AKP'yi SBKP'ye benzeten Katırcıoğlu ısrarcı: HDP'nin sosyalist olmasını isteyenler 'hah yakaladık' dedi

Erol Katırcıoğlu, eleştirileri "HDP'nin sosyalist olmasını isteyenler 'hah yakaladık' dedi" diyerek yanıtladı. Katırcıoğlu ayrıca, "Cevabım, bence günümüzün sol ve sosyalist anlayışlarına tam da uyan bir cevap olmuştur" dedi.

AKP'yi SBKP'ye benzeten Katırcıoğlu ısrarcı: HDP'nin sosyalist olmasını isteyenler 'hah yakaladık' dedi

HDP’nin liberal isimlerinden İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğl, AKPi’yi Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne benzetmesi sonrası kendisini eleştirenlere yanıt verdi

Erol Katırcıoğlu, eleştirileri “HDP’nin sosyalist olmasını isteyenler ‘hah yakaladık’ dedi” diyerek yanıtladı. Katırcıoğlu ayrıca, “Cevabım, bence günümüzün sol ve sosyalist anlayışlarına tam da uyan bir cevap olmuştur” dedi.

Katırcıoğlu,“Ben sol siyasetten gelen bir insan olarak sizleri şöyle görüyorum: Sizler bu ülkede bir tür Sovyetler Birliği kurmaya çalışıyorsunuz gibi geliyor bana yani -gerçekten tuhaf ama- sizler Bolşevik’siniz, bizler de Menşevik gibi kendimi hissediyorum burada. Bolşevikler de Duma’da çoğunluktaydı ve onların istediği oldu, onların isteği üzerinden sistem belirlendi ve sistem özü itibarıyla devletçiydi. Yani bir “gros plan” vardı, her şeyi planlıyordu. Kimin ne giyeceğine, kimin ne yiyeceğine neredeyse karar veriyordu. Süreyya Bey, siz de duyun, Adalet ve Kalkınma Partisini bir tür Sovyetler Birliği, Sovyetler Birliği Komünist Partisine benzettiğimi söylüyorum.” ifadeleriyle tepki toplamıştı.

‘HDP’NİN SOSYALİST OLMASI İÇİN GAYRET İÇİNDE OLAN ÇEVRELER…’

Katırcıoğlu bugün Yeni Yaşam gazetesinde yayınlanan, “Bu bir cevaptır” başlıklı yazısına “Dün Meclis Plan-Bütçe Komisyonu toplantısında yaptığım bir konuşmada AKP’yi Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne benzetmem çeşitli çevrelerde ilgi uyandırmış.” ifadeleriyle başlarken, “Bu benzetmem üzerine, sosyal medyada, HDP’yi “sosyalist” olarak görmeyen ama sosyalist olması için gayret içinde olan çevreler bir çeşit “Hah yakaladık!” dercesine mutlu olmuşa benziyorlar. “Gördünüz mü Erol Katırcıoğlu denen bir unsur-bu ifade hiç tanışmadığım adı Candan Badem olan ve anladığım kadarıyla KHK’lı bir öğretim üyesine ait- sosyalizm karşıtı, üstelik de bir zamanlar KİT’leri bedava satalım demiş, hatta AKP’yi TİP’e benzetmiş, bu unsur ve gibileri HDP’de ne arıyorlar?” diye bağırmaya başlamışlar.” cümlelerine yer verdi.

2010 Anayasa referandumunda ‘Yetmez Ama Evet’ savunuculuğu yapan Erol Katırcıoğlu, o yıllarda katıldığı bir televizyon programında AKP’yi o günün Türkiye İşçi Partisi’ne benzetmişti. ‘Yetmez Ama Evet’ panellerinde boy gösteren Katırcıoğlu, referandum sürecinde SHP’den ayrılarak kurulan Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla konuşmalar yapıyordu.

Katırcıoğlu, yazısına şöyle devam etti:

“Eğer kısaca özetlemek gerekirse bu yeni sistem “tek bir kişinin” ülkedeki siyaseti parlamentodan kaçırıp 16 bakanı ve kendisine bağlı yüzde yüz tekelleşmiş bir medyayla ülkeyi yönettiği bir sistemdir. Bu nedenle de parlamento ve komisyonlar-bunları lav etmenin maliyetinin yüksekliği nedeniyle şimdilik durmakla beraber- herhangi bir biçimde siyasete konu değiller.

Vekiller yürütmenin yaptıklarına ilişkin eleştirilerde bulunuyorlar ama yürütmenin olmadığı mekanlarda bunu yapıyorlar.

Eğer siyaset birbirini “ikna” etmekle ilgili bir etkileşim ima ediyorsa, burada böyle bir etkileşime neredeyse hiç imkan yok.

Bugüne dek geçen sürede önümüze, yürütmenin torba yasaları geldi. Gelen yasa önerilerinde 5-6 aydır bütün bir muhalefet olarak tek bir cümle dahi değiştiremedik.

Karşımızdakiler, AKP ve MHP vekilleri, anlaşılan aldıkları talimatlar nedeniyle ne bizi dinliyorlar ne de bizi anlıyorlar. Sistem baştaki liderin etrafında, yavaş yavaş totaliter bir tarafa doğru evrilmekte. Bu duruma ister devrim deyin ister karşı devrim deyin ama mutlaka özellikle bizler gibi özgürlük ve barış talebinde bulunan insanlar açısından ciddi bir durum olduğu çok açık.”

‘GERİNİZ LAF-I GÜZAF’

AKP’yi Sovyetler Birliği’ne benzeten Katırcıoğlu, iddialarını sürdürerek, kurduğu ‘benzetme’yi şöyle açıklamaya çalıştı.

“Gelelim benzetmeye. Dediğim gibi bu arkadaşlarla böylesine bir ortamda Sovyetler Birliği’ndeki Bolşevikler (çoğunluktakiler) ve Menşevikler (azınlıktakiler) tartışmasına girmeyi doğru bulmuyorum. Ama iktidara gelenlerin ülkeyi yöneltmekte oldukları gidişin tümüyle “devletçi” ve “otoriter” bir yol olduğunu söylüyorum. Oysa benim, o konuşmada da belirttiğim gibi, tasarıyı komisyona getiren vekilin, “Devletin çıkarları söz konusu olduğu zaman herkes ona uymak zorundadır” şeklindeki sözlerine bir cevap olarak, “Sovyetler Birliği’nde de böyleydi esasında; evet, öyleydi. Fakat arkadaşlar, bu tuhaf gelmiyor mu size? Devlet ve millet tek bir bütün değildir ki; farklılıkları vardır, farklı kurumları vardır ve demokrasiler esasında bu farklılıkları bir tür ortak akla getirmeye çalışan mekanizmaları ima eder” cevabım, bence günümüzün sol ve sosyalist anlayışlarına tam da uyan bir cevap olmuştur.

Tabii ki anlayana… Dediğim gibi, sosyal medyada konuya “mal bulmuş magribi” gibi sarılan, kendi mahfillerinden hiç tanımadığı bir kişi için “unsur” deme terbiyesizliğinde bulunanlara sözümüz yok. Biz işimizi yapıyoruz. İşimiz de başta Kürtler olmak üzere bu toplumun bütün ezilenlerin taleplerini yükseltmek ve bu ülkenin daha özgürlükçü ve demokratik bir ülke olmasına çalışmak. Geriniz “laf-ı güzaf”…”