Firar eden Nişanyan, Erdoğan ve Mustafa Kemal'i birbirine benzetti

İzne ayrıldıktan sonra İzmir Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu’na yeniden teslim olmayan, daha sonra Avrupa'ya geçtiği öğrenilen yazar Sevan Nişanyan, Türkiye'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan döneminin "Gerek yapı olarak, gerek kişilik olarak, ayıptır söylemesi, çok benzeştiğini" ifade etti.

İzne ayrıldıktan sonra İzmir Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu’na yeniden teslim olmayan ve firar eden, daha sonra Avrupa’ya kaçtığı öğrenilen yazar Sevan Nişanyan, Türkiye’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan döneminin “Gerek yapı olarak, gerek kişilik olarak, ayıptır söylemesi, çok benzeştiğini” ifade etti.

Nişanyan ‘üç büyük lider’ diye aktardığı, Abdülhamit, Mustafa Kemal ve Erdoğan’ı kıyaslayan ciddi bir çalışma yapılmasının ilginç olacağını düşündüğünü de dile getirdi.

Ahval’den Eylem Yılmaz’a konuşan Nişanyan söyleşisinde “Çok büyük benzerlikler var” diyen Nişanyan, “Kurulan rejimin niteliği açısından da çok büyük benzerlikler var” diye konuştu.

Örneklediği liderlere “Güç neyi gerektiriyorsa onu yapmış insanlardır” diyen Nişanyan’ın söyleşisinin ilgili bölümü şöyle:

“Atatürk dönemi bir tek parti dönemiydi. Sizce bugün de bir tek parti yönetimi var mı? O zaman ki cumhurreisliği ile bugünkü başkanlığı kıyaslarsanız ne dersiniz?

-Çok benzeşiyorlar. Gerek yapı olarak, gerek kişilik olarak, ayıptır söylemesi, çok benzeşiyorlar. İzlediği rota, evrimi de çok benziyor. Doğrusunu isterseniz, biri çıkıp da Türkiye’nin son yüzyıldaki, 120 yılındaki üç büyük liderini; Abdülhamit, Mustafa Kemal ve Recep Tayyip Erdoğan’ı kıyaslayan ciddi bir çalışma yapsa ne kadar ilginç olur. Çünkü çok büyük benzerlikler var. Kurulan rejimin niteliği açısından da çok büyük benzerlikler var.

Mesela?

-Türkiye’de dönem dönem bir gevşeme, bir demokrasi, bir özgürlük, bir çokseslilik illüzyonu sarar ortalığı. Sonra güçlü bir lider gelir, yumruğu çakar ve susturur. Susturmaktan başka bir çare bulamaz. Her üç vakada da bunu çok net görüyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, bu ülke başka türlü yönetilemiyor. Doğrusunu isterseniz her üçünde de ciddi herhangi bir siyasî inancın veya ideolojik tutarlılığın izini göremiyoruz. Üçü de tamamen pragmatik politikacılardır. Güç neyi gerektiriyorsa onu yapmış insanlardır. Kullandıkları retorik, kullandıkları söylem birbirlerine çok benziyor. O açıdan ben benzerlikler görüyorum.”