Bir ülke düşünün ki seçim kararı alındığında iktidar partisi üyeleri dahil ülkenin büyük bir çoğunluğu “Şimdiki plan ne acaba?” diye soruyor.
Bir ülke düşünün ki, ana muhalefet partisi ile muhalefet partileri arasında bir gün solcu aday bir gün sağcı aday görüşmeleri, önerileri yapılıyor “Gelene ağam gidene paşam” muamelesi çekiliyor.
Bir ülke düşünün ki, ülke korsan seçime götürülürken, iktidar partisi dahil olmak üzere ortalık ‘demokrasi’ nakaratı çığıranlardan geçilmiyor. Korsan seçim önce kabule, hemencecik kabul rızaya, rıza ise hemencecik korsanın da korsanını çıkarma yarışına dönüşüyor.
Ve bir ülke düşünün ki, seçimde yarışın başladığı yer, birini seçtirmemek ile birinin önünü açmak arasında yaşanıyor. Sonrası ne konuşuluyor ne de konuşturuluyor.
Biz komünistler, bu tabloya baktığımızda, ne elimizi oğuşturup hareketlenen ortalığın “tadını çıkarıyor” ne de “bari bu sefer, hadi son sefer, şimdi bu sefer” değirmenine su taşıyoruz.
Daha geriye de alabilirsiniz ama son bir haftada yaşananlara baktığımızda her şeyden önce bir üzüntü duyuyoruz.
Yurtseveriz, ülkemizin haline üzülüyoruz. Anti-emperyalistiz, bu seçimde en çok Amerikancılığın yarıştırılacağından eminiz. Gericiliğe karşıyız, gericilerden, faşistlerden bir kahraman yaratılmasına da öyle… Emekten yanayız, onun iktidarı için savaşıyoruz. Bu haliyle zaten felakete sürüklenmiş ülkemizin, felaketin bu defa yayıcısı olacağını bu düzen içi seferberlikten de anlamak mümkün olsa gerek…
Ama ve elbet sadece üzülmüyoruz…
Kızıyoruz da..
Sol ve sosyalist bir odağı hala ve henüz güçlü bir şekilde yaratamadığımız, sosyalist solun gücünü hak ettiği yere henüz taşıyamadığımız için başta kendimize kızıyoruz.
Normal dönemlerde sosyalist olup, “siyaset günleri gelip çattığında” sosyalizmsiz siyaseti kavga olarak pazarlayanlara, sosyalist siyasetin ilkelerini yamalara ve hep denenmiş taktiklere heba edenlere, siyasette kazanmak ile kaybetmek arasındaki mesafeyi hep kaybetmemek üzerine kurup, kazanma ufkunu hiç taşımayanlara, düzene fiske vurmak ile onu yere sermek arasında hep yapabildiğini tercih edip bir müddet sonra şamar oğlanına dönenlere kızıyoruz. Solu güçsüzleştirenlere kızıyoruz.
Ve sosyalist siyaset herkes emin olsun ki bu korsan seçim koşullarında güçlenmeyecek, var olandan daha güçlü hale gelmek için önce bu tezgahı zayıflatması, sorgulatması gerekecektir. Bağımsız ve sosyalist bir odağın yaratılamadığı koşullarda vicdanı ile cüzdanı arasında kalan savcılar misali olmaya gerek yoktur, ya da tezgahın teşhir edilmesi ile bağlantılı olarak oy tercihini oy kullanmama yönünde tutanları AKP ile korkutmanın hiç yeri değildir. AKP’yi korkutmak ise ufkunu iki tura sıkıştıranlarla değil, “Bunun 3. turu da var” diyenlerle olacaktır…
Evet bu işin bir de 3 turu var. İlk turlara hiç benzemeyen bir tur bu. Hilesiz, sandıksız ve gerçek bir seçim, gerçek bir kavga.
Düzenin krizini ötelediği, emekçilere daha yüklü bir Faturanın ödetmeye çalışılacağı, başkanın iki dudağı arasında kalan bir ülkenin bağımsızlığı kurtuluşu kavgası…
Şimdi, iş, bu tura daha sıkı hazırlanmakta…
Sosyalist seçeneği biricik kılmakta…
Bu haber en son değiştirildi 27 Haziran 2018 11:47 11:47
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…