İşçi sınıfının en örgütsüz ve sömürüye açık kesimini oluşturan inşaat işçileri sık sık iş cinayetleri ve hak gasplarıyla kamuoyuna geliyor. En çok emeği verip hakkını alamayan inşaat işçileri bu kez gündeme direnişleriyle geldi.
İnşaat sektörü son yılların en çok konuşulan sektörlerin başında geliyor. İktidarın ekonomik büyüme modelinin temelini oluşturan inşaat sektörü, milyar dolarlık yatırımlarıyla gündeme geliyor. Sükseli proje tanıtımları, milyarder mütaahit tiplemeleri, ekonominin motoru olduğuna ilişkin iktidar tarafından yapılan açıklamalar sektörün bir yüzünü gösteriyor. Öbür yüzünde ise iş cinayetleri, hak gaspları, çalışma koşullarının kötülüğü bulunuyor.
Sektörün diğer yüzünde bulunan ve tüm yatırımları gerçekleştiren işçiler uzun süredir kişisel tepkiler ve anlık eylemliliklerle sömürüye karşı zaman zaman tepkilerini gösteriyordu. Daha çok bireysel ve dar bir zamana sıkışan eylemlilikler ücret gasplarına dönük gerçekleştirilirken, inşaat işçisinin “yalnız çığlığı” pek duyulmuyordu. Ancak son dönemde bu durum değişmeye başladı. Bireysel ve anlık eylemlerin kısa vadeli kazanımlarla sonuçlanması ve sektörün artan temposuna eşlik eden baskının artması işçilerin toplu tepkiler vermesine neden oluyor.
Bu toplu tepkiler fiili grevleri tetiklerken, sektörde faaliyet gösteren bir sendika ise öne çıkmaya başladı. Arkasına dört yıllık dernek deneyimini alan İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası son iki haftada iki büyük grev örgütledi. İlk grev Ankara Etlik Entegre Sağlık Kampüsü inşaatındaki işçilerle örgütlendi. İşçiler ücret sorunları ile başlattıkları grevi ikinci gün tüm haklarını kazanarak bitirdi.
Diğer grev ise yurt dışındaki bir şantiye örgütlendi. Suudi Arabistan’în Cidde kentinde bulunan toplu konut projesinde çalışan binlerce işçi fiili bir greve gitti. Grev devam ederken, öncü işçiler tüm haklarını alana kadar greve devam edecekleri mesajını verdi.
İYİ-SEN’in örgütlediği Ankara grevinde yüzlerce işçi üç aydır maaşlarını alamadıklarını belirterek iş bıraktı. İş bırakma eylemi greve dönüşürken, işçiler hızlıca kendi aralarında kurdukları komite ile patronla görüşmeye başladı. İkinci günün sonunda patron geri adım atarken, işçiler tüm ücretlerini aldılar. Grev sonrasında işçilere seslenen İYİ-SEN Genel Başkanı Ali Öztutan “sizler grev sayesinde kurbanlık koyun olmadığınızı gösterdiniz” ifadesini kullandı.
Grevin örgütlendiği hastane inşaatı Türkler Holding’in yatırımı olarak biliniyor. Türkler Holding 1970’li yıllarda bir giyim firmasıyken, 90’lı yıllardaki hızlı atılımıyla enerji, inşaat ve sağlık sektörlerinde yatırımlar yapmıştı. Holding 2017 yılında Türkiye tarihinin “bir seferde en yüksek eleman alımı” rekorunu kırararak 7200 kişiyi işe almıştı. Holdingin en büyük yatırımlarından biri olan entegre sağlık kampüsü inşaatı kamu-özel ortaklığı olarak faaliyet gösteriyor ve Dünya’nın en büyük hastanesi olarak tanıtılıyor.
Tüm bu başarı görüntüsüne rağmen kârlarını ve yükselişini işçilerin sömürüsü üzerine kuran holding, işçilerin grevi karşısında geri adım attı. Ankara Etlik Entegre Sağlık Kampüsü grevi inşaat işçisinin birliği karşısında sermayenin duramayacağını bir kez daha göstermiş oldu.
Aynı durum Suudi Arabistan’da başlayan grevde de gözlemlendi. Cidde kentinde yapılan toplu konutlarda başlayan grevin ana nedeni kötü çalışma koşulları. MNG Holding’e ait Mapa İnşaat’ın üstlendiği toplu konut projesinde 5 bine yakın işçi çalışıyor. Bu 5 bine yakın işçinin tamamına yakını göçmen ve binden fazlası Türkiye’den gitme.
Türkiye’den giden işçilerin ağırlıklı olduğu şantiyede grev binlerce işçinin iş bırakmasıyla başlarken, grevin örgütleyicisi konumunda olan İYİ-SEN bir işyeri grev komitesi kurdu. Grev komitesi işçilerin sözcülüğünü üstlenirken, patronla görüşmeleri üstleniyor. Patron görüşme sonucu işçilerin taleplerini kabul etmezken, işçiler de grev kırıcılığını engellemek için şantiye girişini tutmaya başladı.
Grev sürerken, Mapa İnşaat yetkilileri “iyileştirme yapacağız” sözü ile grevi kırmaya çalışıyor. İşçiler somut bir adım beklerken, 4 aya yakındır yapılmayan ödemelerini de talep ediyorlar.
Her iki grev inşaat işçisi için önemli deneyimler biriktirirken, inşaat işçisinin gösterdiği fiili ve meşru mücadele pratiği diğer sektörlerdeki işçiler açısından anlamlı sonuçlar barındırıyor. Sermayenin her türlü bölme girişimlerine karşı taşeron ya da asıl kadro işçileri işyeri örgütlülükleri üzerinden birliklerini kurarken, “sınıf sendikacılığı” anlayışının da nasıl güç kazanacağını canlı kanlı gösteriyor.
İnşaat işçilerinin önümüzdeki dönem bu tür pratikleri artması beklenirken, sınıf hareketi içerisinde toplu sözleşme-basın açıklaması pratiğine sıkışan sendikal alanın da değişmesi için İYİ-SEN önemli bir rol üstleniyor. Önümüzdeki dönem inşaat işçileri sorunun tek başına ekonomik değil, aynı zamanda düzen sorunu olduğunu gösteren bir mücadele anlayışı ile sınıf hareketi içerisinde ileriye dönük anlamlı bir birikimi de harekete geçirmeye aday olduğunu göstermiş oldu.
Bu haber en son değiştirildi 9 Mart 2018 10:27 10:27
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…