Polonya'daki kadın direnişine Türkiye'den selam...
Polonya'da kürtajın tamamen yasaklanmasına karşı mücadele eden kadınlar dün sokakları doldurdu.
Polonya’da kürtajın tamamen yasaklanmasına karşı dün 6 milyon kadın greve giderek sokakları doldurdu.
Bilindiği üzere geçtiğimiz Polonya’da kürtaj tamamen yasaklanmak, riskli gebelikler, doğumsal anomaliler ihtimalleri, ensest ilişki veya tecavüzler sonucunda oluşan gebelikler de dahil olmak üzere tamamen kaldırılmak isteniyor.
Bu yasal düzenlemeye karşı Polonyalı kadınlar, “Kara Pazartesi” adını verdikleri yürüyüşler kapsamında, başkent Varşova dahil birçok şehirde, siyah kıyafetleriyle sokağa çıktı. “Ağıt yakan” kadınlar, pankartlarıyla fotoğraflarını sosyal medyadan paylaştı.
Greve destek için bazı şirketler bugün ofislerini kapatırken, bazıları da kadın çalışanlarına eylemlere katılması için izin verdi.
Eylemciler, İzlanda’da 1975’te kadınlar tarafından gerçekleştirilen grevden ilham aldı.
Pazartesi günü yapılan eylemlerde hükümet binasının kapısını bloke eden bir grup eylemci kadın kapıya şu pankartı astı: “Misyoner değil, hekim istiyoruz.” Göstericiler ellerinde şu cümlenin yazılı olduğu posterleri de taşıyorlardı: “Hükümet gebeliğe benzemez, sonlandırılabilir.”
İKD’den Polonyalı kadınların mücadelesine selam…
ABC Gazetesi’nden Alev Doğan konu ile ilgili haberinde İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK üyesi Aysel Tekerek ile görüştü. Doğan’ın haberindeki ilgili bölüm şu şekilde:
“Türkiye’de de kadınlar için oldukça karanlık olan bu tabloya ve bu durumla nasıl mücadele edileceğine ilişkin, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi Avukat Aysel Tekerek’in görüşlerine başvurduk. Açıklamalarına, İKD olarak Polonya’daki kadınların direnişine destek verdiklerini belirten Tekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Biz Türkiyeli kadınlar ise sadece kürtaj konusunda değil kadınlığımızdan başlayarak siyasi iktidar tarafından, hakaretlere, yasaklamalara fiilen maruz kalıyoruz. Bu yasalarla da desteklenmiyor değil. Kürtajın hafta hesabı yapılarak değil kadının tüm bilimsel, ekonomik ve toplumsal şartlar altında vazgeçilmez bir hakkı olduğunu bizdeki yasa kabul etmiyor ve bu hakka sınırlama getiriyor. Ceninin yaşamı annenin yaşamının karşısına konularak bilimdışı kılıflar ile kadınlar esir alınıyor, Son olarak şunu ifade etmeliyiz ki kürtaj bir haktır ve nedeni sorgulanamaz, yasaklanamaz ve kadının bu hakkı tüm hastaneler tarafından sağlıklı ve ücretsiz bir hizmetle karşılanmalıdır. Kapitalist iktidarların gericilik makyajı bizlerce ikiyüzlü bu siyasi adımları örtememektedir. Dünya bir mezbahaneye çevrilirken yaşamdan dem vuranlar önce kadın ve çocukları öldürmektedirler. Bu tablo biz kadınların kabul edemeyeceği ve değiştirmek için mücadeleyi bir an bile bırakmayacağı bir tablodur.”