20. yılında emperyalizmin Bosna “Barışı”
1992’de başlayan, 150 binden fazla insanın ölümüne, 2 milyon insanın evsiz kalmasına neden olan “Bosna Savaşı” Yugoslavya’nın bölünmesiyle, 21 Kasım 1995’de yani, bundan 20 yıl önce, Dayton Antlaşması’yla sona erdi. Tito’nun ölümünden sonra, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin idari yapısı, uluslararası sermayenin girişiyle birlikte siyasi ve ekonomik dönüşümlerle zayıflamaya başlamıştır. SSCB’nin dağılma süreci olan 1990’larda başlayan... View Article
1992’de başlayan, 150 binden fazla insanın ölümüne, 2 milyon insanın evsiz kalmasına neden olan “Bosna Savaşı” Yugoslavya’nın bölünmesiyle, 21 Kasım 1995’de yani, bundan 20 yıl önce, Dayton Antlaşması’yla sona erdi.
Tito’nun ölümünden sonra, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin idari yapısı, uluslararası sermayenin girişiyle birlikte siyasi ve ekonomik dönüşümlerle zayıflamaya başlamıştır. SSCB’nin dağılma süreci olan 1990’larda başlayan iç çatışmalar, Haziran 1991’de AB’nin desteğiyle Slovenya ve Hırvatistan’ın, sonrasında da Bosna-Hersek ve Makedonya’nın bağımsızlıklarını ilan etmesine yükselen Sırp milliyetçiliğinin eşlik etmesiyle sürmüştür. Nisan 1992’de AB ve ABD’nin Bosna Hersek’i tanıması, üç buçuk yıl sürecek olan ve Yugoslavya’nın parçalanmasıyla sonuçlanacak Bosna savaşının başlamasına vesile olmuştur.
1 Kasım 1995’te ABD’nin Ohio eyaletindeki Dayton’daki askeri hava üssünde İngiltere, Fransa, ABD, İtalya, Almanya ve Rusya’dan oluşan Temas Grubu’nun temsilcileriyle bir araya gelen Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç ve Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç “Dayton Barış Görüşmelerini” başlatmıştır. 20 gün süren görüşmeler, “Bosna-Hersek’te Barış İçin Genel Çerçeve” konusunda uzlaşmayla sona ermiş, 14 Aralık 1995’de resmen imzalanmasıyla birlikte Bosna Savaşı son bulmuştur.
Anlaşmayla beraber Yugoslavya’daki üç etnik grubun barış içinde bir arada yaşamasının koşulları ortadan kalkarak siyasallaşmış olan ayrımlar yapısallık kazanmış, Bosna Hersek, Bosnalı Sırpların kontrolünde bir Sırp Cumhuriyeti ile Bosnalı Hırvatlar ve Bosnalı Müslümanların (Boşnakların) yönetiminde Bosna-Hersek Federasyonu olmak üzere iki devletçiğe ayrılmıştır.
150 binden fazla insanın öldüğü, 2 milyonunun ise evsiz kaldığı savaş, son bulmasına rağmen kurulan iki devletçik, özerkliğe sahip ve zayıf merkezi kurumlarla birbirlerine bağlı olsalar da, Bosna milliyetçiliğin hâkim olduğu bölünmüş bir yapı haline gelmiştir. Dayton Antlaşması’na göre ülkede barışı uygulamak üzere oluşturulan uluslararası konsey cumhurbaşkanını görevden almak da dâhil olmak üzere bir sömürge valiliğinin sahip olduğu birçok yetkiyle donatılmış olan Bosna-Hersek Yüksek Temsilciğini kurmuştur.
Nazi işgaline karşı birlikte savaşarak kurdukları bağımsız Yugoslavya’da barış içerisinde yaşayan bu farklı etnik ve dini kökenden halklar, sosyalizmin dağılması ve emperyalizmin desteğinde milliyetçiliklerin yükselmesiyle birlikte savaşın tarafları haline gelmiştir. “İnsani müdahale” adı altında NATO bombardımanları ve işgalinin zemini haline getirilen ülke, savaş sonrasında emperyalizme bağımlı, yoksulluk, yolsuzluk ve çürümenin pençesinde parçalanmış devletçikler haline getirilmiştir.
Sırp Cumhuriyeti Meclisi 2015 yılı başında Bosna’daki resmi mahkeme sisteminin devam edip etmeyeceğine ilişkin referanduma gidilmesine karar verdi. Bazı uluslararası siyaset uzmanlarına göre bu hamle, bağımsızlık referandumu için zemin oluşturabilir. Bosna’nın “toprak bütünlüğünü” bozacağı ve “yeni bir çatışmanın kaçınılmaz olacağı” görüşleri tartışılırken, ülkedeki Hırvatlar da daha fazla özerklik talep ediyor. Yani, Bosna-Hersek’te emperyalizmin halklara hediyesi olan yoksullukla birlikte yeni çatışmalara gebe olabilecek gerilim de devam ediyor.