Reklam
Kategoriler: Köşe Yazıları

Hukuk alanında mücadeleyi yeniden düşünmek…

Reklam

Bu yazı yazılmaya başlandığında, Ankara katliamında kaybettiklerimizin sayısının 103’e ulaştığı bilgisi haber sitelerinde dolaşmaya başladı. Ankara’nın merkezinde, ellerini kollarını sallaya sallaya gelen iki kişi arkadaşlarımızın, dostlarımızın arasına girdi ve bombaları patlattı. Oysaki bu kişiler devlet tarafından uzun zamandır takip ediliyordu. Adana’da ise bu katliamı protesto etmek isteyenlere polisin saldırması sırasında üç yaşındaki Tevriz Dora başından vurularak öldü. Diyarbakır’ın sokağa çıkma yasağı ilan edilen Sur ilçesinde ise 12 yaşındaki Helin Şen evinin önünde keskin nişancının kurşunuyla vuruldu…

7 Haziran seçimlerinden sonra, şu ana kadar Türkiye’deki ölü sayısının 700’e ulaştığı belirtiliyor. Yaklaşık 4,5 aydır gerçekleşen bu ölümler, Türkiye ve bölge siyasetindeki değişimler ve derinleşen krizlerle birlikte sistemin doğrudan ve açıkça yaşam hakkımızı ihlal ettiğinin en somut kanıtı.

İşte tam da bu noktada ölümden değil, inadına yaşam hakkında konuşmalıyız. Yaşamak için ne yapacağız? Burjuva hukuk sisteminde, ulusal ve uluslararası mevzuatta “en temel hak” diye başa yazılan ama iktidarlar tarafından ilk başta kolayca gözden çıkarılan yaşama hakkımız için sosyalist bir mücadele hattını nasıl öreceğiz? Bu ve buna benzer soruların cevaplarını Manifesto’da hep birlikte cevaplamaya ve bu köşede ise bu hattın örülmesine hukuk alanından katkı koymaya çalışacağız.

Bu köşedeki yazılara hukuk alanındaki mücadeleye ilişkin bazı önemli noktaları tekrar hatırlayarak başlayalım. Hukuk alanında verilen mücadelelerin iki ana hattı olduğunu söylersek yanlış olmayacaktır. İlki, mesleğin icabı olarak hak mücadelesi yürütmek. İşinden atılan işçinin haklarını savunmak, işçi sınıfının haklarını geriletecek düzenlemelere karşı durmak, işkence yapanların cezalandırılmasını, öldürülenlerin katillerini yargılanmasını sağlamak… İkincisi ise sosyalist bir perspektifle sistemin ve kurumlarının eleştirisini ısrarla sürdürmek.

Burada altının çizilmesi gereken ise bu iki hattın birbirini besleyen ve birbirinden ayrı düşünülemeyecek olması. Dolayısıyla, örneğin; adliyelerde işçi sınıfının, toplumun haklarını arar ve savunurken; “hukukun üstünlüğü” söylemini karşımıza almalı, hukukun kimin hukuku olduğunu vurgulamalı, yaşam hakkının gerçek anlamıyla bu sistemde niye olamayacağını anlatabilmeliyiz.

Aksi halde, ya sadece bu sistemde hak mücadelesi veren, bir şekilde sistemin yeniden ve yeniden üretimi için katkı sağlayan ve kapitalizm içinden çözümler arayan bir hatta otururuz ya da mücadeleyi iyi teorize eden, sistem analizini doğru yapan ancak hukuk alanında güncel durumu değerlendiremeyip mücadelenin pratiğinde olamayan bir konuma geliriz. Bu yüzden bu iki hataya düşmeden vicdanımızın yanında aklımızla, hukuk alanında mücadeleyi örmeliyiz. Bunu başarmak zorundayız.

Bu haber en son değiştirildi 19 Ekim 2015 16:23 16:23

Reklam

Önceki Haberler

Laiklik Meclisi: Karşı devrim sürecine karşı laik Cumhuriyet için mücadele edilmelidir

10 Mayıs 2025 Cumartesi günü Ankara’da toplanan Laiklik Meclisi, son altı aylık dönemde yürüttüğü çalışmalarla…

24 Mayıs 2025 15:39

Eski THK Rektörü Ünsal Ban borsada manipülasyon soruşturması kapsamında tutuklandı

Eski THK Rektörü Ünsal Ban tutuklandı Eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban'ın da aralarında bulunduğu…

24 Mayıs 2025 15:07

THY’de yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı 80 bin TL oldu

THY’nin 21 Mayıs 2025 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda yönetim kurulunda değişikliğe gidilerken yönetim kurulu…

23 Mayıs 2025 17:21

İBB soruşturmasında yandaş medyaya gönderilen bilgi notunu AKP’li trol hazırlamış

İBB soruşturmaları kapsamında tutuklanan Taner Çetin’le ilgili iktidar medyasına servis edilen bilgi notunun, AKP’li bir…

23 Mayıs 2025 17:13

Devlet Bahçeli’den Erdoğan’a: Yolundan cayma hakkı yoktur

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Benim tekrar aday olma derdim yok" açıklamasına…

23 Mayıs 2025 16:19

Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’na hapis cezası

Oyuncu Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu, yalan beyan suçlamasıyla yargılandığı davada hapis cezası aldı. Ergenç’e…

23 Mayıs 2025 15:46
Reklam