AKP'nin KHK yalanlarını ortaya döküyoruz: İşte 7 soruda taşeron gerçeği!
696 sayılı KHK ile gelen “kadrolar” ve akıllardaki sorular
696 sayılı KHK ile gelen “kadrolar” ve akıllardaki sorular
Evrim Şenöz – Hukuk Defterleri Yayın Kurulu üyesi
Öncelikle şunu belirtmekte yarar var. Bu KHK’yı bir okuyuşta bitirmek imkânsız. Defalarca okunması gerekiyor. Keza her gün bu KHK’ya dair yeni bir haberin çıkması normal çünkü her okumada içinde daha göremediğiniz birçok düzenlemenin olduğunu fark ediyorsunuz. KHK’nın içinde yok yok… 696 sayılı KHK, tek tip elbiseden Vakıflar Bankası’nın Hazine’ye devredilmesine deprem tehlikesi sebebiyle Gemlik ilinin taşınmasından Türk Silahlı Kuvvetler Kanununa kadar toplam 137 maddeden oluşuyor.
Aslında uzun zamandır taşeron işçilerinin kadroya alınacağı müjdeleri veriliyordu. Hükümet yetkililerinin açıklamalarına göre, artık kadrosuz taşeron kalmayacaktı. Birkaç hafta önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun yanında 657 sayılı Devlet Memurları Kanuna göre 4/c’li çalışan geçici personelin de 4/b yani sözleşmeli personel kadrosuna geçirileceğini belirtmişti. Ve iktidar Meclis’te tartışılmasına izin vermeden bu hususlara ilişkin düzenlemeleri, 137 maddeden oluşan bu KHK’nın birkaç maddesinde yer vererek getirmiş oldu. Meclis’te tartışılmadan, KHK ile hükümlerin gelmesinin nedenleri ise düzenlemelerin içeriğinde saklı.
1.Hangi kamu kurum ve kuruluşlardaki taşeron işçileri kapsıyor?
KHK’nın 127. maddesi uyarınca 375 sayılı KHK’ya eklenecek geçici madde 23 hükmünde, merkezi yönetimdeki kamu kurumu ve kuruluşlarına ilişkin 5018 sayılı Kanun esas alındı. Bu Kanuna ekli 1, 2, 3 ve 4 sayılı cetvellerde yer alan merkezi kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, ayrıca bu 4 cetvelde de yer almayan bazı özel bütçeli kuruluşlar KHK’ye eklenen (1) sayılı liste ile kapsama alındı. Bu eklenen liste ile aralarında Atatürk Orman Çiftliği, Milli Piyango ve Kalkınma Ajanslarının da yer aldığı 11 farklı özel bütçeli kuruluşta çalışan taşeron işçiler de kapsama girdi. Yine söz konusu KHK ile kapatılan Şeker Kurumunda çalışan taşeron işçiler de kapsama alındı. Ayrıca KHK’nin 127. maddesine göre, kamu-özel ortaklığı çerçevesinde kurulan şehir hastaneleri kısmen kapsama alındı.
Aynı maddede geçici madde 24 olarak düzenlenen hükümde ise, yerel yönetimlere dair kapsam belirlendi. Buna göre, il özel idareleri ve belediyeler ile bağlı kuruluşlarında ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerinde, birlikte veya ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarına ait şirketlerde çalışan taşeron işçiler, talep edilen diğer şartları da karşılıyorlarsa ilgili kurum ya da kuruluşa başvurabilecekler.
Görüldüğü gibi kapsama tüm taşeronlar alınmadı. Örneğin; TRT, Anadolu Ajansı ve Ziraat Bankası’nın da yer aldığı 26 farklı özel bütçeli kuruluş ve dolayısıyla bu kuruluşlardaki taşeronlarda çalışan işçiler dışarıda kaldı. Öte yandan kamu iktisadi teşekküllerinin (KİT) hiçbiri kapsama alınmadı. Böylece 26 farklı KİT’te çalışan 50 binin üzerinde taşeron işçi kapsam dışı kaldı. Dolayısıyla “kamuda taşeron bitecek, kadrosuz işçiler kalmayacak” vaatleri sözde kalmakta, birçok taşeron işçisi bu düzenlemeden yararlanamamaktadır.
2.“Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım” sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından çalıştırılma ne demek?
696 sayılı KHK’ya göre kapsama alınan kamu kurum kuruluşlarında sadece personel çalıştırılmasına ilişkin hizmet alım sözleşmesi ile çalıştırılan taşeron işçiler kadro hakkından faydalanabilecek. Peki hangi sözleşmeler personel çalıştırılmasına ilişkin hizmet alım sözleşmesi olarak kabul ediliyor?
KHK’nın 83. maddesi ve 127. maddesine göre; ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği, bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı, yaklaşık maliyetinin en az yüzde 70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu, yıl boyunca devam eden ve niteliği gereği süreklilik arz eden işlere ilişkin hizmet alımları personel çalıştırılmasına ilişkin hizmet alım sözleşmesi olarak kabul edilecektir.
Yani ihale “hizmet alımı” ihalesi olsa bile ihaledeki personel gideri yüzde 70’in altında ise, ya da ihale; danışmanlık, mal alımı veya yapım işi (anahtar teslim iş) ihalesi ise, taşeron işçiler bu kapsamdan yararlanamayacaklar. Bunun istisnası mahalli idare veya şirketlerinin bütçelerinden yapılan, yıl boyunca devam eden, niteliği gereği süreklilik arz eden ve haftalık çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı park ve bahçe bakım ve onarımı ile çöp toplama, cadde, sokak, meydan ve benzerlerinin temizlik işlerine ilişkin alımlar personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımıdır. Bunlar da yaklaşık “maliyetinin en az yüzde 70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden olma” koşulu aranmayacaktır.
Bununla birlikte söz konusu kadroya geçişlere ilişkin yayınlanan Tebliğin “Hizmet alımı sözleşmesi açısından kapsamın belirlenmesi” başlıklı 4. maddesinde KHK’nin ilgili düzenlemeleri tekrarlandıktan sonra, “Örneğin, bir hizmet alımında malzemeli yemek ve temizlik işinin birlikte ihale edilmesi durumunda, malzemeli yemek ve temizlik işleri birinci fıkradaki kriterler bakımından ayrı ayrı değerlendirilir” denildi. Bu durumda, ihaledeki toplam yaklaşık maliyetin yüzde 70’inden fazlasını işçilik giderleri oluştursa bile bu ihale kapsamda sayılmayacak. Malzemeli yemek işi için ve temizlik işi için ayrı ayrı değerlendirmeye gidilecek. Örneğin malzemeli yemek işinde işçilik maliyeti yüzde 70’in altına düşüyor ancak temizlik işinde işçilik maliyeti yüzde 70’in üzerine çıkıyorsa, yemek işindeki taşeron işçiler kapsam dışında, temizlikteki taşeron işçiler kapsam içinde olacaktır.
3.İşçilerden başvuru için neler talep ediliyor?
Yukarıda belirtilen sınırlamalar yanında işçilere de birçok koşul getirildi.
İlk olarak, taşeron işçilerin, sürekli işçi kadroları olan 4/d kadrosuna başvurabilmesi için o kamu kurum ve kuruluşlarda 4 Aralık 2017 tarihi itibariyle fiilen taşeron olarak çalışıyor olmaları gerekiyor.
Taşeron işçilerden, eğitim düzeyi hariç memur olabilmenin neredeyse tüm koşulları isteniyor. Buna göre işçilerin Türk vatandaşı olmaları, kamu haklarından mahrum bulunmamaları, TCK m. 53 hükmünde belirtilen süreler geçmiş olsa ve kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile 657 sayılı Kanunun m. 48/A (5)’teki suçları işlememiş olmaları, askerliğe ilişkin koşulları yerine getirmeleri, görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalıklarının olmaması, haklarında güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olması ve herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmaları gerekiyor.
Bununla da bitmiyor. Eğer işçi bu koşulları sağlar ve güvenlik soruşturmasını da geçerse, taşeron olarak çalıştırılırken kazandığı hakları için açtığı davalar ve icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunması bekleniyor. Ayrıca en son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmesi isteniyor.
Açıkça iktidar, taşeron işçilere devlette işçi kadrosunda çalışmak istiyorsan, işverenin ödemediği ve bu yüzden alamadığı, emeğiyle kazanmış olduğu haklardan vazgeçmesi isteniyor. Böylece işveren de kamu kurum kuruluşları da birlikte sorumlu oldukları borçlardan kurtulmuş olacaklar.
Ayrıca kadroya giriş için bir de sınav yapılacak ancak sınavın içeriği ve usulü her bir kamu idaresinin kendisine bırakıldı. Özellikle her kurumun kendi istediği biçimde sınav yapacak olmasının “kadrolaşma”ya, üye olunan sendikaya göre adam kayırmaya sebep olacağını öngörmek hiç de zor değil. Bununla birlikte kadroya geçişler için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı formlarda işçilerin kardeşleri dahil ailesine ilişki tüm bilgileri isteniyor. Kamuda işçi olarak çalışmak için kardeşler dahil tüm ailenin bilgilerinin isteniyor olması ise fişleme olarak pekâlâ kabul edilebilir.
4.Kadroya geçen işçilerin ücretleri ne olacak?
Eğer işçiler tüm bu koşulları sağlıyorlarsa, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (d) fıkrasında tanımlanan ve 4857 sayılı İş Kanuna tabii olan kadrolu işçi olmuş olacaklar. Ancak bu kadroya girdiklerinde, diğer 4/d’li işçilerle hak ve ücretlerde eşitlik sağlanacak mı belli değil. Daha doğrusu, en ince ayrıntısına kadar koşulları sıralayan KHK’da buna dair bir hüküm bulunmuyor. Keza Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, taşeronların mevcut maaşıyla kadroya geçeceğini sadece kadroya geçme olanağını kullananların ayrıca 52 günlük bir ilave tediye ücreti olacağını açıkladı.
Kadroya geçirilen taşeron işçilerin ücretlerinin nasıl belirleneceğine ilişkin ise iki ayrı düzenleme yapılmış, söz konusu düzenlemelerin birçok sorunu da beraberinde getireceği aşikâr. Bu iki ayrı hükümde taşeron şirketin işkolu ile işçinin kadrosuna geçirildiği idarenin işkolunun farklı ve aynı olmasına göre ayrım yapılmış. Ancak sonuç olarak her iki grup işçinin ücretleri ve mali/sosyal hakları, KHK kapsamında yer alan kamu kurum ve kuruluşlarında taşeronlarda yapılmış olan toplu iş sözleşmeleri arasında süresi en son bitecek toplu iş sözleşmesinde belirlenenden fazla olmayacak.
5. Başvuru sürecinin zamanı nedir?
İlgili Tebliğin “Sürekli işçi kadrosuna geçirilme süreci” başlıklı 6. maddesinde ise bir takvim yayınlandı. Ancak bu takvime göre, başvuruların 2 Ocak 2018-11 Ocak 2018 tarihleri arasında tamamlanması zorunlu tutulurken, geçiş sürecine ilişkin diğer işlemler için tavsiye niteliğinde tarihlere yer verildi. Yine bu takvime göre hak sahiplerinin topluca işçi kadrosuna geçirilmesi için son gün (1 Nisan 2018 günü pazara denk geldiği için) 2 Nisan 2018 olarak belirlendi. İdareler, başvuru tarihi ve son geçiş tarihine uymak zorunda olacak, ancak kendi çalışma periyodunu ister yayınlanan takvime göre ister kendi isteğine göre belirleyebilecek.
6.Peki kadrolara başvurmayan işçiler ne olacak?
Kapsama girmeyen idare veya ihale türlerinde çalıştırılan işçiler, taşeronda çalışmaya devam edecekler. Ancak kapsam içinde olan işçilerden başvuru yapmayanların ya da başvuru yaptığı halde koşulları sağlamadığı için geçişi yapılmayan işçilerin durumu ile ilgili bir düzenlemeye ne KHK da ne de tebliğde yer verildi. Bu işçilerin, ihalelerin fesholması ile birlikte işsiz kalması kuvvetle muhtemel.
7.Geçici personelden sürekli personele geçiş ne demek?
KHK’nın 17. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (C) bendi yürürlükten kaldırıldı ve bu kapsamda istihdam edilen personelin, bundan sonra bu fıkranın (B) bendi kapsamında sözleşmeli personel olarak istihdam edileceği hükme bağlandı.
Özelleştirme uygulamaları çerçevesinde Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilen ve 4046 sayılı Kanunun 22nci maddesine göre nakil hakkı bulunmayan personelin atama teklifleri sözleşmeli personel (4/B) pozisyonlarına gerçekleştirilecektir. Yine bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Dairesi’nin ve Maliye Bakanlığı’nın görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan geçici personel, artık sözleşmeli personel statüsünde olacak. KHK ile getirilen hükme göre, böylece söz konusu geçici personel, sözleşmeli personele tanınan istihdam hakkından yararlanabilecek.
04/12/2017 tarihi itibarıyla geçici personel (02/01/2018) itibaren 90 gün içerisinde kurumlarınca sözleşmeli personel pozisyonlarına atanacak ve geçiş işlemlerinde herhangi bir başvuru alınmayacak ve sınav yapılmayacak.
Bu noktada kısaca eski bir tartışmayı hatırlatmakta yarar var: Neden memur değil de sözleşmeli personel?
657 sayılı Devlet Memurları Kanuna göre 4/c statüsü olan geçici personel, bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmetlerde belli bir vasfı gerektirmeyen, daha çok bedensel çalışmalara ağırlık veren, başlangıç ve bitişi olan süreli çalışmalar yapan personelin statüsüne ilişkindi. Bu işler, kamu hizmetlerinin asli ve sürekli görevlerinden sayılmazdı.
Yine aynı Kanunun 4/b statüsü olan sözleşmeli personel statüsü ise, özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç̧ gösteren geçici işler için Kanunda öngörülmüştü. Örneğin, alanında uzman bir kişinin belirli bir proje için çalıştırılması gibi. Ancak söz konusu statü Kanunda belirtilen amaca asla uygun kullanılmamıştır. Sözleşmeli personel uygulamasının yaygınlaşmasındaki temel neden 1980 sonrasında uygulana gelen ekonomik politikalardı. 1980 darbesiyle başlayan süreçte memurlara sağlanan iş güvencesinin iyi olması, KİT’lerin zarar etmesi gibi konular gündeme gelmiş̧ bunun uzantısında istihdam politikalarında değişikliğe gidilmiştir.
Özelleştirme olgusunun da gündeme gelmesiyle özellikle KİT’lerde daha yüksek ücretle daha güvencesiz bir memur türü oluşturulmak istenmişti. Çünkü bu statüde çalışanlar ne memur güvencesinden yararlanabiliyorlardı ne de işçi haklarından faydalanabiliyorlardı. Örneğin, memurlara göre bu kişilerin sözleşmeleri belirli sürelerle yenilenmektedir ve yapılan düzenlemelerle idarenin bu kişileri işten çıkarmaları memurlara göre çok daha kolaylaştırılmıştır.
Bu statü zamanla kamu hizmetlerinde sürekli ve asli işleri yapan ancak memur olmayan ve süreli sözleşmelerle çalışan bir kamu çalışanı statüsü yarattı. Keza Danıştay da birçok kez bu durumu tespit ederek, sözleşmeli personel olarak çalışanların aslında memurların işlerini yaptıkları bu sebeple de memurların haklarından faydalanmaları gerektiği konusunda kararlar vermiş ve vermeye devam etmektedir.
Dolayısıyla, 4/c’den, 4/b’ye geçiş olumlu bir gelişme gibi gözükse de aslında, bu statülerde çalışanların ne memurların ne de işçilerin güvencelerine tam anlamıyla sahip olmaları, onların güvencesiz bir şekilde çalışmaya devam etmelerine sebep olacaktır.