Diyanet işleri Başkanı, insanlığa savaş açtı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, ABD Müslüman Toplumlar Özel Temsilcisi Şerik Zafer'i kabul ederken insanlığın tüm ilerici birikimi hakkında bakın neler söyledi.

Diyanet işleri Başkanı, insanlığa savaş açtı

ABD Müslüman Toplumlar Özel Temsilcisi Şerik Zafer’i kabul eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, sekülerizmin kitle imha silahları ve topyekûn bir savaşı beraberinde getirdiğini iddia etti. İnsanların ilahi dinleri amaçlarından saptırıp şiddet aracı olarak kullandıklarını ileri süren Görmez, Papa Francis ve ABD’li başkan aday adayı Trump’ı eleştirdi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, kabul sırasında yaptığı konuşmada, Fransız Devrimi ile insanlığın ileriye yürüyüşündeki büyük sıçramaya duyduğu nefreti açığa çıkartırken sekülerizmin dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktuğunu ileri sürdü. Görmez’in, diğer dinleri de suçlarken dinin ve kapitalizmin insanlığın tüm ilerici birikimine olan düşmanlığını aklamak için adeta çırpındı.

mehmet gormez2“Sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu”

“Fransız ihtilâliyle birlikte insanlığın başka bir arayış içine girdiğini” savunan Görmez şu ifadeleri kullandı: “İnsanlık dinlerin dışında daha seküler bir dünya kurmayı tasarladı. Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu. İnsanlar da bilimsel keşiflerle atom bombasını düşünebildi. Kimyasal silahları üretti ve tarihteki savaşlarda ölen bütün insanların birkaç katını modern zamanlardaki savaşlarda kaybettik. İki büyük dünya savaşı yaşandı ve şimdi üçüncü dünya savaşından söz ediliyor ve sayın Papa’nın ağzından bile böyle bir cümle dökülebiliyor.”

Görmez’in her iki dünya savaşının da emperyalizmin paylaşım kavgaları nedeniyle çıkmasını görmezden gelmesi ve insanlığın eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mücadelesine nefret kusması dikkat çekti.

Haçlı Seferleri ve siyonizme eleştiri, cihatçılığı yok sayma

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Müslüman Toplumlar Özel Temsilcisi Şerik Zafer’i ve beraberindeki heyeti kabulünde, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Görmez, İslam coğrafyasının zor bir dönemden geçtiğini ve sorunların belirli bir dinin değil, bütün insanlığın meselesi olduğunu ileri sürdü.

İlahi dinlerin merhamet ve adaleti egemen kılmak için geldiğini, ancak insanların dinleri bile şiddetin ve vahşetin aracı haline getirdiğini kaydeden Görmez, “Hz. İsa’nın getirdiği rahmet mesajlarından tarihte onlarca defa Haçlı Seferleri çıkarılabildi ve savaşların en büyük motivasyonu haline getirilmesi yine insanların eliyle gerçekleşti. Hz. Musa’nın mesajlarının bu coğrafyada hala Siyonizm eliyle nasıl bir ideolojiye dönüştürüldüğünü hala acı acı görüyor” diye konuştu.

Bu bağlamda Müslümanların ülkeye alınmaması yönünde çağrı yapan ABD başkan aday adaylarından Donald Trump’a da tepki gösteren Görmez, “Amerika gibi bir ülkede seçimden önce adaylar, ‘Müslümanları Amerika’ya alacağız almayacağız’ tartışmasını yapabiliyor. Burada hiçbir milletin, hiçbir din mensubunun suçu birbirine atması doğru değil. Bu coğrafyada biz çok büyük acılar çekiyoruz. Bu acıları IŞİD gibi sonradan ortaya çıkan sadece terör örgütlerinin yaptıklarından çekmiyoruz. Bunların her birisi birer sonuçtur, sebep değildir” ifadelerini kullandı.

Görmez, Hristiyanları Haçlı Seferleri ve Musevileri siyonizmle suçlarken tüm dünyaya savaş açmış olan cihatçı terörizmi ise doğrudan anmadan ve İslam’ın sorunu olmak yerine tüm insanlığın sorunu sayarak mazur göstermeyi tercih etti. Görmez’in “Acıları IŞİD gibi sonradan ortaya çıkan sadece terör örgütlerinin yaptıklarından çekmiyoruz” diyerek IŞİD’i dahi aklayacak bir aymazlık içerisinde olması tepki çekti.

Yeşil kuşağın çocukları ‘dinlerini’ öğrenememiş

Coğrafyanın küresel güçlerin çatışma alanı haline gelmesinin bütün bunların birinci sebebi olduğunu belirten Görmez, “Önce Afganistan sonra Irak, Bosna, Çeçenistan gibi bölgelerde yapılan savaşların sonunda, eğitimden yoksun, şiddetin ve vahşetin gölgesinde yetişen çok sayıda nesiller ortaya çıktı. Yaralı bilinçler ve ölümcül kimlikler çoğaldı. Bir taraftan da büyük göçler başladı. Bu göçmenler gittikleri ülkelerde o ülkelere entegre olamadılar. Oralarda kendi gettolarını kurdular, ötekileştirildiler. Dinlerini öğrenecek imkanları bulamadılar. Hatta yanlış yorumlara saptılar. Göçmen nesillerin dini yanlış öğrenenlerin çocukları ile coğrafyada şiddetin gölgesinde yetişen gençler arasında bir yakınlık oluştu. Bu nesiller, dine bir ideoloji olarak sarılmayı tercih ettiler” dedi.

Yıllarca insanlığın en büyük kazanımı olan sosyalizme karşı emperyalizmin piyonu olarak mücadele eden dinci gericiliği yok sayan Görmez, ABD’nin ‘yeşil kuşak’ projesiyle desteklediği cihatçılığın Afganistan, Irak, Bosna, Çeçenistan gibi kanlı savaşlardaki sorumluluğunu yok saydığı görülürken meseleyi “ötekileştirme” ve “dinlerini öğrenemediler” gibi uydurma tezlere indirgemeyi tercih etti.