Tutuklu avukatların tamamı tahliye edildi: Gizli tanıklar Ergenekon'dan devşirme
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 17’si tutuklu bulunan 20 avukatın “Terör örgütü üyeliği” ve “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçlamalarıyla görülen dava Silivri Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda görülmeye başlandı. Savunma avukatlarından Hasan Fehmi Demir dosyadaki gizli tanıkların Ergenekon davasından devşirme olduğunu söyleyerek, “Zekeriya Öz’ün, ‘Osman’ım’ dediği kişi... View Article
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) ve KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 17’si tutuklu bulunan 20 avukatın “Terör örgütü üyeliği” ve “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçlamalarıyla görülen dava Silivri Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda görülmeye başlandı.
Savunma avukatlarından Hasan Fehmi Demir dosyadaki gizli tanıkların Ergenekon davasından devşirme olduğunu söyleyerek, “Zekeriya Öz’ün, ‘Osman’ım’ dediği kişi Osman Yıldırım bu dosyanın tanığı olabilir. Osman Yıldırım şimdi başka suçtan tutukludur. Gizli tanıkların kaynağı bataklıktaki kişilerdi” dedi.
Duruşmada ilk olarak tutuklu avukat ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın avukatı Hasan Fehmi Demir savunma yaptı ve savunmasında “Deliller maddi olayı temsil eder. Bir şeylerin delil olması için kimi koşullar vardır. Deliller elde edilebilir erişilebilir olmalıdır. Hukuka uygun elde edilmiş olmalıdır, müşterek olmalıdır, akılcı ve bilimsel olmalıdır, taklit olmamalıdır. Heyetiniz inceleme yaptığında bu unsurların hepsinin dosyada delil olarak söylenen evraklarda ihlal edildiğini görecektir” dedi. İddianamenin birinci sayfasında yer alan bir açıklamaya değinen Demir, “ Savcı iddianamede ‘Aslında yargılanan sanıkların önemli bir bölümü 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Bu dosyada delil olarak Hollanda ve Belçika’dan elde edilen belgeler bulunur. Bunu dosyaya koyuyorum ancak delil olarak değil. Bilginiz olsun diye koyuyorum. Bu dosyanın konusu sanıkların 2013 yılından sonra içerisinde yer aldığı eylemlerdir’ diye yazmış. Çok iddialı bir paragraf. Dosyada soruşturma emri yok. 2013 ve 2014 ile ilgili soruşturma emri yok. 2015’te ise birden başlatılan bir soruşturma numarasıyla birleştirildiğini görüyoruz. Yargılanan arkadaşların telefonları dinleniyor, teknik takip yapılıyor… İletişimlerinde bir suç unsuru bulunmadığı, toplantıların ise dinlenemediği belirtilmiş tutanaklarda. Savcının elinde ciddi bir belge yok. Bu nedenle Hollanda ve Belçika belgelerini dosyaya koyuyor. Dosyada yer alan görüntüler ve olaylar 18. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki olaylar, eylemlerdir. Yargılaması ise halen devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“Hollanda ve Belçika’dan ele geçirildiği iddia edilen belgeler ile ilgili konuşmayacağım çünkü yargılaması 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor” diye devam eden Demir, “Peki neden savcı dosyanın yarısını bu belgelerle doldurdu. Bir suç inşa etmeye çalıştı. Esas amaç savunmaya gözdağıdır. Sizin kiminle konuşacağınızı biz tespit ederiz. Kimlerin müvekkiliniz olacağını da biz tespit ederiz. Bize sormadan adım atamazsınız. Atarsanız HHB’de çalışan avukatlar gibi olursunuz denilmek isteniyor” dedi.
Demir, dijital delillere dair de “Dijitallerle şahıs arasında birebir bağlantı kuramazsınız. Bir dijital çıktının hangi cihazdan çıktığını, kimin yazdığını tespit etmeden kimseyi suçlayamazsınız. Ayrıca dijitallerin ele geçirilmesi, saklanması çok önemlidir. Dijitaller ele geçirildiğinde imajı alınmalı, incelemeler imajı üzerinden yapılması gerekir, çözümlerini de öyle ‘siber suçlardaki polisler yaptı’ diyemezsiniz. İncelemesini tarafsız bilirkişiler yapmalıdır. Bunlar yapılmazsa kanıt muamelesi göremez. Dosyada el koyma ile ilgili Sulh Ceza’nın bir onama kararı yoktur. El koyma usulsüzdür bu haliyle. Alınan dijitallerin imajı ise altı ay sonra alınmıştır” ifadelerini kullandı.
Dosyadaki tanıklara değinen Demir, tanıkların beyanlarının 2009-2011-2012 yıllarında alındığını ve Ergenekon davasından devşirildiğini dile getiren Demir, “Bu ifadelerin 2013’ten sonrası suçları aydınlatacağına dair hiçbir şey söylenemez ama algı yaratılacak ya… Dosyadaki iki tanık ise Ergenekon davasından devşirilmiş bir tanıklardır. Zekeriya Öz’ün, ‘Osman’ım’ dediği kişi Osman Yıldırım bu dosyada tanıktır. Osman Yıldırım şimdi başka suçtan tutukludur. Gizli tanıkların kaynağı bataklıktaki kişilerdir. İrem Bağcı, Sedat Baştürk, İsmail Ercan bu isimler hem şüpheli olarak, hem de tanık olarak dinleniyorlar. Bunları kolluk dinliyor. Kolluğun dinlediği tanık olabilir mi?” diye sordu.
Tanık Berk Ercan’ın terör örgütü üyeliği suçlamasıyla yakalanıp, şüpheli sıfatıyla ifade verdiğini de hatırlatan Demir, “Berk Ercan’ın şüpheli sıfatıyla verdiği ifade dosyaya konmamış. Berk Ercan tutuklu olduğu süreçte savcıya dilekçe gönderiyor. Benim durumum burada kötü. Su, yemek vermiyorlar. Size tanık taslağı hazırladım. Cezaevi el koydu. Bunun üzerine savcı Berk Ercan’ı Terörle Mücadele şubesinde dinliyor. Berk Ercan Temmuz’dan beri birer ay arayla üst üste defalarca kez ifade veriyor. Terör suçundan yargılanan bir adam… Biz etkin pişmanlıktan yararlananlara neler yapıldığını biliyoruz. Bu kişiler şeytanla bile iş birliği yaparlar. Berk Ercan’ın ifadelerine itibar edilemez. Neden itibar edilemez. Berk Ercan’ın önüne dosyadaki evraklar konuluyor. Sen bilirkişilik yap deniliyor. Ercan dosyayı okuyup yorumluyor. Berk Ercan’ın dedikleri dosyaya delil olarak konuluyor. İsmail Ercan, Selçuk Kozağaçlı’nın kendi evinin önünde keşif yaptığını söylüyor. Gidip savcılığa şikâyet ediyor. Soma davasının duruşmasına giden Selçuk, avukat olan arkadaşımız Nergiz Tuba Aslan’ın evinde kalmış. Tesadüf buya ev İsmail Ercan’ın evinin tam karşısı. Yapılan incelemede evin Nergiz’e ait olduğu ortaya çıktı. Sunduğumuz belgelerde her şey ortada. Ancak Nergiz Hanım şu an duruşma salonunun dışında bekliyor. Dinlemek isterseniz Nergiz Hanım tanıklık yapabilir. Son olarak davaya delil olarak sunulan hiçbir şey delil değil. Bu dava aslında ben yaparım güç bende davası.” dedi.
Tutuklu avukat Selçuk Kozağaçlı, konuşmasına “Savcıya derinlikli mütalaasından dolayı teşekkür ediyoruz” diyerek başlarken, “Hakkımda açılan davalar var. Şimdiye kadar nereye kaçmışım da şimdi kaçacağımı söylüyor. Bundan beş yıl önce bu duruşma salonuna geldim. 1,5 gün savunma yaptım. Tahliye oldum. 5 yıldır yurt dışına çeşitli ülkelere gidip geldim. Kaçmadım” diye konuştu. 15 arkadaşının kapısının kırılarak gözaltına alındığını aktaran Kozağaçlı, “İki arkadaşımı ise gözlerimin önünde döverek gözaltına aldılar. Beni almadılar. İki ay sonra benim hakkımda ‘gördüğünüz yerde yakalayın’ denilerek yakalama kararı çıkarıldı. Kovalasanız da bizler bu ülkeden gitmeyiz. Kaçma şüphesi en çok olan meslek grubu hâkimler ve savcılardır. 4 bininiz hakkında terörden soruşturma açıldı. Bin 500 hâkim ve savcı yurt dışına kaçtı” ifadelerini kullandı.
Savcılığın verdiği ara kararda tüm tutuklı avukatlar tahliye edildi.