişimi yatıyor.

Mustafa Tunçay, Gürcistan’daki Tiflis eylemlerini Soros-NED fonlu komprador liberallerin öfkesi ile Ivanishvili’nin ulusal burjuvazi hamlesi arasındaki emperyalist vekâlet savaşının son perdesi olarak okuyor.

Çağlar Tekin, Suriye’nin çöküşüyle birlikte Yeni Ortadoğu’da İsrail-ABD hegemonyasının önündeki tüm direniş kalelerinin temizlendiğini, sıranın İran’a, ardından Rusya ve Çin’in stratejik derinliğine geldiğini ilan ediyor.

Erkin Öztok savunma sanayiindeki %20’den %80 yerliliğe yükselişi soğukkanlı verilerle masaya yatırıyor; “milli ve yerli” söyleminin ardındaki somut başarıyı kabul ederken, bunun hangi sınıfsal ve jeopolitik bağlamda anlam kazandığını da unutmuyor.

Mahmut Aslan, “Alevi açılımı” adı altında yürütülen politikaların Alevileri devletin ideolojik denetimine hapsetme amacını taşıdığını, gerçek çözümün ise laiklik, ibadethane statüsü ve yüzleşme taleplerini içeren örgütlü bir halk hareketi olduğunu vurguluyor.

Selin Aksoy, 2025 Nobel Barış Ödülü’nün Maria Corina Machado’ya verilmesi, Trump’a adanması, İmamoğlu’nun kutlaması ve Netanyahu’nun geçmişteki adaylık çağrısı üzerinden Nobel’in artık açık bir politik meşruiyet aracı haline geldiğini gösteriyor: Barış, kimin barışı?

Bu sayıda ayrıca: Meta’nın 16 milyar dolarlık dolandırıcılık reklamı skandalı, 1934’te Yutkeviç’in Abidin Dino’ya yazdığı coşkulu mektup, Kore’de emperyalizmin bölüp yok ettiği hayatlar ve İstibdat yıllarında bile “ne ezen ne ezilen insaniyetli bir toplum” hayali kuran Tevfik Fikret’in hâlâ taptaze sesi…

Reklam

Önceki Haberler

Tom Barrack: Erdoğan’ın İsrail’e sert söylemleri sadece retorik

Türkiye ve İsrail arasındaki sert söylemlerin ilişkilerin geleceğini belirlemeyeceğini belirten ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack,…

6 Aralık 2025 18:16

Tom Barrack, go home! Yankee, go home!

"ABD emperyalizmi ne kadar “tarihi tekerrür” etmeye yeltenirse yeltensin, son sözü her daim komünistler, yurtseverler…

6 Aralık 2025 00:11

Ferdi Zeyrek davasında tutuklu iki sanık hakkında tahliye kararı

Ferdi Zeyrek’in havuzda elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesine ilişkin ikisi tutuklu 10 sanığın yargılandığı dava…

5 Aralık 2025 18:17

İBB davasında tahliye çıkmadı

İBB iddianamesine ilişkin ilk değerlendirmesini yapan mahkeme dosyadaki kimse hakkında tahliye kararı vermedi.

5 Aralık 2025 18:10

‘Casperlar ve Çirkinler’ çetelerine operasyon

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, ‘Casperlar ve Çirkinler’ adlı silahlı suç örgütüne yönelik…

5 Aralık 2025 17:22

Kılçlı yemin töreninden sonra TSK ihraç edilen teğmen bakkal oldu

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, kılıçlı yemin töreninin ardından TSK’dan ihraç edilen teğmenlerden birinin…

5 Aralık 2025 17:18
Reklam