ABD medyası Venezuela'daki yiyecek krizini çarpıtıyor
Emperyalizm, medya yalanları aracılığı ile Venezuela'da yaşanan besin krizini çarpıtmaya çalışıyor.
Venezuela’da Hugo Chavez ile birlikte başlayan ve ölümünün ardından Nicolas Maduro’nun öncülüğünde, bütün emperyalist müdahalelere karşın devam eden Bolivarcı sürecin olumlu yönlerini hiç anlatmayan, tabiri caizse kulağının üzerine yatan Batı medyası, Venezuela’yla ilgili olumsuz bir detay yakaladığında, bu detayı bire bin katarak anlatmaktan geri durmuyor.
Emperyalizmin güdümündeki ana akım medyada son zamanlarda, Venezuela’yla ilgili temel olarak ülkede yaşanan açlık ya da yiyecek yetersizliği sürekli olarak işleniyor. Kimi zaman bu tema, bir hamburger fiyatı üzerinden okuyucuyla buluşuyor, kimi zaman ise daha kaba bir şekilde, “şeytani figürler” olan Chavez ve Maduro’nun kişiliklerinde karşımıza çıkıyor.
Gazete Manifesto olarak, emperyalist medyanın Venezuela hakkında insanları neredeyse aptal yerine koyacak şekilde şeytanlaştırma girişimlerine veya ülkemizde Venezuela’yı karalayarak Türkiye iç siyasetinde yer etmeye çalışan figürlere karşı sitemizde yer alan köşe yazıları ya da çeşitli istatistiklere dayanan haberler (*) aracılığı ile yanıt vermeye çalışıyoruz. Bu sefer de, 23 Şubat 2017 tarihinde TeleSUR’da yayınlanan bir analiz yazısının çevirisini okurlarımızla paylaşmak istiyoruz. (http://www.telesurtv.net/english/news/Blaming-Socialism-US-Media-Distorts-Venezuelas-Food-Crisis-20170223-0053.html)
Kuşkusuz, kapitalizmin yılmaz savunucusu olan emperyalist medyanın yalanlarıyla baş edebilmek ve halkımızı gerçeklerle buluşturabilmek Gazete Manifesto’nun bu mütevazi çabalarıyla gerçekleşebilecek denli kolay bir iş değil. Daha fazlasının yapılması gerektiği açık.
Bununla birlikte, Venezuela ya da Latin Amerika kıtasındaki sol iktidarlar, bu savaşın sadece bir cephesini oluşturmakta. Dolayısıyla yaptığımız çeviriyi bir de bu çerçevede değerlendirmekte fayda olacaktır.
ABD Medyası, Sosyalizmi Suçlayarak Venezuela’daki Yiyecek Krizini Çarpıtıyor
Veriler net: Venezuela’da besin krizi yaşanıyor, ancak ana akım ABD medyası bundan ötürü sürekli olarak sosyalist hükümeti suçlu tutuyor.
Şikayetçi tüketiciler, boş dükkan rafları, uzun süpermarket sıraları. Bunlar, ana akım ABD medyasının Venezuela’da süren yiyecek kriziyle ilgili sürekli olarak önümüze koydukları görüntüler.
Bu görüntüler genellikle sarkastik manşetlerle birlikte süsleniyor: Forbes’un, “Venezuela Mükemmel Kilo Verme Yöntemini Buldu” veya Cato Enstitütüsü’nün “Açlık Bitiyor, Ancak Sosyalist Venezuela’da Değil” gibi.
ABD medya kuruluşları, neredeyse her yeni gün, Venezuela’daki besin krizinden sosyalist hükümeti sorumlu tutan hikayeler yayınlıyor. Durum bugün de farklı değil.
Venezuela’daki üç üniversitenin yeni yayınladığı bir araştırma sonucuna, yiyecek yetersizliğinden ötürü, nüfusun neredeyse %75’i 2016 yılında ortalama 19 pound (yaklaşık 8.62 kg – ç.n.) kaybettiğini bildiriyor. “2016 Yaşam Koşulları Araştırması” başlıklı rapor, Venezualalı insanların yaklaşık %32.5’lik diliminin günde sadece bir ya da iki kez yemek yiyebildiğini ortaya koyuyor – geçtiğimiz yıl bu oran %11.3’tü.
Dahası, araştırmaya katılanların %93.3’lük dilimi, gelirlerinin yiyecek ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını belirtiyor.
Veriler net: Venezuela bir yiyecek krizi yaşıyor. Ancak ana akım ABD medyası, kasıtlı bir şekilde ekonomiye sabotaj gerçekleştiren ABD destekli sağcı muhalif güçleri suçlamaktansa, bu zamana kadar ülkenin yaşam standartlarını radikal bir şekilde iyileştiren sosyalist hükümeti suçluyor.
2000’lerin ilk yıllarından bu yana, Venezuela’daki sağcı muhalefetle ilişkili süpermarket sahipleri, yiyecek ürünlerini istifleyerek, daha yüksek fiyatlara satarak çok daha büyük karlar elde etmeyi hedefliyorlar. Ülkenin zengin sağcı elitlerinin sahip olduğu yiyecek ithalat şirketleri aynı zamanda ithalat verilerini, fiyat yükseltmek için manipüle ediyor.
2013 yılında eski Venezuela Merkez Bankası başkanı Edmee Betancourt, bu tarz hileli ithalat anlaşmalarından ötürü ülkenin 15 ila 20 milyar dolar arasında zarara uğradığını açıklamıştı.
Bununla da bitmiyor.
Geçtiğimiz yıl, Panama Belgeleri skandalıyla ilintili şekilde, 750’den fazla muhalefetin kontrolündeki offshore şirket, Venezuela’nın ithal ham besin ürünlerini devletten özel sektöre kaydırmakla suçlanmıştı. Bu şirketlerin birçoğu, ürünleri Kolombiya’daki özel şirketlere satıyor, satın alan şirketler de Kolombiya sınırına yakın olan Venezuelalılara tekrar satıyor.
Valencia şehrinde yaşan Francisco Luzon Al Jazeera’ya verdiği röportajda, “Kaçak ürün satışı büyük bir problem. İnsanlar, Venezuelalılar için olan ürünleri büyük miktarda satın alarak Kolombiya’da satışa çıkarıyor.” şeklinde konuşmuştu.
Reuters de 2014 yılında, sınır şehirlerinde yaşayan muhalefet üyelerinin Venezuela hükümetinin tedarik ettiği düşük maliyetli besin ürünlerinin Kolombiya’ya kâr amacıyla satıldığını itiraf etmişti.
Sonuç olarak, Venezuela’nın milyoner muhalefeti, ülkedeki besin krizinden oldukça iyi şekilde kar ederken, besin krizini ortadan kaldırmaya çalışan sosyalist hükümeti suçlamaya devam ediyor.
(*) Venezuela’da yasadışı ticaret yaparak hukuksuz bir şekilde kar elde etmeyi hedefleyen ABD destekli sağcı muhalefetin bir başka “vakasına” şu haberimizden de ulaşabilirsiniz:
http://gazetemanifesto.com/2016/12/11/venezueladaki-sosyalist-iktidardan-cocuklara-yilbasi-hediyesi/