Beş cephede birden ve pek çok devlete karşı savaşmak zorunda bırakılan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Anlaşması ile imparatorluk topraklarının pek çoğunu düşmana bırakarak çekilmiştir. İşte bu dönemde Suriye cephesinde kalan Türkiye birliği, o cephede Yıldırım Orduları komutanı olarak bulunan Mustafa Kemal idaresinde Halep’e çekilerek, tamamen yok edilmekten kurtarılmıştır.
Zamanın sadrazamı İzzet Paşa tarafından, o sırada grup komutanı Liman Von Sanders’ten elindeki tüm grup komuta ve koordinasyon yetkisini Mustafa Kemal Paşa’ya devretmesi bildirilmiş ve bu devir-teslim işlerini gerçekleştirmek için 31 Ekim 1918’de Mustafa Kemal Paşa Adana’ya gelmiştir. Liman Von Sanders Paşa’nın “Yenildik…bizim için her şey bitti” sözüne karşılık, yetkiyi teslim alan Mustafa Kemal Paşa “Savaş müttefikler için bitmiş olabilir ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor” karşılığını vermiştir.
Mustafa Kemal Paşa 31 Ekim 1918’de geldiği Adana’da 11 gün kalmış, etrafın ve halkın durumunu inceleyerek bunu Genel Kurmay Başkanlığı’na bildirmiştir. Bu telgraflarda sadece mevcut durum değil, ileriye dönük düşünce ve uyarılar da yer almıştır.
İskenderun’a asker çıkararak işgal teşebbüsünde bulunurlarsa İngilizlere ateş açılacağını zamanın hükümet ve başbakanına telgrafla bildiren Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda kendine bağlı kumandanlara da benzer bir emir vermiştir. Verilen emre göre denizden İskenderun’a çıkartma yapmak isteyen İngiliz ve Fransızlar’a ateşle karşı konulacaktır. Tarihi açıdan bakılacak olursa, Adana’dan verilen bu ilk emir Türk Kurtuluş Savaşı’nın ilk emridir.
Adanalılar, İstanbul Hükümetinin 23 Kasım 1918 tarihli, Adana ve dolaylarının boşaltılmasını zorunlu kılan kararını büyük tepki ile karşılamışlardır. Durumu protesto eden, böyle bir harekatın yaratacağı vahim hadiseleri vurgulayan bir telgraf dönemin İçişleri Bakanına yollanmıştır. Kısa bir süre sonra işgal kuvvetleri Mersin limanından Çukurova’ya girmiş, tüm kilit noktaları kontrol altına almış ve sonra Adana’yı işgal etmişlerdir.
Adana ve yöresindeki yerel güçler örgütlenerek Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatını oluşturmuşlardır. Çukurova, bölgelere ayrılarak, her bölgeye milis kuvvetleri ve komutanı atanmış ve bölge bölge tüm yöre bu milli direnme ve mücadele teşkilatının denetimine girmiştir. Şubat 1920’den itibaren milli kuvvetler düşmana karşı zaferler kazanmaya başlamış ve her zafer daha iyi bir örgütlenme ve daha yüksek bir moral kuvveti sağlamıştır. 1920’de Toroslar’dan Fransızlara saldırı başlatılmıştır. Sonuçta 27 Mayıs 1920’de Fransız orduları komutanı Menil, milli kuvvetler tarafından esir alınmıştır. Kar Boğazı Olayı olarak bilinen olay, Kuvayi Milliyenin ilk siyasi zaferidir. Bunu takiben 28 Mayıs 1920’de Fransızlar Mersin-Adana hattına çekilmişler ve kuzey Çukurova (Kozan ve diğer dağlık bölgeler) tamamen kurtarılmıştır.
Sonuç olarak Fransa, T.B.M.M. hükümetini resmen tanıyarak barış yoluna gitmiştir. Türk-Fransız barış anlaşması, 20 Ekim 1921’de Ankara’da yapılmıştır. Bu anlaşma gereğince 5 Ocak 1922’de Fransızlar Çukurova’dan tamamen çekilmişlerdir.
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…