Suriye Dışişleri Bakanlığı, Afrin operasyonu ile ilgili BM Genel Sekreteri ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Başkanı’na iki mektup gönderdiğini duyurdu.
SANA‘nın aktardığına göre, mektupta ”Türkiye güçleri ve onlara tabi teröristlerin 2 ay boyunca Afrin bölgesine çeşitli türde saldırılarının ardından, Türkiye rejimi başkanı, 18 Mart tarihinde Afrin kentini kontrollerine aldıklarını ilan etti” denilirken, bu ilanın BM ve BMGK arşivinde resmi belge niteliği taşıdığı, Şam’ın bu belgeyi kullanma hakkını saklı tuttuğu belirtildi.
ABD İLE AYNI
Türkiye’nin komşuluk ilişkileri, insan hakları ve uluslararası kararları umursamayıp ihlal ettiği ve Halep, Haseke ile Rakka kırsallarında Suriye’nin topraklarını işgal etmeye çalıştığına dikkat çekilen mektupta, bu politikalar ile ABD’nin ve liderliğindeki uluslararası koalisyon güçlerinin saldırıları arasında bir fark görmenin mümkün olmadığı kaydedildi.
Suriye Dışişleri, Şam’ın ‘Türkiye güçlerinin topraklarını işgal etmesini kesin bir dille kınadığını, Türkiye güçlerinin işgal ettiği Suriye topraklarından derhal çekilmesini talep ettiğini’ belirtti.
“RADİKAL TERÖRİSTLERE DOĞRUDAN DESTEK”
BM ve BMGK’den bu konuda üstüne düşen görev ve sorumluluğu tarafsız, dürüst ve etkin şekilde üstlenmesini talep eden Suriye Dışişleri ”Türkiye’nin bu düşmancı tutum ve politikaları, bölgenin ve halkının güvenliğini tehdit ettiği gibi hem krizin süresini uzatıyor hem de radikal teröristlere doğrudan destek niteliği taşıyor” iddiasında bulundu.
Bu haber en son değiştirildi 20 Mart 2018 13:48 13:48
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrının yankıları sürüyor. Cumhurbaşkanı…
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı…
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…