Günümüzün en büyük uyuşturucularından biri televizyon, diğeri de sosyal medya hâline geldi.
Reklam kuşakları arasında yayınlanan dizilerden, gece-gündüz yayınlanan ‘evlilik programları’ndan, manipülatif haber bültenlerinden ve tek taraflı ‘sözde’ tartışma programlarından başka bir şey izleyebilen varsa beri gelsin!
“Ben sadece belgesel izliyorum” cümlesini de bir kenara bırakalım…
Artık televizyondaki herkes bağırıyor; dizilerde, programlarda, reklamlarda evimizin içine giren herkes konuşabildiği en yüksek perdeden konuşuyor! Tabi ki böylesine bir ortamda kimse kimseyi dinlemiyor / dinlemeye fırsat bulamıyor. Zaten dinlese ne olacak, herkes her şeyi çok iyi biliyor!
Ekrandan benliğimize zerk edilen tek şey öfke, nefret ve ötekileştirme oldu. En büyük ayrımcılık da yine kadınlar üzerinden yapılıyor. Kurmaca senaryolarda hâlâ töre-namus temaları işleniyor, çalışan kadın karakterleri eninde sonunda evlerinin kadını hâline dönüştürülüyor; tüm bunlar yetmezmiş gibi evlilik programlarında da ‘gelin’ kisvesi altında adeta kadın pazarlamacılığı yapılıyor!
Tüm bunların arasında, zaten savaşın ve terörün kol gezdiği topraklarda yaşarken, bir de her gün giderek kabaran bir dosya hâline gelen ‘kadın cinayetleri’ gerçeği bir tokat gibi vuruyor yüzümüze. Ama toplumun büyük bir çoğunluğu o kadar alışkın ki dayak yemeye, hemen öbür yanağını da çeviriyor ve hoop, “Yarabbi şükür” deyip devam ediyor hayatına kaldığı yerden!
Sonra da öldürülen tüm kadınlar için sosyal medyada bir kısım sürekli duyar kasma peşinde koşarken, bir kısım da bu politik nefret cinayetlerini yangına körükle gidercesine desteklemeye devam ediyor. İşin en acı tarafı, her gün en az bir kadının bir erkek tarafından öldürüldüğü günümüzde yaşanılan bu vahşet bile çok kısa bir süreliğine ‘timeline’ımızı işgal ediyor. Bugünün ‘en çok konuşulan etiketi’ yarın çoktan unutulmuş oluyor ve ‘sözde’ duyarlılık gösterilen böylesine önemli bir konunun da aslında içi boşaltılmış oluyor.
Toplum olarak ne yazık ki biat kültürünün gelişmişliğinin zirvesindeyiz! Ezilenlerin büyük bir kısmı ezildiklerinin farkında bile değil. Bu nedenle yaşamlarını –hiçbir şeyi sorgulamadan- güllük gülistanlık bir şekilde devam etme niyetlerinden vazgeçmiyorlar. Televizyonlar da sağolsun, düşünme eyleminin vereceği yorgunluğu bu kalabalık güruhun üzerinden almış durumda. “Sen hiç yorma kendini canım kardeşim” diyorlar, “biz seni hiiiç düşündürtmeden mışıl mışıl uyuturuz!”
Neden mi bahsettim bunlardan? Önümüzdeki hafta 8 Mart’ta ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müzü kutlayacak herkes; kimi erkekler kadınlarına göstermelik çiçekler alacak, kimileri kadınların ne kadar kutsal varlıklar olduğundan dem vuracak, kimileri de kadınlarını dövmeye ve öldürmeye devam edecek. Sonra da şimdilerin en moda deyimlerinden biriyle ‘hayat devam edecek’… Çünkü çekilecek bir acı varsa, onu çekmeyi en iyi biz kadınlar biliriz…
Bu haber en son değiştirildi 1 Mart 2016 13:09 13:09
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…