Eski İstanbul Emniyet Müdürü mahkemede: FETÖ'cü olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorsunlar

'FETÖ' soruşturmasında tutuklanan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın mahkemede ifade verdi.

Eski İstanbul Emniyet Müdürü mahkemede: FETÖ'cü olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sorsunlar

‘FETÖ’ soruşturmasında tutuklanan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ifadesinde “Dört buçuk yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana çalıştım. FETÖ’cü olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorsunlar” dedi.

Gülen cemaatinin mülkiye yapılanmasına yönelik davada savunmasını tamamlayan Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, cemaat mensubu emniyet müdürlerinin 17 Aralık operasyonunu nasıl öne çektiklerini anlattı:

“17 Aralık öncesi idi, bir gün İçişleri Bakanı Muammer Güler aradı. ‘Rıza Sarraf denilen iş adamının korktuğunu, etrafında kılıksız şahıslar gördüğünü ve hayati tehlike derecesinde korktuğunu’ söyleyerek, bu durumu araştırmamı istedi. Ben de İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş’a söyledim. O da ekipleriyle Sarraf’ın gittiği yerlerde çevresinde şüpheli şahıslar var mı diye araştırma yaptı. Meğer Mali Şube Rıza Sarraf’ı günlerce takip ediyor ve operasyona hazırlık yapıyorlardı. İstihbarat Şubesindeki polisleri görünce düşman görmüş gibi olmuşlar.” dedi.

“Her şeyi göze aldık”

Hüseyin Çapkın, 17 Aralık operasyonu sırasında eski İçişleri Bakanı Güler’in tekrar kendisini aradığını, sorulan soruları söz konusu iki şube müdürlerine yönelterek Güler’e cevaplar verdiğini belirterek, şöyle devam etti:

“İkisine ‘bu durum sizi yakacak’ dediğimde, Nazmi Ardıç, ‘Her şeyi göze aldık’ dedi. Saygılı da başını salladı. Her şeyi göze alarak, amirlerinden habersiz savcılarla birlikte dar bir kadro ile bunu yaptıkları ortaya çıktı. Tarihte ilk kez poliste bir paralel bir yapılanmayla yüz yüze geldiğimizi anladık. Daha sonra tüm Türkiye’de karşılaştık.”

Saygılı ve Ardıç’ın birbirinden haberinin olmadığını belirterek yalanlarını sıraladığını anlatan Çapkın, “Güya iki şube müdürünün orada birbirlerinden haberi oluyor. Bu büyüklükte, bakanları da ilgilendiren olaya bir ‘darbe teşebbüsü’ denmesin diye böyle yolsuzluk gibi bir yalan uydurdular. İkisi birbirinden haberinin olmadığını söyleyip olaya ‘yolsuzluk’ denilsin diye olayı küçültmeye çalışıyorlardı.” iddiasında bulundu.

“Sırtımdan bıçaklandım”

Eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç’ın tutuklandıktan sonra kendi ismini ifadelerde geçirdiğini savunan Çapkın, şöyle devam etti:

“Benim, operasyondan sonra ‘Sırtımdan bıçaklandım’ şeklindeki açıklamam gazetelere manşet olunca Nazmi Ardıç, ‘Sen öyle yaparsan al sana, biz batmışız, seni de yakarız’ diyerek tutuklandıktan sonra ifadeler verdiler. Tam bir FETÖ taktiği. Mehmet Yeşilkaya, bunların görevden alınması gerektiğini bana söylemedi. ‘Bunlar, bir şeyler yapacaklar, hemen görevden al’ deseydi, görevden alırdım. Niye almayayım ki… Ha almazsam o zaman bana FETÖ’cü desinler. Benden kimsenin tayin edilmesini istemediler. Dört operasyonu aynı torbaya koyarak 17 Aralık operasyonunu gerçekleştirdiler. Şimdiye kadar hiç böyle bir şey olmamış, emniyet müdürlerine, emniyet müdürüne bilgi verilmemiştir. Kendilerine sorduğunuzda, ‘mevzuat böyle, savcı böyle talimat verdi’ diyorlar. Çünkü kendilerinden olmadığımızı biliyorlar.”

“Muammer Güler’in çocukları ellerimde büyüdü”

Çapkın, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’i daha önceden tanıdığını savunarak, “Geldiğimiz noktada bakıyorum kripto bir örgüt çıkıyor karşımıza. Ben İçişleri Bakanı Muammer Güler’i eskiden tanırım. Çocukları ellerimde büyüdü. Bunların yanlış bir işini görsem çağırır tokatlardım, bu kadar yakınım. Bunu biliyorlar. Şimdi bunları dinledikleri için operasyonu bana söylerler mi? Bunlar hiç klasik polis gibi değiller. Tayinle yatıp kalkıyorlar.” diye konuştu.

“Nazmi Ardıç denen FETÖ’cü polis müdürünün 17 Aralık’tan sonra arkadaşlarından öğrendiği kadarıyla daha polis kolejinde iken sınıf imamı olduğunu öğrendiğini” anlatan Çapkın, “Örgütün her türlü takiyesini, stratejisini bilen, çekirdekten yetişme biri olarak televizyonlarına çıkıyor. Her şeyi benimle paylaşmışlar gibi açıklama yapıyorlardı. Ben gazetelere ‘Sırtımdan bıçaklandım’ diye açıklama yapınca Ardıç da sanki kahvehane arkadaşıymışım gibi konuşarak, sanki benimle her şeyi paylaşmış gibi algı yarattı.” dedi.

Yalan ifadelerle tutuklandığını öne süren Çapkın, Mehmet Yeşilkaya’nın, eski Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yakup Saygılı ile Nazmi Ardıç’ı değiştirmesini istediği halde buna izin vermemekle suçlandığını, bunun doğru olmadığını savundu.

“Bakanlık tahmin etmedi”

İçişleri Bakanlığı’nın farklı haber alma imkanlarına rağmen bu kripto ‘FETÖ’cüleri tahmin etmediğini anlatan Çapkın, buna rağmen kendisinin bunları bilememekle ve ‘FETÖ’ üyesi terörist olmakla suçlandığını öne sürdü.

Tutuklu sanık Hüseyin Çapkın, cemaatçi polislerin birçok kişinin telefonlarını izinsiz dinlediğinin belli olduğunu, hatta istihbarat Şubesinin bile telefonlarının dinlendiğini kaydetti.

Yakup Saygılı ve Nazmi Ardıç’ın yumuşak ve sıcak cümlelerle kendisinden bahsettiğini dile getiren Çapkın, “Bu şekilde benden sanki ahbabı, kankası gibi bahsetmesi de tam bir FETÖ taktiği. Benim ‘Sırtımdan bıçakladılar’ manşeti bunlara itibar kaybettirdi, bu nedenle yumuşak cümlelerle çok yakınmışız gibi cümleler kurarak manşetin öcünü aldılar.” şeklinde konuştu.

“Şimdilik amaçlarına ulaştılar”

Kendisini 19 Aralık’ta Ardıç’ın aradığını ifade eden Çapkın, karşıdaki kişi “Ben Nazmi” der demez ağzına gelen her şeyi söylediğini, bunun üzerine de Ardıç’ın “Görüşürüz” deyip telefonu kapattığını aktardı.

Çapkın, Mahkeme Başkanının araya girerek “Nazmi Ardıç sizin daha önce görev yaptığınız İzmir’den mi geldi?” sorusuna, İstanbul’a tayin olduktan sonra İzmir’de de beraber çalıştıkları Şube Müdürü Mehmet Likoğlu’nun ısrarı üzerine Ardıç’ı İstanbul’a getirdiklerini söyledi.

“Bunların sadakatleri bize değil, biz getirmişiz ama sadakatlerinin örgüte olduklarını görüyorsunuz.” diyen Çapkın, “Şimdilik amaçlarına ulaştılar, bizi tutuklattılar.” dedi.

“Başbakanın ameliyata girdiği gün dinleme kararlarını getirdiler”

MİT krizine de değinen Çapkın, savunmasına şöyle devam etti:

“O günlerde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ikinci ameliyatına girdiği gün, İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ve Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün yanıma geldiler, ellerinde bir mahkeme kararı vardı, bu MİT krizi olayı… Kararda Hakan Fidan’n da aralarında bulunduğu üst düzey MİT yöneticilerin dinlenmesi istemi vardı. Ben bu kararı görünce çıldırdım. ‘Emniyetle MİT’i birbirine mi düşüreceksiniz, siz kimsiniz ulan?’ dile bağırmaya başladım. Her ikisini de kovdum ve ‘Doğru o savcıya gidiyorsunuz ve o kararı kaldırıyorsunuz’ dedim.”

Çapkın, aynı gün “çok önemli” diyerek Erdoğan’dan randevu talep ettiğini belirterek, bir süre sonra Üsküdar Ekipler Amirliği’ne çağrıldığını söyledi.

“Erdoğan ‘Bunları alın Ankara’ya verin’ dedi”

Buraya gittiklerinde bir komiserin kendisine eşlik ettiğini ve Kısıklı’ya gittiklerini dile getiren Çapkın, şunları anlattı:

“Kısıklı’ya geçtik salona alındım ve bir süre sonra Başbakan geldi, konuyu arz ettim, dinleme kararını kendisine arz ettim.. O da ‘İdris’e (İdris Naim Şahin) söyleyin, bunları alın Ankara’ya verin’ dedi. Üçü dediği Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan ve Yurt Atayün’dü. Bu kişilerden ilk önce Yılmazer görevden alındı, Başbakanımız ‘İstanbul’da kalsın ama istihbarat görevinden alınsın’ dedi ve istihbarat görevinden alındı. O zaman daha siyaset, bu FETÖ’cülerle sert mücadele içinde değildi, zannediyorum o yüzden Ankara’ya almak istedi. Demirhan, Ankara’da İstihbarat Başkan Yardımcılığı’na getirildi.

Sanık Çapkın, 17 Aralık’a kadar cemaatin ne tür bir çılgınlık yapacağını kimsenin bilmesinin mümkün olmadığını savunarak, “Bundan sonra bile çılgınlık sınırı tahmin edilemedi ki 15 Temmuz yaşandı. İki sene önce bunları neden tahmin edemedin, göremedin diye suçlanmak hayatın olağan akışına aykırıdır.” diye konuştu.

“Beni Erdoğan’a sorun”

‘FETÖ’cü olmadığını belirten Çapkın, “Dört buçuk yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana çalıştım. FETÖ’cü olup olmadığımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorsunlar. Eğer FETÖ’cü derse savunma yapmayı bırakacağım. 1984 yılından beri beni kim hangi göreve getirmiş bellidir. Şükür hepsi yaşıyor. Tanık olarak dinlenebilirler” dedi.

Çapkın, savunmasını sonunda tahliyesini ve beraatini istedi. Duruşma yarına ertelendi.