Ortadoğu ve özelde Suriye’ye dönük emperyalist planların güncel durumu hakkında her geçen gün daha fazla bilgi ortaya çıkıyor.
Doğal olarak bu bilgilerin birer yalan haber ya da yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) olmadığının garantisi yok. Ancak bunların doğruluğunu kanıtlamak ya da eğer doğruluklarına dair bir öngörümüz varsa bunların tarihte oturdukları yeri anlamak için emperyalizmin Ortadoğu politikalarına dair genel yönelimleri gözden kaçırmamak gerektiği açıktır.
Dolayısıyla tüm güncel ve tarihsel olay ve olguları ancak böyle bir mercekten geçirerek anlamlandırmak mümkün. Buradan hareketle emperyalizm ve Ortadoğu denklemine dair bazı köşe taşlarını belirginleştirmek gerekiyor.
1 -) Öncelikle emperyalist sistemdeki çelişkilerin bir yere denk düştüğünü, ancak güncel olarak emperyalist ülkeler arasında ABD’nin hiyerarşinin tepesindeki pozisyonunu koruduğunu ifade etmek gerekmektedir. Bu durum dünyanın aşağı yukarı tüm bölgeleri için geçerli olmakla birlikte, emperyalist ülkelerin kendilerince bir egemenlik alanı olduğu da açıktır. Bu egemenlik alanının tüm dünya denilebileceği tek ülke ABD gibi görünmektedir.
2 -) Bunların dışında kalan büyük kapitalist ülkeler ile emperyalist ülkeler arasında çekişmeler olduğu gibi, bu ülkelerin egemenlik kurmaya çalıştıkları alanlar da siyasetin ve dönem dönem savaşların zemini olarak ortaya çıkmaktadır. Güncel olarak yaşanan karşı karşıya gelişler asla geri dönülmez ve uzlaşılmaz seviyesine gelmemiştir. Dolayısıyla bu düzlemlerde anlaşmalar da olmaktadır.
3 -) Yazımızla da ilişkili olduğundan dolayı Ortadoğu, yukarıda bahsettiğimiz meseleler açısından bir zemin olarak günümüzde de çeşitli olaylara ev sahipliği yapmakta, Ortadoğu’nun emekçi halkaları bu olaylardan etkilenmektedir.
4 -) Ortadoğu’da ABD ile birlikte pozisyon alan iki emperyalist ülke İngiltere ve Fransa’dır. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı’dan kalan toprakların paylaşılmasında öne çıkan bu iki emperyalist ülke şu anda ancak ABD’nin hamiliğinde adım atabilir duruma gelmiştir. Dönem dönem bazı politikalarda aralarında görüş ayrımı olsa da genel itibariyle aralarında uyum, askeri ve siyasi işbirliği mevcuttur. NATO da bu işbirliğinin önemli bir zemini olarak bilinmekte; Irak, Suriye ve Basra Körfezi’ndeki petrol ve doğalgaz kaynakları da ekonomik paylaşımın bir örneği olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada Almanya’nın pozisyonu belirsizdir. Emperyalist yönelimlerini ağırlıklı olarak Avrupa’nın doğusu, Türkiye, Ukrayna üzerinden hayata geçiren Almanya’nın Ortadoğu’daki varlığı güncel olarak da çok güçlü görünmemektedir. Ancak 2003’teki ABD’nin Irak işgali ile birlikte 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa askeri olarak ülkesi dışına açılan Almanya Ortadoğu’daki verili durumdan elbette istifade etmek istemektedir. (Bu yazının konusunu aşacağı için bu son başlık üzerine daha kapsamlı bir araştırma yapılarak, okurlarla paylaşılacaktır.)
5 -) ABD’nin Ortadoğu’da karşıtlık ilişkisi içerisinde olduğu büyük kapitalist ülkenin temel olarak Rusya olduğu söylenebilir. Kimi yazarların ABD ile Rusya arasında karşıtlık ilişkisi olmadığı önermesi başka bir pencereden bakıldığında doğru sayılabilecek olsa da, esas olan mesele Suriye gündemi üzerinden ortaya çıkan tablodur. Ekonomik, siyasi ve askeri olarak ABD ile Rusya arasında karşıtlık ve bunların devamında yapılan çeşitli anlaşmalar üzerinden şekillenen diyalektik bir ilişki olduğunu ifade etmek gerekmektedir.
6 -) Bunun dışında İran’ın bölgedeki nüfuzu ve attığı adımlar ABD açısından büyük bir tehlike olarak görülmekte, emperyalizm tarafından esas olarak bunların bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır. Devamında genelde Rusya’nın, özelde ise İran’ın belirleyiciliği altında olduğu düşünülen Yemen, Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah emperyalist saldırganlıktan birinci elden nasibini alan ülkeler ve siyasi odaklar olarak görülmelidir. Bir önceki dönem emperyalizm açısından sorunlu olarak görülen Irak parçalanmış, şu anda Irak merkezi iktidarı İran’ın etkisine girmeye müsait ama bağımsızlıkçılık ihtimali düşük bazı işbirlikçi unsurların elindedir. Burada emperyalizm açısından denge durumu mevcuttur.
7 -) Emperyalizmin Ortadoğu’daki ittifak unsurları ise Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail, Türkiye, Mısır ve Körfez’deki bazı emirliklerdir. Devleti olmayan ama bölgede son 20-30 yılda önemli bir siyasi özne pozisyonuna yükselen Kürt siyasi hareketi de Irak’ta Barzani ve bölgesel yönetimleri üzerinden, Suriye’de ise PYD, YPG ve kontrol ettikleri Suriye toprakları üzerinden emperyalizm işbirlikçisi durumdadır.
8 -) Emperyalizmin daha önce Irak, son yedi yıldır Suriye üzerinden attığı adımların nedenlerini ise kısaca şu şekilde ifade edebiliriz:
Suriye’ye dönük emperyalist planlarda bazı değişikliğe gidileceği daha fazla telaffuz ediliyor. Bu durum birkaç mesele ile ilgili görünmektedir.
2011 yılında somut adımları atılmaya başlanan Suriye’de mezhep savaşının tetiklenmesi, özünde emperyalist saldırganlığın tezahürü idi. Suriye’de devletin, ordunun ve siyasal iktidarın halkın önemli bir bölümü ile birlikte bu saldırganlığa karşı koyması ise bu sürecin en önemli gerçekliği olarak ortaya çıktı.
2014 yılına kadar El Kaide ve Müslüman Kardeşler kökenli örgütler başta olmak üzere Suriye’de onlarca cihatçı ve katliamcı İslamcı örgüt piyasaya çıktı. Bu örgütler Suriye’de yüz binlerce insanın ölümüne ve milyonlarca insanın göçüne yol açtılar. Bu örgütler için emperyalizm eliyle Suriye Ulusal Konseyi adı verilen siyasi yapılanmalar ve Özgür Suriye Ordusu adı verilen askeri örgütlenmeler şekillendi.
Bu örgütler ABD’nin bölgedeki işbirlikçileri olan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye tarafından desteklendi ve finanse edildi. Cihatçılar Suriye’nin sahil bölümleri dışındaki Suriye’nin neredeyse tamamını ele geçirdiler. Suriye’nin Akdeniz’e çıkan kapısı Lazkiye ve Rus askeri üssü olan Tartus tehlike çemberine girince Suriye’deki meşru iktidarın talebi üzerine Rus askeri Suriye’ye girdi ve cihatçılara karşı savaşmaya başladı.
Bu noktadan sonra emperyalizmin kritik bir hamle yaptığını ve cihatçı örgütlerden vazgeçmeye başladığını, Kürt siyasi hareketi ile müttefik olmaya başladığını gördük. Bundan sonra Irak’ın önemli bir bölümünde ve Suriye’nin üçte ikisinde hortlayan IŞİD ortaya çıktı. Tüm dünya ABD eliyle IŞİD’e karşı mücadeleye davet edildi. IŞİD özellikle Kürtler için büyük bir tehlike olarak gösterilirken, Kürt siyasi hareketinin işbirlikçiliğinin zemini oluşturuldu. Emperyalist ülkelerin medyasında (BBC ve The New York Times) IŞİD’e karşı savaşan YPG savaşçıları, dünyanın özgürleşmesinin temel aktörü olarak lanse edilirken, Suriye Ordusu’nun cihatçı örgütlere ve IŞİD’e karşı kazandığı zaferler görmezden gelindi. Ve hatta bunlar sivil halkın katledilmesi olarak sunuldu.
Bu ayrıntıların ötesinde ortaya çıkan tabloyu bugünden iyi görmek gerekir. Suriye’yi parçalamaya dönük politikasını, Suriye’yi işgal politikasına çeviren emperyalizm, IŞİD’e karşı mücadele aracılığı ile bölgede meşruiyet kazanmaya çalışmış, dünyadaki ve diğer emperyalist ülkeler üzerindeki ağırlığını bu şekilde korumuştur.
İttifaklar politikasını yenileyen, Kürt siyasi hareketi ile işbirliği yüzünden Türkiye ile daha problemli günler yaşayan ama bunu fazla takmayan ABD açısından yeni dönemin kodları daha da belirginleşmiştir. Bunları kabaca şu şekilde ifade edebiliriz.
YARIN: Suriye’nin parçalanması planı için 11 Ocak tarihinde ABD’de yapılan toplantıların ayrıntıları neler? Toplantıya hangi ülkeler katıldı? Hangi başlıklar ele alındı? ABD’nin Kürt güçleri ile ilişkisinin geleceğinde ne var? Soçi ve Cenevre süreçlerini ne gibi gelişmeler bekliyor?
Bu haber en son değiştirildi 7 Mart 2018 10:02 10:02
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…